ANALİZ
Sorumlu CHP’li belediyeler yetki ise AKP’nin valilerinde
Saray medyasının televizyonlarında yayınlanan programda, AKP Genel Başkanı’nı dinledim.
Öncelikle söyleyeyim eski formundan eser yok.
Çok yorgun, hacimli konuşma biçimi bitmiş, kelimelerin bir bölümü ağzında yuvarlanıyor.
Ama en önemlisi eskiden mantıksız ve yanlış söylemlerini yüksek ses ve vücut diliyle kapatabiliyordu, şimdi bunların hiçbiri yok.
Hani adının önünde cumhurbaşkanı unvanı olmasa, herkese hakim olduğunu bilmesek üç dakika bile dinlenmez.
AKP Genel Başkanı çok sıkıntılı görünüyor aynı zamanda.
Özellikle yangın konusu biraz dengesini bozmuş.
Herhalde müthiş başarısızlığı kendisi de görüyor.
Göz göre göre ormanlarımız yandı, hiçbirine yetişemediler, orman yangınları tarihimizde, ilk kez ciddi biçimde yerleşim yerleri de ağır hasar gördü.
Bunların farkında olmaması düşünülemez AKP Genel Başkanı’nın.
Ama işte bunu bilmek de dengesini bozuyor ve başarısızlığı örtmek için yan yollara sapıyor.
Örneğin, “Dünyanın birçok yerinde olduğu gibi ülkemizde de orman yangınlarında büyük artış yaşandı, burada siyasete yer olmamalı” dedi.
Tamam da aynı konuda siyasetin ağababasını kendisi yapıyor ve tuhaf biçimde muhalefeti suçluyor.
Söze; “Amerika yanıyor, Rusya yanıyor, her taraf yanıyor. Kanada yanıyor. Kimse kalkıp da ‘Niye yanıyor?’ diye sormuyor” diye başladı.
Yanlış.
Oralarda da iktidarlar ağır biçimde eleştiriliyor.
Ama bunu bilmek için bu ülkelerin medyalarını izlemek gerek.
Demek ki saray propagandacısı Fahrettin Altun, bu konudaki yayınları kendisine arz etmiyor.
Erdoğan; muhalefeti “Niye uçak yok, niye helikopter yok diyerek yalan terörü estiriyorlar” diye suçladıktan sonra sıra geldi gecenin en tuhaf açıklamasına.
“Yerleşim bölgelerindeki yangının sorumluluğu kimin?” diye sordu AKP Genel Bakanı ve ekledi; “Oradaki büyükşehir belediyelerinin sorumluluğundadır. Antalya Büyükşehir Belediyesi, Muğla Büyükşehir Belediyesi birinci derecede sorumludur. İzmir aynı şekilde, Aydın aynı şekilde, Denizli de öyle. Bunlar ‘Hayır, bizim sorumluluğumuz yok’ diyemezler. Açsınlar yerel yönetimlerdeki yasayı iyice incelesinler.”
Ama hemen arkasından, “Valilerime gerekli talimatları verdim” dedi, kaç uçak, kaç helikopter, kaç arazöz olduğunu sıralamaya başladı.
Tabii karşısında gazeteci olmadığı için oraya oturtulanların hiçbiri, “Ama efendim uçak, helikopter eksikliği yangınlar başladığı sırada gündemdeydi. Bu kadar yayıldıktan sonra kaç uçağın geldiği önemli mi?” demedi, diyemedi.
Tabii atış serbest olunca Erdoğan iyice coştu.
Bilimsel açıklamalar da yaptı.
Örneğin “Aşırı rüzgar söz konusu olmasa söndürmek kolay olacak” dediğinde, karşısına abdesthane bardağı gibi dizilmiş olan gazetecimsi tipler “Ne kadar doğru” diyerek başlarını sallıyorlardı.
Bu tipler, Erdoğan’ın “Son 19 yılda afetlerle mücadelede profesyonel yaklaşım sergiledik. Burada yangın ortamında bile ‘Başkanımıza güveniyoruz’ diyorlar” sözlerini ise neredeyse ayağa kalkıp alkışlayacaklardı.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Yazın bir kenara, ay sonunu bekleyin
Ne demişti 2018 seçimlerinden önce AKP Genel Başkanı; “Verin bu kardeşinize yetkiyi, görün bakın faizler, döviz fiyatları ne oluyormuş?”
Bizim halkımız saftır, iyi niyetlidir.
“Adam faizi de dövizi de yerle bir edecekmiş, o halde seçelim gitsin” dedi.
AKP Genel Başkanı bu sözleri verdiğinde faizler yüzde 8, dolar fiyatı da 6 liraydı.
Bugün faiz yüzde 19, dolar ise 8.5 lira.
Ne olduğunu gördük yani.
AKP Genel Başkanı önceki gece aynen şunu söyledi;
“Enflasyon noktasında da ben özellikle şu anda, ağustos ayını geride bıraktığımızda biz ağustosla birlikte enflasyonda da düşüşü göreceğiz. Bunun oranı şu anda bulunduğumuzun çok daha altında olur. Faiz oranlarında da düşüşe geçiyoruz. Yüksek faiz yok çünkü yüksek faiz bize yüksek enflasyonu getirecektir. Düşük faiz de düşük enflasyonu getirecektir. Ağustos ayı kırılma noktasıdır.”
O halde notumuzu yazalım bir kenara, ay sonuna kadar bekleyelim.
Göz açıp kapayana kadar geçer nasıl olsa.
Peki siz daha önce söylenen sözler ortadayken bu sözün gerçekleşebileceğine inanıyor musunuz?
Kötü niyetli olmayın, bekleyin!
KOMİK
Bindirip uçağa götürsünler de Afganlar şu anda nerede, ne yapıyor?
Saray medyasının dünkü manşetlerinden birine çok güldüm.
Tam fıkra gibiydi çünkü haber.
Başlık “Bindir uçağa götür” diyordu.
Amerika, Taliban’dan kaçan Afganlara “Türkiye’ye geçip oradan Amerika’ya gelirsiniz” dedi ya tepki buna hesapta.
Aslında gazetenin tepkisi değil bu.
Onların boyunu aşar bu tür tepkiler.
Sarayın çok güçlü adamı Fahrettin Altun açıklama yaptı bu konuda, belli ki bu manşet de talimatlı.
Altun, “Türkiye kimsenin bekleme odası değildir, olmayacaktır” demiş.
Sonra da düzensiz göçü özendirecek böyle bir çağrının asla kabul edilemeyeceğini belirtmiş ve “Sınır güvenliğimizi muhafaza etmek için var gücümüzle çalışmaya devam edeceğiz” diye konuşmuş.
Gel de gülme.
Ne sınır güvenliği?
Yıllardır sınırlarımız eleğe döndü.
Kimin girip çıktığı belli değil.
Türkiye’de kaç Afgan olduğu biliniyor mu?
Bunlar nerelerde yaşıyor, ne yiyorlar, ne içiyorlar haberleri var mı?
Yok.
Bunların hiçbirini bilmeyip güya Amerika’ya kafa tutar gibi yapıp “Bindirsinler uçağa götürsünler” demek komik ötesi bir durum.
Amerika’nın götürmesine gerek yok ki ayrıca, siz bindirin uçaklara götürüp bırakın New York Havaalanı’na olsun bitsin.
Bİ SORALIM BAKALIM
Ormanları yakarken yakalanan ve tutuklanan kaç kişi var?
Önceki akşam birkaç dostla birlikte yemek yiyoruz.
Laf döndü dolaştı güneydeki büyük yangınlara geldi.
Masada küçük çaplı bir tartışma çıktı.
AKP’ye yakın bir dostumuz, “Ayıp değil mi?” dedi masadaki bir diğer dostumuza; “PKK’yı aklıyorsun.”
Aslında konu şu; Saray medyası sürekli ormanları yakanlardan söz ediyor. Oysa resmi ağızlardan kamuoyuna yansıyan haberlerin hiçbirinde ormanların yakıldığına ilişkin bir bilgi yok.
Masadaki dostumuz, “Yandaşlar herkesin gördüğü başarısızlığı gizlemek için ormanların yakıldığını söylüyor, ama ortaya belge koymadıkları için bunlar kafa karıştırıcı oluyor” dedi.
Bir diğer dostumuz, “Birçok yerde millet elde silah terörist avında. Maazallah bir çatışma çıkacak diye korkuyorum” dedi.
İşte AKP’li dostumuza “PKK’yı aklamayın” dedirten sohbet bu.
“Yangında terörist parmağı yok, öyle görünüyor” sözünü nedense böyle tercüme ediyorlar.
Gece eve geldiğimde yatmadan önce haberlere bakarken Erdoğan’ın saray medyasındaki sözlerini okudum.
Anladığım kadarıyla gazeteci kılıklılardan birine, “Yangınlarda terör parmağı var mı?” diye sordurtmuşlar.
AKP Genel Başkanı şu cevabı vermiş; “Bu endişeyi en başından beri taşıdık. Bunun altından bir şeyler çıktı. Tutuklananların ailesinde PKK ile iltisaklıların da olduğunu tespit ettik. Bütün polis teşkilatımız, istihbaratımız bunun incelemelerini yapıyor. Bizim ciğerlerimiz yanıyor. Ciğerimizi yakanların ciğerini yakacağız. Burada canlılar yandı” dedi.
Buradan anlaşıldığı kadarıyla ormanları yaktığı iddiası ile birden fazla kişi yakalanmış ve hatta tutuklanmış.
Ama nedense açıklanmıyor.
Biz bunları AKP Genel Başkanı’ndan öğreniyoruz.
O da aslında bilgi vermiyor sadece şüphe yaratıyor.
UYARI
Yangına dalınca unuttuğumuz acı gerçek, usul usul büyüyor
Haberi ajanstan geldiği biçimde okuyalım;
“Sağlık Bakanlığı, günlük koronavirüs tablosunu paylaştı. 4 Ağustos 2021 Çarşamba günü verilerine göre; Türkiye’de son 24 saatte 262 bin 48 yeni tip koronavirüs (Kovid-19) testi yapıldı, 26 bin 822 kişinin testi pozitif çıktı, 122 kişi hayatını kaybetti, iyileşen sayısı ise 6 bin 96 oldu.”
Yazım aslında bu kadar.
Bayram öncesi günlük vaka sayısı 5 bine kadar inmişti.
Dikkat.
Nokta.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
18 günün arkasına sığınan koca paşa
Yüksek Askeri Şura bitti.
Üst düzey komutanlardan sadece Kara Kuvvetleri Komutanı Orgeneral Ümit Dündar gitti.
Aslına bakarsanız Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Güler’in görev süresinin bitip emekli olması gerekiyordu yaş haddinden.
Meğer Paşa 18 Eylül doğumluymuş.
Kararlar 30 Ağustos baz alınarak kabul edildiği için Yaşar Paşa 18 günle yaşa takılmaktan kurtulmuş.
Tabii o göreve devam edince arkasından bu göreve gelmesi gereken Kara Kuvvetleri Komutanı emekli edildi.
Bu durumu dün sabah YAŞ başladığı sırada paylaştığım YouTube sohbetinde ele aldım.
Yaşar Güler’e yönelik olarak şunu dedim;
“Paşam, onurlu ve ahlaklı davranın ve 18 günün arkasına sığınmayın. Emekliliğinizi kendiniz isteyin. Silahlı Kuvvetler’in teamüllerini 18 gün için bozmayın.”
Genelkurmay Başkanı olamayan ve emekli edilen Ümit Dündar’ın, özellikle Erdoğan ve Hulusi Akar tarafından istenmediği biliniyordu.
Dündar; Akar’ın atadığı bir komutanı FETÖ’cü olduğu gerekçesiyle göreve başlatmamıştı.
Bu komutan hakkında bir süre sonra bazı kanıtlar ortaya çıktı ve tutuklandı.
Akar, Dündar’ı bu nedenle affetmedi, zaten Erdoğan da bu Paşa’yı istemiyordu.
İşte Yaşar Paşa’ya çağrıyı bu nedenle yapmış ve “Siz siyasetin oyuncağı olmayın, emekli olun gidin, bırakın Ümit Dündar’ı siyasiler harcasın. Oysa siz yerinizde kalırsanız oynanan oyunu kimse fark etmeyecek bile” demiştim.
Ama galiba Yaşar Güler’e hem makam tatlı gelmiş hem de böylelikle reisine olan bağlılığını kanıtlamış.
https://twitter.com/can_atakli_