SÖZLER ve SÖYLENENLER…
Bir yanda meydan okuma, güç gösterisi, şatafat, itibardan tasarruf olmaz şeklindeki kibir ve şaşaa merakı, diğer yanda kararan hayatlar, yitip giden hayaller ve sönen umutlar…
Bir yanda gereksiz diye kapatılan müzik bölümleri, nitelikli- niteliksiz diye ayrıştırılan okullar, diğer yanda MEB’ın aldığı kararla okullarda öğretilebilecek yabancı dillere ilaveten Ukraynaca, Bulgarca, Malayca ve Endonezce’nin eklendiği evrensel bakış…
Bir yanda kadını eve kapatan zihniyetin “dekanlık kadın için zordur” açıklaması, diğer yanda İspanya’da kurulan kabinenin 17 bakanından 11’inin kadın olması gerçeği…
Bir yanda “buzdolabıyla” yakaladığımız refah seviyesinin ve “kekli kıraathane” projesinin AKP genel başkanında yarattığı sevinç! Diğer yanda küresel refah seviyesinde 78.sırada oluşumuz, eğitim kalitesinde 80.sırada yer alışımız, kişisel özgürlüklerde 94.sıraya inişimiz şeklindeki iç acıtan gerçekler…
Bir yanda CB’dan habersiz olarak yaptığının düşünülmesi mümkün olmayan açıklamalarıyla damadın sabit telefonları arayarak, cep telefonlarına durmadan mesajlar yollayarak; “Ya milli bağımsızlık, ya esaret” şeklindeki uyarısı, diğer yanda başdanışmanın kazanana kadar seçim anlamına gelen açıklaması…
Bir yanda 17 milyon çocuğun yoksunluk ve yoksulluk içinde yaşadığı bir ülke. Diğer yanda 1150 odalı, 200 danışmanlı, 100 aşçılı saraydan sonra 300 odalı yazlık sarayın inşası için kesilen 50 bin ağaç…
Bir yanda seçmende umut, güven, coşku, ilgi, merak uyandıran adaylar, diğer yanda seçmene korku, şaşkınlık, öfke, bıkkınlık veren adaylar…
Bir yanda içimiz dışımız siyaset deyip, hafta 7 gün 17 konuşulanlar, diğer yanda derin araştırmacı ve çok yönlü kimlikleriyle topluma nizamat veren ekran bülbülü çokbilmişler…
Bir yanda katlanmış ve kanatlanmış bilgiler, diğer yanda söylediklerine, anlattıklarına hele de cihazlı belagat başarısına(!) kimsenin gücünün yetmeyeceği liderler…
Bir yanda 80 yıllık ekonomik birikimin haraç mezat satıldığı bir ülke, diğer yanda “yastık altından altınları ve birikimleri çıkarın!” uyarısına; “Biz yastığın altına sadece cumhuriyet rejimini sakladık” diyen hayalleri de, istekleri de görmezden gelinen kuşakların hazin bakışları...
Bir yanda yorulan, nefesi tükenen, tekrara düşen, söyleyecek sözü kalmayan, seçmenine artık umut aşılamayan tarafsız yönetim erbabı ve iktidarı, diğer yanda otoriter seçime hayır diyen kararlı ve genç kitleler…
Bir yanda kekli- çaylı- kitaplı sohbetli- 24 saat açık millet kıraathaneleri sözü, bir yanda İŞKUR’un önünde uzayan işsiz kuyrukları ve 75 kişilik sınıflarda okuyan CB’nın eğitim konusundaki duyarlılığı…
Bir yanda 1989 yılından beri ülkemizde hizmet veren MR cihazını “biz getirdik” diye övünen AKP genel başkanının millet hastaneleri ve millet bahçelerine duyduğu özlem. Diğer yanda teknik sorunların yarattığı çaresizliğin hazin görüntüsü…
Bir yanda yutkumcuk(!) olmayan laf ola beri gele demeyen, söz cambazlığına başvurmayan, eveleyip gevelemeyen, yeri geldiğinde ağzın payını veren bir eğitimci. Diğer yanda koşup gelerek, akıp gelerek sokakları, meydanları caddeleri, salonları dolduran kalabalığı görünce; “Kalbim bir tek göğüs kafesimin içinde çarpmıyor artık, gönlüm bu gençleri kucakla ve onların heyecanına ortak ol diyen yaşlı kuşaklar…
Bir yanda bugüne dek ne derse inanılan, ne yapsa beğenilen, her dediği kabul görüp alkışlanan ve açılımı adalet ve kalkınma olan partinin genel başkanının baş ustalığını ilan edince hem faiz, hem döviz, hem enflasyonun aynı anda arttığı Yeni Türkiye’nin efsane ekonomisi! Diğer yanda çılgın projelere yenilerinin ilave edildiği seçim meydanlarına ortada ne adaletin, ne de kalkınmanın kalmadığını gören seçmenlerin ilgisizliği…
Ve her yanda taşımalı, zorlamalı, ikramlı, gözdağılı bindirilmiş kıtaların cılız varlığı!
Bu uzun ve gözleme dayalı yazının sonunda dayanamadım “amma ve lakin” kavramına müracaat ederek seçim öncesi kendi çapımda bir durum tespiti ve özeti yapmaya çalıştım. Amma ve lakinden amacım; dokununca nelerin nasıl değişmeye başladığını anlatmaya çalışmak, “Bir başkan değişir, Türkiye değişir” sözünü FB’lilerden ödünç alarak yinelemek o kadar…
Not: Tüm okurlarımın Şeker Bayramını sağlık ve esenlik dileklerimle kutluyorum…