SÖZÜMÜN ÖZÜDÜR…
Şaman’a sormuşlar “zehir” nedir? Cevap vermiş: “İhtiyacınızdan fazla olan her şey zehirdir. Bu güç olabilir, ego, hırs, ihtiras, kendini beğenmişlik, korku, öfke, nefret tembellik, yiyecek, hatta iyi niyet bile!” nasıl doğru bir gözlem ve cevap değil mi?
İşsizleşmenin, işsizliğin, buna bağlı yoksulluğun, buna bağlı şiddetin, tüm bunların tetiklediği tehditlerin yaşamı alt üst ettiği günümüzde 12’den vuran bu sözü ortama çok uygun olduğu için alıntıladım.
Hele de son 10 yılda yaklaşık 11 bin gazetecinin işsiz kaldığı, 85 gazetecinin halen tutuklu olduğu, Basın Özgürlüğü endeksinde 180 ülke arasında 154.sırada yer aldığımız, tutuklu gazeteciler sıralamasında Çin’den sonra ikinci sıraya yerleştiğimiz, yayın durdurma, ilan kesme, para cezaları gibi yaptırımların yağmur gibi yağdığı günümüzde…
Tabii ki! Kimseden ses çıkmadığı ya da her kafadan bir ses çıktığını duyunca; Fark ve değerimizin altını bir kez daha çizen, dünyanın en kıskandığı ülke imajımızı kanıtlayan bu oran ve bilgiler için biz yazıp çizenin yalancısıyız! Keşke doğru olmasa!
Güne ve gündeme dönersek!
“Bu salgın insanlık adına bir milattır. Ancak her alanda adalet ve eşitlik sağlanırsa aşılır” diyen var. Her olaydan kendine pay çıkan ve bunu halkla ilişkiler çalışmasına çeviren var. Kendi hanesine yazarak ortalığa iyimser tablo çizenler var.
Halk için hayat bu kadar pembe değilken, onun gündeminde açlık ve yoksulluk birinci sırada iken şimdi soru zamanı!
Siyasi karar vericilere göre hiçbir sorun yokken, ülke her anlamda şaha kalkmışken, damat rezervler yeterli derken, MB durmadan para basıyorken, dolar tökezlemeden ilerliyorken! Halkın büyük çoğunluğu ortak kaderi paylaşamıyorken, işsiz sayısı 16 milyona dayanmışken, ötekileştirme had safhada iken, çekiştirilecek pek çok uç varken, ortak paydalarda buluşmak için gün bugün değilse ne zaman diye sormalı mı?
Eski belediye başkanlarının anlamsız harcamalarını görünce insan kendi ülkesini bu kadar hoyratça nasıl harcar diye sorgulamalı mı?
Sağlık Bakanının; “Maske takmazsak AVM’lere giremiyor olmuş olacağız!” açıklamasını ifade gücüne mi bağlamalı? Yeni Türkiye dili diye mi yorumlamalı?
Hayaller sınırsız gerçekler diz boyu iken; Bilindik ezberler, bitmeyen nutuklarla, günler günleri kovalarken, gıdalar zamlanıp, üretici sıkıntıda, dolar haddini aşmış, imalat durmuşken! Olup bitene, durmadan yapılan açıklamalara yanlışlığın özeti diye bakmalı mı?
Tüm bu derin sorulara yanıt ararken ve bulamazken karşıma içimi açan bir çizgi çıkmaz mı?
Cumhuriyet Gazetesi çizeri Behiç AK yine döktürmüş! Şöyle ki; Küçük kız kendi kendine konuşuyor; “Büyüyünce virolog olacağım. Dünyayı değiştiren bir virüs tasarlayacağım. Sadece silahlardan silahlara geçecek. Atom bombaları grip olup bozulacak. Nükleer füzeler kızamık olup nalları dikecek. Tanklar zatülcenpten kırılacak. Tabancalar hafızasını yitirip, ne işe yaradıklarını bir türlü hatırlayamayacak.”
Kutlama notu: İnsanlığı kurtaracak 12’den vuran bu kurgu için Behiç Ak’ı kutluyor, küçük kahramanının isteklerinin gerçekleşmesini hepimiz adına diliyorum.