SUYU ÇIKARILAN DEVLET!..
16 Nisan referandumuyla Anayasa değişikliği kabul edildi ya?..
İşte hükümet buna paralel olarak yasalarda “uyum” adı altında bir dizi değişiklik yapmaya çalışıyormuş...
Sözde “uyum yasaları”ymış bunlar!.. Yapılacak değişikliklerin bir bölümünü 2019’da yapılacak yerel seçimlerde de uygulamaya çalışıyormuş hükümet...
“Uyum yasaları”nın seçimden en az 1 yıl önce düzenlenmesi gerektiği için, Mart 2018 öncesinde sistemi tamamlamayı planlıyormuş AKP...
Anayasa değişikliği ile milletvekili seçilme yaşı 18’e indirildiği için, “uyum” yasaları kapsamında belediye başkanı ve muhtar adaylarının da 25 olan yaş sınırının 18’e indirilmesi konusunda çalışma yapılıyormuş...
Propaganda konusunda da seçim yasasında düzenleme yapılacakmış... Cumhurbaşkanı adayının mensubu olduğu ya da kendisini aday gösteren partinin bayrak ve flamalarıyla miting yapabilmesinin önü açılacakmış...
Bu arada 100 bin imza toplayan bir kişi cumhurbaşkanlığına aday olacakmış!.. Bu imzalar “sahte mi değil mi”, onu da bir kurul araştıracakmış!..
Öte yandan, üzerinde çalışılan düzenlemeye göre, yasalar ve TBMM İçtüzüğü’nden “anamuhalefet partisi” ifadesi de çıkartılacakmış... Anamuhalefet partisi “2. parti” olarak ifade edilecekmiş!..
Partilerin TRT’de gece saatlerinde propaganda yapabilmesine ilişkin çalışma yapan AKP, seçim barajını da yeniden düzenleyecekmiş...
BÜROKRATİK AYMAZLIK...
Kimi kışkırtıcı AKP’lilerin “yeni cumhuriyeti kurduk” iddiasıyla özetlediği “yeni anayasa uyum yasaları”yla ilgili yukarıdaki haberi okuyunca aklıma ilk olarak ne geldi biliyor musunuz; “devletin iyice suyu çıktı” dedim içimden!..
Neden peki bu algı?.. Çünkü son 15 yıldır adeta cumhuriyeti hedef alan bir parti, yalnızca Aydınlanma Devrimi ile gelen köklü ve çağdaş bir ideolojiyi değil, aynı zamanda onu ayakta tutan “güçlü devlet” sistemini de altüst etti...
Vurulmadık, sarsılmadık, erozyon yaşamayan, şaşkınlık geçirmeyen, kendini kaybetmeyen ne yasa kaldı ne genelge ne de uygulama...
Velhasıl, tam anlamıyla, yurttaşa eskiden beri her konuda güven veren “devletin ciddiyeti” de kalmadı bu ülkede!..
Bürokrasideki şaşkınlık, militan-mürit kadrolaşması, liyakat meselesi, ardı ardına gelen tuhaf yasalar, karmaşa yaratan genelgeler ve “kanun hükmünde kararname” denilen ucube uygulamalar yurttaşı yalnızca şaşırtmıyor, aynı zamanda savunmasız da hissettiriyor...
Yani; yurttaşı her açıdan koruması gereken yasalar sürekli erozyon yaşadığı için, her geçen gün daha da yalnız hissediyor yurttaş kendini devletin kapılarında...
GERİYE NE KALACAK...
Devlet sistemindeki bu tuhaf gidişat, bürokrasideki kargaşa, yasaların her yıl delik deşik edilmesi ve “kararname”lerin kanunların önüne geçmesi yurttaşın devlete güvenini sarstıkça sarsıyor...
Çünkü “devlet” denilen sistemin her boyutuyla ayakta olduğunu kanıtlayan bir ciddi duruş da yok ortada... Her çıkartılan yeni yasa eskisini aratıyor...
Üstelik bürokrasiden siyasete kadar bir sarsılmışlık hissi, yurttaş nezdinde devletin olmadığı algısını da giderek derinleştiriyor ki, kötü gidişat açısından en vahimi de bu olsa gerek...
Baksanıza bürokrasi-siyaset tezgahında yoldan çıkartılan sistemin aktörlerine; Ciddiyetsiz yandaş valiler, Twitter üzerinden bile siyasallaşan hakim ve savcılar, memleketi gecekondu ve imar ucubeleri cehennemine çeviren belediye başkanları, hırsızlık yapan bakanlar, milletvekilleri ve börokratların devlete vurduğu darbe bir türlü durmuyor...
Ne yazık ki, yalnızca bu aktörlerin elini güçlendiren, yurttaşı ise zayıflatan yasalar çıkmaya devam ediyor...
Meselenin özeti şudur, şaibeli bir referandumla devletin sistemini tamamen ele geçiren AKP şimdi de, ilk seçimlerde uygulanacak sözde “yeni anayasa uyum” planlarıyla devletin her açıdan uyumunu bozmak için pervasızca ilerlemeye devam ediyor...
Televizyonlarda cumhuriyet, Atatürk, Türk Bayrağı, “Türk”lük kimliği ve hatta İstiklal Marşı’na karşı bile öfkeli konuşmalar yapabilen kiralık yandaşların zırvaları da unutulmadığına göre, önümüzdeki yıllarda “Türkiye Cumhuriyeti”nden ve “ciddi devlet” gerçeğinden geriye ne kalacak acaba?..
ADANA’nın FESTİVALİ...
Adana Büyükşehir Belediyesi’nce düzenlenen 24’üncü Uluslararası Adana “Altın Koza” Film Festivali dün başladı...
1 Ekim’e kadar devam edecek festivalde 10 Türk filmi yarışacak... Jüride yönetmen Erden Kıral ve usta oyuncu Selma Güneri de var.
Festivalde, “En İyi Film Ödülü”nün yanı sıra “Yılmaz Güney Ödülü” de verilecek.
Festival kapsamında bu yıl ilk kez Uluslararası Uzun Metraj Film Yarışması düzenlenecek. Bu kapsamda yarışacak filmlerin tamamının Türkiye prömiyerleri festivalde gerçekleştirilecek...
Ödüller, 30 Eylül’de düzenlenecek Büyük Ödül Töreni’nde sahiplerini bulacak...
Festivalde yapımcı-yönetmen Temel Gürsu, Türkiye’de akademik düzeyde sinema eğitimini başlatan Prof. Sami Şekeroğlu, Hümeyra, sinema oyuncusu Şemsi İnkaya ile Arif Keskiner’e Uluslararası Adana Film Festivali Onur Ödülü verilecek...
Festivalde engelliler için 3 Türk filminin sunulacağı özel gösterim yapılacak.
Bu arada festival kapsamında kurulan Sinema ve Kültür Sanat Kasabası’nın açılışı da dün yapıldı...
Adana Büyükşehir Belediye Başkanı Hüseyin Sözlü, festivalde bu yıl ilklere imza atılacağını belirterek, “Adana Film Festivali kapsamında Türkiye’de, hatta dünyada şu ana kadar yapılmamış bir faaliyete imza atmaya hazırlanıyoruz. Bu yıl Türk Sineması’na katkı adına ve festival içeriğinin zenginleştirilmesi açısından önemli yenilikler var” dedi.
Festival kapsamında, “Türk Sineması’na Ömür Verenler Farkındalık Anıtı”nın açılışı da yarın gerçekleştirilecek
Dünden bu yana Adana’dayım... Altın Koza Film Festivali ile ilgili gözlemlerimizi aktarmaya devam edeceğiz..
https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac