TABLO ORTADADIR (1)
Yazı konuları sıraya girmiş. Onlar bana bakıyor, ben tuşlara. Ülkemiz bugünlerde yine çok renkli. Yüzünü bazen Doğu’ya, biraz Putin’e, biraz İran, biraz Çin, biraz Körfez’e, daha çok Katar’a, Suudi Arabistan’a çeviriyor ve bu arada Batı’ya sırtını dönüyor. Siyasi irade, AB kararını yok hükmünde sayınca, AB karalar bağlıyor! Ama ben bugün bu konuya değinmeyeceğim…
Türk usulü başkanlık, Türk usulü demokrasi kararlığımız ve ısrarımız aralıksız sürüyor. Adına Yeni Türkiye denilen ama her türlü sorunu yaşayacağımız garantisi verilen yeni bir ülke yaratılıyor. Bugün bu konuya da girmeyeceğim…
Ülkemizin zorlu bir süreçten geçtiği günümüzde, pek çok konuda çaresiz kaldığımız halde, sıkıntıları “bazen” yerine “her zaman” yaşadığımız halde, gerçek ve sahte yer değiştirip, insanlar yalanla dolanı ayırmak için, sahteyi nasıl savarız, gerçeği nasıl görünür kılarız savaşı vermek için uğraştığı halde kararlıyım. Bu konuyu da yazmayacağım…
Her ne kadar başımızdakiler sık sık; hem kardeşimiz, hem bir dönem belediye başkanımız, hem uzun süre başbakanımız, hem cumhurbaşkanımız ve olası başkanımız olarak dertlerinin “millete efendilik yerine, millete hizmetkârlık olduğunu, siyaseti böyle anladıklarını” söylese de ortalık toz dumanken rahatlamadığımız için bu konuya da dalmayacağım…
Yine siyasi irade; “Türkiye’nin dört bir yanını ayağa kaldırdık. Adalette, emniyette, ulaşımda, enerjide attığımız adımlar ortada” dese de terör, savaş tehdidi ve durmadan gelen tabutlar varken huzurlu olamadığımız için bunu da sorgulamayacağım…
Yöneticilerimiz sık sık kendilerinin müşfik ve merhametli olduklarının altını çizmelerine rağmen, olup bitene bakınca mutlu olamadığımız için, çoğu kez sığlık kaliteymiş gibi pazarlandığı için, “biraz bekleyin, ateş sönsün, olay kanıksanıp ortalık durulsun, biz yapacağımızı yine yaparız” şeklindeki taktik, yıllardır değişmediği için bu konuyu da es geçeceğim...
Kadını dört duvar arasına hapsetmek, şiddeti yaygınlaştırmak, taciz ve tecavüzü ödüllendirmek gibi yeni düzenlemeler hız kesmeden sürdüğü için, iktidarın Suriye macerasında şehit sayımız 18’e yükseldiği için ve içimiz kan ağladığı için, “müşfik ve merhamet küpü” yöneticilerimizden de bahsetmeyeceğim…
Özetle ben bugün yazı yazmayacağım! Sözü; “Küba’da bu kadar büyük bir devrim yaptım ama Atatürk’ün Türkiye’de yaptıklarını yapamadım. Devrimci Atatürk benim esin kaynağımdır” diyen Fidel Castro’ ya bırakıp aradan usulca çekileceğim.
Ve yazıma noktayı Kübalı taksici Armandora Lobaina’dan aldığım bir tümceyle koyacağım; “Fidel’siz kendimizi boşlukta hissediyoruz”
Bu kadar anlamlı sözlerden sonra ne yazılır, nasıl yazılır ki?
Küba’nın efsanevi devrim lideri Fidel Castro! Işıklar içinde yat…