TAKDİRE ŞAYAN!..

TAKDİRE ŞAYAN!..

Hükümetin Şırnak Valisi nasıl mutlu, nasıl keyifliydi anlatamam... Şırnak’ın çözüm sürecinin nimetlerinden faydalanmaya başladığını anlatırken gözlerinin içi gülüyordu. Gerçi PKK’nın çocukları kaçırıp durması yaşanan güzelliklere birazcık gölge düşürüyordu... Vali Bey duruma şöyle açıklama getirdi:

-Yani çocuk yaştaki gençlerin savaş için götürülmesi uluslararası sözleşmelere aykırı bir tutumdur. Gençlerimizin dünya başarıları elde etmeleri gerekmektedir...

Oradaki gazetecilerin biri de çıkıp, “Bi dakika sayın vali, hem çözüm süreci diyorsunuz, hem savaşa götürülen çocuklar diyorsunuz. Bi de üstüne uluslararası sözleşme diyerek, savaşan iki taraf bulunduğunu söylemiş oluyorsunuz. PKK’yı legalleştiriyorsunuz” demedi tabii!.. Vali Bey de ne yapsın, almış olduğu eğitimin yettiği kadarıyla taşı gediğine koyuverdi:

- Bu çözüm sürecini bu aşamaya getiren Başbakanımız Tayyip Erdoğan’a ve bu konuda ciddi gayretleri olan Abdullah Öcalan’ı takdirle karşıladığımı belirtmek istiyorum...

Nasıl, beğendiniz mi? Ne söylediyse kelimesi kelimesine yazdım, cümle düşüklükleri bizzat kendisine aittir!.. Baktı ki “tık” yok iyice coştu Türkiye Cumhuriyeti hükümetinin Valisi; “Halkın bu yoğun ilgisine kimse karşı çıkmasın istiyorum” dedi... “lütfen bin yıllık kardeşliği yeniden tesis etmek için bu güzel adımı devam ettirmelerini temenni ediyorum ve bekliyorum” da dedi... Ve ekledi:

- Şırnak halkı da bekliyor, Kürt halkı bekliyor, Türk halkı bekliyor. Tüm Türkiye ve dostları bunu bekliyor...

Orada bulunanlar alkışladı...

‘Kahramanlar’ ikinci destana hazırlanıyor!

Vali Bey’in, İmralı sakini Öcalan’la Türkiye Cumhuriyeti Başbakan’ına aynı cümle içinde takdirlerini sunduğu sıralarda Diyarbakır-Bingöl karayolunun PKK tarafından kapatılışının altıncı günü yaşanıyordu!.. Sonunda bölgeye sevk edilen yüz zırhlı araç ve bir tabur asker bütün gün çalıştı ama yolu açamadı... Zaten açsalar da fark etmezdi, PKK’lılar 500 metre ötede ele geçirdikleri bir kepçeyle bekliyorlardı!.. Beklerken de el koydukları araçları ateşe veriyorlardı...

Muş’un Varto ilçesinde yol kapatan PKK yandaşları duruma müdahale etmeye çalışan 16 askeri yaraladı. Jandarma ekipleri bölgede mahsur kalan askeri aracı kurtarmak için havaya ateş açtı...

Lice’de yol kapatan PKK’lılara müdahale eden askerlere uzun namlulu tüfeklerle ateş açıldı. Asker nedense bu kez anında cevap verdi!.. Göstericiler çivilerle desteklenmiş el yapımı patlayıcı, havai fişek ve taşlarla saldırdı. 2 asker yaralandı...

Diyarbakır’ın Silvan ilçesinde karayolunu kapatan maskeli PKK’lılar müdahalede bulunan polise ses bombası, havai fişek ve molotoflarla saldırdı.

Kalabalığın arasında kalan bir polis linç edilmekten son anda kurtarıldı. 3 polis yaralandı...

- Kısacası, Çözüm sürecinde, takdire şayan sıradan bir gündü işte!..

Güneydoğu’da linç olmaktan son anda kurtulan, PKK’nın vahşetini izlemekle yetinen polislerin bir kısmı ise, “destan yazılımı”na katılmak üzere uçaklarla İstanbul’a getirildi...

Ehh, dile kolay 25 bin polis, 50 TOMA, tonlarca biber gazı, kimyasal su... Plastik ya da gerçek mermiler de cabası... “Ne oluyor, işgal mi edildi İstanbul, savaşa mı girdik” derseniz, hayır, Gezi Direnişi’nin birinci yılında Başbakan’ın “kahramanları” ikinci bir “destan” yazmaya, ikramiyeleri hak etmeye hazırlanıyorlar!..

Bu yazıyı yazdığım sıralarda ortalık sakin, tüm yollar tutulmuş, “kahramanlar” beklemede... İzninizle yazıyı noktalayıp Taksim’e uzanacağım...

- En azından Gezi Parkı’na bir karanfil bırakırım...


https://twitter.com/umit_zileli