TOPYEKÛN KUŞATMANIN DARBELERİ!..

TOPYEKÛN KUŞATMANIN DARBELERİ!..

Topyekûn kuşatma nedir bilir misiniz?..

Yanıtı çoktur bu sorunun...

Ancak yabancı sermayenin, fabrikalardan borsalara kadar ekonomik güç unsurlarını adeta işgal ederek, memleketi kuşatması değil tek mesele...

Bölücülük ve gericilikten beslenen, siyasetçi kılığındaki Truva kısraklarının her ideolojideki partilerde, bazen devletin, bazen de delegenin gücünü kullanarak yürüttüğü bir işgal politikasının adı da değil tek kuşatma!!!

İçinde sinsilik, "gaflet- dalalet ve hatta ihanet" de olan "kuşatma" sözcüğünün perde gerisinde, uyuşturucu ticaretinden mafya çeteciliğine, hırsızlıktan rantiye siyasetine, din ticaretinden fahiş fiyat vurgunculuğuna kadar bir dizi utanç verici işgal de var...

Ve ne yazık ki bir büyük işgal de, havayı-denizi-yeşili-doğayı-ovaları talana-vurgunculara açan bir kuşatma ki, işte bunun yaratacağı erozyon ve yıkım insanlığın geleceğini vuracak en tehlikeli süreci de tetikliyor...

AKP, rant, kıyım...

AKP'nin iktidara geldiği 2002'den bu yana Türkiye'nin ve Türk ulusunun karşılaştığı sosyal-siyasal ve ekonomik yıkımların yanı sıra; ülkenin darbe aldığı bir alan da, Türkiye'yi tarımda yabancılara mahkûm ederken, milyonlarca hektar araziyi de atıl duruma getiren kuşatma...

Bu yetmezmiş gibi, Trakya'dan Çukurova'ya, Doğu Anadolu'dan Harran Ovası'na kadar Türkiye'nin dört bir yanında, tarım alanlarını, ovaları yaylaları çarpık yapılaşmaya açmak gibi bir ihanet de sürüyor...

Çukurova'da verimli araziler nasıl yapılaşmayla tüketiliyorsa, GAP'a rağmen Urfa ovalarında da aynı yağma sürüyor...

Kurumları dost-akraba-aşiret şirketlerine dönüştüren Urfa'daki AKP'li belediye başkanları boş işlerle uğraşacaklarına, Karaköprü'den Harran'a kadar verimli araziler üzerindeki çirkin yapılaşmayı, kanunsuz imar faaliyetleriyle işgali durdursunlar... Urfa hızla beton yığınına dönüşüyor...

Halkın yaylasında işgal...

Peki, devletin resmî kararlarıyla yaylalardan ovalara, sahillerden tarım alanlarına kadar, Türkiye'nin toprak zenginliğini imara-ranta açan zihniyetin dayattığı diğer kuşatmalara ne demeli?..

Ege'den Akdeniz'e kadar sahiller yağmalandı bu ülkede...

Bir yandan turizm adı altındaki işgalciliğin kıyıları halka yasaklaması, diğer taraftan siyasetçilerin kirli rantı sahil şeritlerinde yalılarla-villalarla süslemesinin yarattığı bir işgal de var...

İşte 19 Temmuz 2000'de gazetelere yansıyan bir haber

"Çevre Bakanlığı, Muğla'da kurulan bir vakfa Antalya'dan Keşan'a Türkiye'nin en güzel sahillerini veriyor... Siyasiler, çevreciler tepki göstererek, 'Bu talanı durdurun' diyor."

Peki, sahillerde yağma sürerken yaylalara göz dikenleri cesaretlendiren vahim gelişmelere ne demeli?..

Bakınız, 30 Ocak 2021'de gazetelere yansıyan bir haber hangi tehlikeyi duyuruyordu;

"Cumhurbaşkanı Erdoğan tarafından imzalanan ve Resmi Gazete'de yer alan karara göre 3 ilde bulunan toplam 15 yaylanın statüsü değiştirildi. Yayla olmaktan çıkarılan bölgelerin imara açılacağı bildirilirken, statüsü değiştirilen yaylalar arasında Trabzon'daki dünyaca ünlü Hıdırnebi Yaylası da bulunuyor."

Kanal İstanbul ve diğerleri...

Türkiye'de yeşil alanların, tarım arazilerinin, kıyı şeritlerindeki değerli alanların imara açılması yetmemiş gibi, birçok kentte (neredeyse mezarlıklardan sonra tek yeşil alan) olarak kalan askerî alanlar da imara açılarak yok edildi...

Bu konudaki en büyük kıyım İstanbul'da... Tuzla, Arnavutköy ve Çekmeköy gibi ilçelerde askeriyeye ait milyonlarca metrekare arazi imara açılarak, yandaş rantiyeye teslim edildi...

Çanakkale'den Orta Anadolu'ya kadar maden arama adı altındaki vahşi kuşatma, Karadeniz yaylalarında dereleri kurutan enerji açgözlülüğü ve son olarak İstanbul'un nefesini kesecek olan Kanal İstanbul adlı yağma projesi gündemden düşmüyor... Peki; Türkiye'nin her köşesindeki işgal-rant skandallarını niçin mi anımsattık?..

Çünkü Türkiye'yi mahvedecek icraatlar durmuyor...

İşte son olarak gazetelere yansıyan bir haber;

"Bodrum'da, büyük bölümü doğal ve arkeolojik SİT alanı olan 1,1 milyon metrekarelik Hazine arazisi Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın kararıyla imara açıldı."

Gençliğe Hitabe'de "memleketin her köşesi bilfiil işgal edilmiş olabilir" diye tarif edilen "kuşatma", Türkiye'de ne yazık ki SİT alanı, orman, kıyı şeridi, yayla ve ova dinlemiyor...

Haklı olarak İstanbul'daki yeni havaalanının çevresindeki doğa katliamına isyan eden siyaset çevreleri ve sivil toplum örgütlerine sormak lazım;

Acaba yazının başından itibaren dikkat çekilen ve Türkiye'nin her köşesindeki araziler üzerinde oynanan sinsi rant oyunları Kanal İstanbul talanı kadar vahim değil mi?..

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac