TROLLERE FREN, TETİKÇİYE MEYDAN!..

TROLLERE FREN, TETİKÇİYE MEYDAN!..

Herkesin bildiği o özdeyişi, "Trolleri bağlayıp, timleri salmışlar" diye değiştirmek abartı olmaz artık...

Çünkü böylesi bir stratejinin yaşama geçtiğini gösteren olaylar zinciri, giderek daha tedirgin edici hale geliyor...

Meydanlarda insanları savunmasız bırakırken, perde gerisinde sopayı (!) gösteren iki yüzlü bir takiyenin de dışavurumudur o özdeyişin farklı versiyonu...

Baksanıza; AKP iktidarının son günlerde yeniden gündeme getirdiği sosyal medya kısıtlamalarını içeren bir hazırlığın medyaya yansımasıyla, sistematik hale gelen saldırılar zincirinin yeni versiyonlarının aynı güne denk gelmesi dikkat çekici!!!

Evet, en çok AKP şikayet ediyor sosyal medyadan!!! Tayyip Erdoğan işte bu yüzden Twitter'dan nefret ettiğini söylemişti...

Hatta Twitter'daki halk muhalefeti, iktidarı birçok konuda sarsmaya başlayınca, Erdoğan bir mitingde şöyle konuşmuştu;

"Twitter falan hepsinin kökünü kazıyacağız. Efendim işte uluslararası camia şöyle der, böyle der, hiç beni ilgilendirmiyor... Türkiye Cumhuriyeti Devleti'nin gücünü görecekler."

AKP liderinin sık sık gündeme getirdiği bu tepkilerin ardından, iktidar partisi sosyal medyayı zapturapt altına almak için girişimleri yoğunlaştırmıştı...

AKP'nin BÜYÜTTÜĞÜ CANAVAR!..

Peki; Twitter, Facebook ve benzeri sosyal medya platformlarının Türkiye'de şube açması, temsilcilik bulundurması gibi kuralları yaşama geçirmeye çalışan iktidarın asıl amacı neydi acaba?..

Yasal kuralları getirmeye mi çalışıyordu iktidar, yoksa muhaliflere karşı sansürü iyice dayatmak mı istiyordu?..

Genel kanı, sosyal medyaya düzen getirmekten çok, muhalif sesleri iyice kısmak çabasıydı...

İşte sosyal medyayla ilgili yeni bir tartışma da önceki gün medyaya şöyle yansıdı;

"AKP'nin, sosyal ağ platformlarını daha hesap verilebilir bir hâle getirmek, sosyal medyada yalan haberlerle mücadele etmek ve kişisel hakları korumak için hazırladığı dezenformasyon yasasıyla, sosyal medyada hakaret edenler ifşa edilecek... Yasa ile dezenformasyon yapan kişilerin hesap bilgilerini paylaşmayan sosyal medya şirketlerine para cezası kesilecek."

AKP'nin medyaya yansıyan bu hazırlığına göre, kurulacak olan "Sosyal Medya Başkanlığı" yalan haberi üreten ve yayanları denetleyecek, bu tür görüntü ve haberlerin platformlardan silinmesini de talep edebilecek...

Yani, sahte adreslerin arkasına gizlenerek, önüne gelene hakaret ve küfür eden tetikçilerle korkak klavye fareleri de enselenecek...

AKP kurmayları Meclis açıldığında dezenformasyon yasasının, gündeme gelecek ilk konu olduğunu belirtmişler...

Ancak iktidar partisinin daha önce bu konuda zaten kendi ayağına kurşun sıktığını gösteren kanıtlar var...

Çünkü AKP'nin sosyal medyayı muhaliflere karşı en iyi kullanan parti olduğu biliniyor...

14 Haziran 2015'te "aktroller"le ilgili gazetelere yansıyan bir haberin başlığında, "Aktrollerin haritası çıkarıldı... Merkezde Erdoğan'ın danışmanı var" diye yazıyordu...

12 Haziran 2020'de medyaya yansıyan bir rapora göre de, Twitter, AKP gençlik örgütlenmesiyle bağlantılı 7 bin 340 hesabı kapattığını açıkladı...

Twitter, ilgili verileri Avustralya Stratejik Politika Enstitüsü(ASPI) ve Stanford İnternet Gözlemevi(SIO) ile yaptığı iş birliği aracılığıyla kamuya açmıştı...

"Aktroller", "Pelikanlar" gibi örgütlenmeler deşifre oldukça, ne tuhaf ki, "temiz sosyal medya" çağrısı yapan AKP'nin kendi bünyesinde büyüttüğü bir canavara karşı yeni yasa hazırlığına girişmesine kaderin cilvesi denilebilir...

Peki; yazının başında bir özdeyişin farklı versiyonuyla dikkat çekilen o sinsi çelişkiye ne demeli?..

TRAJİKOMİK ÇELİŞKİ!..

Evet; Türkiye, demokrasi, insan hakları, basın ve düşünce özgürlüğü açısından da tuhaf ve sıkıntılı bir ülke oldu...

Artık insanların özgürlüğünün büyük bölümü kısıtlanmış halde... İktidara en küçük eleştiriyi yöneltenler kendini cezaevinde buluyor...

Bu arada siyasetteki tahammülsüzlük de, sadece miting meydanlarında, Meclis kürsüsünde ağıza alınmayacak hakaretleri dışa vurmaktan ibaret değil...

Bir de muhalifleri sindirmek için sokak çetelerinin faaliyete geçirilmesi gibi bir vahamet var ki, internet trolleri susturulmak istenirken, sopalı timlerin aynı anda sokaklarda boy göstermesi karanlık ve sinsi bir çelişkiyi de dışa vuruyor!..

Baksanıza; tam da sosyal medyada trolleri engelleyecek yasanın gazetelere yansıdığı gün, İYİ Parti İstanbul İl Başkanı Buğra Kavuncu saldırıya uğradı...

Daha önce saldırıya uğrayan bir başka siyasi de Gelecek Partisi Genel Başkan Yardımcısı Selçuk Özdağ'dı...

Son 5 yılda 140 gazetecinin saldırıya uğradığı Türkiye'de, çok sayıda ünlü köşe yazarı da sokak çetelerinin hedefi oldu...

Gazeteciler Sabahattin Önkibar ve Ahmet Takan'a saldırı ile yoğunlaşan sindirme operasyonu daha sonra Yeniçağ yazarları Yavuz Selim Demirağ, Murat İde ve Orhan Uğuroğlu'nu hedef yapmış, televizyonlarda program yapan

Afşin Hatipoğlu ve Osman Güdü gibi isimler de tetikçi gruplarının hedefi olmuştu...

Evet; "Türkiye çelişkiler ülkesi" diyoruz ya boşuna değil...

Bir yandan internet tetikçilerini engelleme çabası "yasa"ya dönüştürülmek istenirken, diğer yandan silahlarla, sopalarla muhalifleri sindirmek için sokaklara salınan tetikçiler zincirleme saldırılarını devam ettiriyorlar, savcılıklarda "serbest" bırakılıyorlar!!!

Bu gidişatın en vahim tarafı da, gazetecilere, siyasilere, muhaliflere saldıranlara yönelik "tutukla"mayla sonuçlanacak etkili bir "yasa" yokken, internetteki trollerin yeni bir "yasa"yla zapturapt altına alınacağı iddiası!!!

"Eller alışverişte görsün" mü diyelim, yoksa "Bu ne perhiz, bu ne lahana turşusu" mu?..  

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac