ANALİZ
Trump mazbut ama Amerika….!
Televizyonlarından belli bu zaten.
Nedeni basit.
Çünkü Trump, Japonya'daki görüşmeden sonra Erdoğan'ı övdü, Türkiye'yi sevdiğini söyledi. S-400'ler konusunda haklı olduğumuzu söyledi.
Herhalde Trump'ın söylediklerini duymuşsunuzdur ama bir de buradan okuyun:
“Obama yönetimi sırasında bizim Patriot füzelerimizi almak istedi ama satmadılar. Müttefikimiz olmasına rağmen, büyük ordusu olmasına rağmen hiç adil değildi, Patriot almak istedi ama Obama ‘hayır' dedi. Sürekli hayır dediler. Ve savunması için ihtiyacı vardı. Sonra Rusya'ya gittiler S-400 aldılar. Çünkü Patriot almasına izin vermediler. Benden önceki yönetim bunu satın almasına izin vermedi. Bunun o kadar da iyi olmadığını düşünüyorum. Çok para verdiler, anlaşma yapıp aldılar. Bizim ülkemizden gittiler dediler ki ‘Bunu kullanmanızı istemiyoruz, bize iyilik yapın, biz size Patriotları satacağız.' Çok geç, satın almıştı. Bu arada 100 tane de F-35 satın aldı. Biliyorsunuz radara yakalanmıyor. 116 tane… Ve daha da almak istiyorlar. Şimdi de parasını ödediği uçakların teslimatını istiyor. Şirketimize para ödediler. Son dakika. Türkiye'yi seviyorum. Hayır ben ülkemizi seviyorum ama bunu söylemek zorundayım. Cumhurbaşkanı Erdoğan, biliyorsunuz Rahip Brunson'ı geri verdi. Erdoğan benim bakış açımla çok çetin biri. Erdoğan'a adaletsiz davranıldığını düşünüyorum. Çünkü Patriot alamazsın dedik ve başka sistem aldıkdan sonra fikrimizi değiştirdik. Karmaşık bir konu. Üzerinde çalışıyoruz.”
Çok zamandır duymadığımız kadar yakın ve dostane sözler bunlar.
Koca Amerika Başkanı, hani bir dudağı yerde bir dudağı gökte olacak kadar büyüklük taslayan Amerika Başkanı Türkiye karşısında neredeyse ezilip bükülüyor.
Ama bütün o konuşmasının en sonunda söylediği iki cümle yok mu?
İşte onlar sıkıntılı.
“Karmaşık bir konu, üzerinde çalışıyoruz.”
Bu iki cümle, bütün o tatlı sözlere rağmen Amerika'nın tavrının değişmeyeceğini, S-400 konusunda geri adım atılmayacağını gösteriyor.
Tam bir “Trump çok mazbut ama Amerika….!” durumu.
Tabii Erdoğan da çok mutlu.
Belli ki böyle bir görüşme olacağı önceden haber verilmiş.
Dünkü yazımda belirttiğim gibi Erdoğan bu görüşmeden önce Trump'la konuşarak sorunu halledebileceğini söylemişti zaten.
Görüşmeden sonra yaptığı açıklamalarda da bunu dile getirdi “Yaptırımlar konusunda Trump bugün de açıklama getirdi, böyle bir şeyin olmayacağını kendisinden dinlemiş olduk” dedikten sonra “S-400 olayı bir taraftan yürürken, ABD'den şu an 100 tane Boeing uçağı alıyoruz” cümlesini de ekledi.
Ancak bütün bu sıcacık mesajlara rağmen Erdoğan-Trump görüşmesi hakkında Beyaz Saray'dan yapılan açıklamaya çok dikkat edilmesi gerekiyor.
Beyaz Saray açıklamasında aynen şu söylendi dün;
“İki lider karşılıklı ticaretin geliştirilmesi ve Suriye'deki ortak hedeflerin yerine getirilmesi dahil bir dizi konuyu görüştü. Başkan, Rusya'dan S-400 alımına ilişkin endişesini dile getirdi ve Türkiye'yi savunma işbirliği konusunda NATO İttifakı'nı geliştirecek biçimde ABD ile çalışmaya teşvik etti.”
Yani; Trump'ın ağzından bal damladı ama gerçek bu değil mi yoksa?
Saray ve çevresi hep şunu söyler; “Bir tek Amerika yok.”
Sonuç yine hüsran olursa bu bahanenin arkasına sığınacaklar.
Oysa bunlar sadece palavra.
Amerika çok parçalı gibi görünebilir.
Başkanın söylediğini Pentagon, onunkini Dışişleri bozabilir.
Ama şu gerçeği kimse unutmasın; Amerikan çıkarları konusunda tek Amerika vardır. Diğer çekişmeler sadece başkalarının zihnini dağıtmak için varmış gibi gösterilir.
Hepsi bu.
MERAK ETTİĞİM ŞEYLER
Başımıza bir de Libya çıktı?
Sanki hiç sorunumuz yokmuş gibi nur topu gibi bir Libya sorunumuz oldu.
Aslına bakarsanız sorun yeni değil.
Sadece “necip Türk basını” bu konuyu gündeme pek getirmiyordu.
Çünkü bugüne kadarki gelişmeler sarayın hoşuna gitmeyecek şeylerdi.
Türkiye Libya'da dünyanın diğer ülkeleri tarafından meşru kabul edilmeyen kesimi destekliyor, Libya'nın meşru yönetimi ise Türkiye'nin faaliyetlerinden rahatsızlık duyuyordu.
Doğal olarak da medyanın yüzde 95'ini oluşturan yandaş tetikçiler bu konuya hiç girmediler bugüne kadar.
Kalan medyanın dile getirdiği konular ise arada kaynadı gitti.
Ama şimdi konu birden ciddileşti.
Libya Ulusal Ordusu Sözcüsü General Ahmed al-Mesmari, Türkiye'nin ülkedeki çatışmalarda aktif rol aldığını iddia ederek “Hava Kuvvetleri'ne Libya sularındaki Türk gemi ve teknelerinin hedef alınması yönünde talimat verildiğini” açıkladı.
Türkiye'yi General Halife Hafter'e karşı Ulusal Mutabakat Hükümeti'ne (Birlemiş Milletler'in tanıdığı) destek vermekle suçlayan Mesmari, “Libya topraklarında tüm Türk vatandaşlarının tutuklanacağını ve Türkiye'den Libya'ya yapılan tüm uçuşların yasaklanacağını” da söyledi.
Bu arada Libya'nın bir Türk İHA'sını düşürdüğü de iddia edildi
Durum Japonya'da Erdoğan'a soruldu.
Erdoğan tıpkı Osman Öcalan'ın kırmızı bültenle arandığını bilmediği gibi bu konudan da haberi olmadığını söyledi.
Ama Erdoğan bilmese bile konu hakkına kararlı bir tavır sergileyerek “Böyle bir talimat varsa şu anda ilgili arkadaşım burada. İletiriz. Zaten bu konuyla ilgili tedbirlerimiz alınmıştır. Çok daha farklı şekilde bu tedbirleri alırız” dedi.
ÖNERİ
İmamoğlu, motorculara köprüyü bedava yapsın
Bileğinin hakkıyla seçilmiş olmasına rağmen Ekrem İmamoğlu'na ikinci seçim dayatması yapıldıktan sonraki süreçte, AKP adayı Binali Yıldırım adeta vaatler yağmuru ile çıkmıştı ortaya.
31 Mart öncesinde hiç söylemediği vaatleri bir bir sıralamıştı.
Bunlardan biri de motosiklet kullananların köprülerden ücretsiz geçmesiydi.
Köprü ve otoyollarda fiyatlandırmayı İstanbul Belediyesi yapmıyor.
Yıldırım, buna rağmen “motorculara müjde” diye sunmuştu bu vaadini.
Yandaş tetikçi medya ise sorgusuz sualsiz bu müjdeyi! manşetlere taşımıştı.
Yıldırım seçilemediğine göre bu vaadi yerine getirme görevi Ekrem İmamoğlu'na düşüyor artık.
Diyorum ki İmamoğlu, “Motorcular köprülerden bedava geçecekler” desin.
Tabii Ulaştırma Bakanlığı ve Karayolları, hemen bunun mümkün olmadığını açıklayacak.
İşte o zaman şunu sorabileceğiz; “Madem belediye bu kararı alamıyor, o halde Binali Yıldırım bunu söylediğinde niye hiç itiraz etmediniz. Yıldırım seçilse bu vaadi nasıl yerine getirecekti?” Sırf halkı kandırmak ve oy almak için söylenen yalanları her fırsatta yüzlerine vurmak da gerekli.
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Erdoğan Amerikan Başkanı'nın karşısına bu yanlış bilgi ile oturdu
Belli ki önümüzdeki birkaç gün güzel geçecek.
Çünkü “Amerika bizi seviyor” açıklaması bir süreliğine her şeyin üzerine perde çekecek.
Erdoğan ve etrafı da zafer çığlıkları atacaklar bir süre.
Bunların arasında fark ettiğim ve gerçekten hiç de hoş olmayan bir durumu dikkatinize sunmak istiyorum.
Erdoğan Türkiye'den ayrılmadan önce F-35'ler konusunda bir çıkış yaptı.
Dedi ki; “F-35 projesi için zaten 1.25 milyar doları ödedik. Eğer öyle yanlış bir hamlede bulunurlarsa meseleyi uluslararası tahkim mahkemesine götürürüz. Şimdiye kadar yaptığımız ödemeleri geri isteriz.”
Amerika'nın baskısına karşı böyle bir argümanı ile sürmek ne derece akıllıca, onu bir kenara bırakalım da, çünkü o sözler tam bir facia.
Çünkü Erdoğan hükümeti tarafından imzalanmış olan F-35 anlaşmasına göre ne bizim ne başka ortakların tahkime gitmeyi bırakın mahkemeleşme hakkı bile yok.
Resmi Gazete'de 31 Mayıs 2008'de yayımlanan anlaşmanın 17. maddesi şöyle:
“Katılımcılar arasında işbu MM [Mutabakat Muhtırası] bünyesinde ya da bununla ilişkili olarak ortaya çıkan anlaşmazlıklar, yalnızca katılımcılar arasında görüş alışverişi yoluyla çözülecek ve sorunun çözümü için bir kişiye, bir ulusal mahkemeye, bir uluslararası mahkemeye, ya da başka herhangi bir kişi veya kuruluşa başvurulmayacaktır”
Demek ki Erdoğan bu konuyu bilmiyor.
Bilmemesi çok normal, ama böyle bir konuşma yapmadan önce bu bilginin kendisine verilmemiş olması rezalettir.
Türkiye'nin nasıl beceriksizce yönetildiğini gösteriyor bu olay.
Ya da sarayın içinden birileri Erdoğan'ın sürekli tökezlemesi için bir şeyler yapıyor.
Ne yapıyor bilmiyorum ama bir şeyler yapıyor işte.
https://twitter.com/can_atakli_