YAKALANIYORLAR mı YOKSA CANLARINI KURTARMAK İÇİN TESLİM mi OLUYORLAR?

Bİ SORALIM BAKALIM

Yakalanıyorlar mı yoksa canlarını kurtarmak için teslim mi oluyorlar?

Bilmem sizin de dikkatinizi çekiyor mu ama beni şaşırtan bir konuyu sizlere sunmak istiyorum.

Genellikle İçişleri Bakanı, bazen de Milli Savunma Bakanı terörle mücadele konusunda yapılan kahramanca operasyonları anlatıyorlar.

Terör yuvalarına yapılan baskınları açıklarken kaç teröristin de “etkisiz hale getirildiğini” bildiriyorlar.

“Etkisiz hale getirmek” tanımının aslında “öldürmek” olduğunun herkes farkında…

Bu tür açıklamalardan, operasyonların hangi teröristlere karşı yapıldığını hemen anlıyoruz.

Eğer teröristler etkisiz hale getirildiyse bunların PKK’lılar olduğunu biliyoruz.

Çünkü son yıllarda PKK’ya karşı yapılan terörle mücadele operasyonlarında kimse yakalanmıyor, teröristler ya kaçıyor ya da etkisiz hale getiriliyor.

Oysa haberde eğer teröristlerin yakalandığı belirtiliyorsa bu kez de bunların IŞİD’li, El Kaideli olduklarını anlıyoruz.

Nedense kafa kesen dinci teröristlerin hiçbiri etkisiz hale getirilmiyor, mutlaka yakalanıyor, hatta öyle ki yaralanmıyorlar bile.

Son haber Suriye’den geldi.

Saray medyası kırmızı kategoride aranan ve ‘IŞİD’in Türkiye vilayeti sorumlusu’ olduğu ifade edilen Kasım Güler’in çok başarılı bir MİT operasyonu ile Suriye’de yakalanarak Türkiye’ye getirildiğini duyurdu.

Kasım Güler’in hem kafa kestikleri sıradaki kıyafeti ve saçı sakalı hem de yakalanıp kelepçelendikten sonra saçı sakalı kesilmiş halinin fotoğrafları yayınlandı.

Saray medyasına göre, “İşte MİT böyle yapardı, teröristi girdiği delikte bulup paketler ve getirirdi.”

Kulağa çok hoş geliyor tabii.

Öyle ya Amerikalı Ramboların maceralarını izlerken keyif almayı biliyoruz, oysa aynısını bizim MİT elemanları da yapabiliyor.

Ama tuhaf olan şu ki, aynı MİT elemanları, PKK’lı aranan kişiyi ininde bulup “etkisiz hale getirirken” sıra IŞİD’liye gelince çok zahmetli bir işe kalkışıp canlı yakalıyor, yine binbir zahmetle teröristlerin cirit attığı bölgeden geçirip ülkemize getiriyor.

O zaman insanın aklına şu soru takılıyor;

“IŞİD’liler gerçekten operasyonla yakalanıyor mu, yoksa etraflarındaki çember daraldığı için can güvenlikleri kalmayan teröristler haber gönderip teslim mi oluyorlar?”

Öyle ya Suriye topraklarında başta Amerika ve Rusya olmak üzere IŞİD’le mücadele eden pek çok ülkenin özel timleri var.

Ayrıca son günlerde Suriye ordusu Rusya’nın da desteği ile İdlib çevresindeki terör yuvalarını temizliyor.

Haberler doğruysa binlerce IŞİD teröristi bu son saldırılarda öldü.

IŞİD artık eskisi kadar güçlü değil bölgede ve belli ki kısa bir süre sonra belki tamamen yok olacaklar.

Bu durumda Amerika’nın eline düşmek ve belki de yakalandığı yerde öldürülmek tehlikesine karşı, kendilerine daha iyi davranılacağını düşündükleri Türkiye’ye teslim olmak çok daha akıllıca.

Bugünkü yönetimin de her ne kadar “terörist” olarak nitelese de El Kaide, El Nusra, IŞİD gibi örgütlere çok da soğuk bakmadığı bir gerçek.

Ayrıca çeşitli operasyonlarda daha önce yakalanan ve cezaevine konulan bazı IŞİD’li teröristlerin, takas işlemlerinde kullanıldıkları yolunda da haberler yayınlandı geçmişte.

O halde Suriye’de bir köşede öldürülmek yerine, Türkiye’de hapishanelerde güven altında yaşamak ve muhtemel bir takasta da özgürlüğüne kavuşmak şu sıralar bütün IŞİD’li katillerin tercihi olabilir.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

NATO Zirvesi sayesinde Suriye’nin Türkiye’ye füze atma ihtimali olduğunu öğrendik

NATO Zirvesi sonuç bildirgesinin ağırlıklı bölümü Rusya ve Çin üzerineydi.

Genel Sekreter Stoltenberg’in açıkladığı bildirgede ünlü 5’inci maddeye de özel bir vurgu yapılmıştı.

5’inci madde bir NATO üyesinin saldırıya uğraması halinde, diğer bütün ülkelerin yardıma koşacağını kayda bağlıyor.

Bu kez bu vurgunun yapılması bana dikkat çekici geldi.

Ancak bana asıl şaşırtıcı ve dikkat çekici gelen, bu konuda Türkiye’nin durumunun özellikle altının çizilmesiydi.

Çünkü bildirgede, Türkiye’ye yönelik Suriye gibi üçüncü ülkelerden gelen tehditlere karşı güvenlik tedbirleri konusunda ittifakın katkılarının arttığı kaydediliyor ve şu görüşe yer veriliyor;

“Suriye’den Türkiye’yi vurabilecek veya tehdit edebilecek füze atışlarına karşı müteyakkız olmaya devam ediyoruz. Suriye’den balistik füze tehdidini izlemeye ve değerlendirmeye devam ediyoruz.”

Allah Allah, nereden çıktı bu laf şimdi?

Suriye’nin Türkiye’ye balistik füze atma ihtimalini hiç duymuş muydunuz?

Ben duymamıştım.

Hatta tersini duymuştuk değil mi?

İçişleri eski Bakanı, Savunma Bakanı ve MİT Müsteşarı’nın konuşmaları medyaya sızmıştı, “Atarız Suriye’den Türkiye’ye üç beş füze, sonra dalarız içeri” diyordu bunlardan biri.

Hani Erdoğan S-400’ler konusunda “Biz durduğumuz yerdeyiz hâlâ” dedi ya, bana kalırsa sonuç bildirgesindeki bu bölüm sanki S-400’e cevap gibi.

NATO ülkeleri Erdoğan’a sanki, “Bak Suriye balistik füze atabilir sana, o zaman S-400’ler bir işe yaramaz, bu sistem Suriye’den gelecek füzeye karşı harekete geçmez çünkü o füzeler Rus füzesi, adamlar kendi füzelerini mi vurduracaklar” diyor.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Biden’ın demokrasiden hiç söz etmemesi çok manidar

Erdoğan-Biden arasında ne konuşuldu aslında bilmiyoruz.

Çünkü Erdoğan pek detaya girmedi, “görüşmenin çok olumlu ve yapıcı olduğunu” söyledi, verdiği detaylarda ise ciddi bir şey yoktu.

Amerika tarafı da hiç açıklama yapmadı.

Biden, “Erdoğan’la verimli bir görüşme yaptık” dedi, hepsi bu kadar.

Bir hafta içinde Amerikan medyasından öğreniriz neler konuşulduğunu.

Örneğin Biden için çok önemli olduğu belirtilen, “demokrasi ve hukuk” konusunda bir konuşma geçti mi ikili arasında?

Bazı yabancı yorumcular zirve öncesinde “Maddi sorunlar bir kenara, Biden yönetimi hukuk ve demokrasi kavramlarına çok önem veriyor, Türkiye’nin en önemli açmazı bu olabilir” diyorlardı.

Eğer Biden konuyu hiç buraya getirmediyse, bunun çok manidar olduğunu düşünüyorum.

Getirmişse de belirtileri yakında ortaya çıkar.

BAŞIMDAN GEÇENLER

Bunun adı halka düşmanlıktır

Yine bir sokağa çıkma yasağı ve yine trafik polisinden gelen ceza.

Geçtiğimiz pazar saat 19.00 sıralarında eve girdim.

19.30 sıralarında da bilgisayardan e-postalarıma bakmaya başladım.

En tepede emniyetten gelen bir mail vardı.

Açtım hemen, şöyle diyordu; “Sayın Mustafa Can Ataklı 34 ……4 plakalı aracınıza 13.06.2021 tarihinde trafik idari para cezası karar tutanağı tanzim edilmiştir. Detaylı bilgilere www.turkiye.gov.tr adresinden ulaşabilirsiniz. Ceza detay bilgilerine e-Devlet Kapısı’ndaki Emniyet Genel Müdürlüğü sayfasındaki Araç Plakasına Yazılan Ceza Sorgulamadan ulaşılabilmektedir. Hizmete gitmek için tıklayınız.”

Tıkladım sorgulamayı.

Beylerbeyi Polis Dinlenme Tesisi önünde saat 18.58’de yazılmış ceza.

Bana da anında e-posta olarak gönderilmiş.

Ceza gerekçesi ise seyir halinde telefon kullanmak…

Ben direksiyon başındayken telefonu elime alıp konuşmam, kulaklığım var.

Hiç hatırlamıyorum ama dirseğimi cama dayayıp elimi de kulağımda tutuyor olabilirim belki ne bileyim.

Fotoğraf var mı onu da bilmiyorum, keşke olsa çünkü elimde telefon olmadığı açıkça görülecektir mutlaka.

Burada can sıkıcı olan, sokağa çıkma yasağı olan bir günde, alışveriş yerlerinin de kapanması ile hayli tenhalaşmış yolda, kenarda bekleyip gelene geçene ceza yazmak.

Devlet kendi vatandaşına düşman gibi davranmamalı.

Galiba polislerin günlük ceza kotası var.

En kolay ceza yazılacak konu da seyir halinde telefonla konuşmak.

Çünkü konuşmayan pek yok.

Fotoğraf da yoksa kim neyi, nasıl ispat edecek?

Ayıp.

Bu bir de bana denk gelince ister istemez öfkeleniyorum, dediğim gibi ben hep kulaklıkla konuşurum da…

İRONİ

CHP şimdi iktidara gelmiş gibi mi oldu?

Gelin biraz geriye gidelim, çok da geriye değil, 20 Ağustos 2020 tarihine.

MHP Genel Başkanı Devlet Bahçeli, o gün bir yazılı açıklama yaparak, ABD Başkanlık seçiminde Demokrat Parti’nin adayı olan Joe Biden’ın “Erdoğan darbeyle değil demokratik yolla, seçimle devrilmeli, bunun için de muhalefete destek verilmeli” sözlerini ağır bir dille eleştirmişti.

Bahçeli’ye göre Biden’ın bu sözleri darbecilikti.

MHP Genel Başkanı, ‘‘Muhalefeti desteklemekten bahseden bir emperyaliste muhalefetin mesajı cılız, çürük ve zorakidir” dedikten sonra şunu söylemişti;

“CHP’nin 37’nci Olağan Büyük Kurultayı’nda dostlarıyla iktidar olacağını ilan eden Kılıçdaroğlu’nun, dost kataloğunun hangi sayfasında Biden’ın bulunduğunu, bugüne kadar iki tarafın teyit ettiği aracılarla temas kurup kurmadığını açıklaması aziz Türk Milleti’ne namus borcudur. Joe Biden, CHP’nin üst aklıdır.’’

İşe bakın ki, aradan bir yıla yakın süre geçmeden AKP Genel Başkanı Erdoğan gitti Biden’la görüştü, çok olumlu sonuçlar alındığını açıkladı.

Yani CHP’nin üst aklı olan Biden, Erdoğan’la pek çok konuda anlaşmıştı.

O halde şimdi CHP de iktidara gelmiş gibi mi oluyor?

Üst aklı Biden, Erdoğan’la anlaştığına göre…

https://twitter.com/can_atakli_