YÜREĞİNDE KİN, GÖZÜNDE NEFRET.!
Bir anne haykırıyor, feryat ediyor. Çünkü emri vereni tanıyor. Benim oğlumu Allah almadı… Tayyip Erdoğan aldı.!
Emri veren ise polisinin destan yazdığını söylüyor.
Ve bir Millet, ekmeğinin peşinde koşan evladı için yas tutuyor. Yüz binler kilometreler boyu, sonsuzluğa akarcasına 15 yaşında bir fidanın ardından yürüyor.
Ve hükümetin hemen, hemen tüm kademelerinden sesler yükseliyor. Bu yürüyüşün şova dönüştüğünü söyleyenler, Vandallar diyenler, nekrofil suçlamasında bulunanlar (Ölü sevicilikle itham edenler), Gazi olaylarının 19 yılına denk gelmesini ve Berkin’in fişinin bilerek çekildiğini acımasızca savunanlar, 15 yaşındaki bir çocuğu terörist olarak görenler tüm acımasızlıklarıyla vurmaya devam ediyorlar.
Ama bilmiyorlar ki, o gün o cenazede ceplerine para konup, otobüslere doldurularak getirilen bindirilmiş kıtalar yoktu. Kimse üzerine kefenini giyip gelmedi…Çünkü yürüyüşe katılanlar sizlerin adlandırdığı gibi ‘Ölü Sevici‘ değildi..
Yüz binler, zulme, haksızlığa, elinden alınan ekmeğine, adaletsizliğe, sökülen ağaçlarına ve genç yaşında hayatları son bulan fidanlar için yürüdü..
Ve bu ülkenin Başbakanı…
Nasıl bir sevgisizlikle büyümüş olmalı ki, bu kadar kin ve nefretle dolu içi. Ülkenin dört bir yanına giderken içindeki nefret tohumlarını da beraberinde götürmeyi ve bu tohumları gittiği her yere ekmeyi ihmal etmiyor… 15 yaşında ki bir çocuğu terörist ilan edip, ailesine taziyede dahi bulunamıyor, buna yüreği yetmiyor. Evet çünkü kendi emrini verdiği polis destan yazıyor.. Ve Berkin’in ölümünden dolayı borsa ve döviz kurunun etkilenmeyeceğini söyleyebiliyor.
Tahammülsüzlüğünüz, nefretiniz, öfkeniz korkutuyor… Nedir bu öfke, tahammülsüzlük, nefret diye sorası geliyor insanın… Nedeni ne? Bizler yıllardır içimizde bu soruları sorup, cevaplarını ararken hayat sizin için güllük, gülistanlık devam ediyor. Ve doğal olarak siz bizleri, ekmeğinin, hürriyetinin peşinde koşanları beyhude koşuşturmacalar içinde olarak görüyorsunuz.!
Çünkü sizlerde olan bizlerde yok! Mesela… Ayakkabı kutularında milyon dolarlar, para sayma makinelerimiz ve kasalarımız yok.. Bu yüzden anlaşamıyoruz.!
Bizler ekmeğimiz, hürriyetimiz, sevdiklerimiz ve Vatanımız için yaşıyoruz.Evet sizler bunu anlayamazsınız.. Çünkü kendi tabanınızın dışında olan insanları sevmiyor; onlara kulak tıkayıp, ötekileştiriyorsunuz. 76 milyonu kucaklayamadınız. Kucaklamak istemediniz…!
Birleştirici, toplumun her kesimini içine alan söylemler yerine ayrıştırıcı söylemlerle toplumu ikiye böldünüz. Ve kendinize itaat eden, dindar nesiller yaratmaya çabaladınız.
Oysa ki, devletimizin kurucusu Mustafa Kemal Atatürk bizleri ümmet olmaktan çıkartmış ve bir ulus yaratmıştı. O; birlik ve bütünlüğe inanmış, ülkesini, insanını çok sevmiş aydınlık Türkiye aydınlık nesiller yaratmak için olanca gücüyle mücadele etmişti.
Ölümünün üzerinden 76 yıl geçmesine rağmen ölümsüz olan ve bu Milletin yüreğinde yaşayan ve yaşamaya devam edecek olan… Dünyanın en çok sevilen, sayılan ve takdir gören lideri olmayı tüm mütevazılığıyla başarmıştı… Biz onun gözlerine baktığımızda mavisinde kaybolup, onun sevgi dolu yüreğinde hapsoluyoruz. Ve her gün şükrediyoruz, ebedi ruhunun gölgesi hala üzerimizde olup bu ülkeyi koruduğu için.!
Neden sevilmediğinizi anladınız mı, ya da hiç kendinize sordunuz mu bu halkın tamamını neden kucaklayamadığınızı…
Tekrar ediyorum siz sevgisiz, yüreği taş tutmuş, halkından nefret eden, kendi ikbal ve siyasi geleceğini düşünen ve adı yolsuzluk iddialarına karışan birisiniz. Başınızı yastığınıza olmayan vicdanınızla dayıyorsunuz.. Yazık.. Çok yazık.
Bizler artık sizi duymuyor ve görmüyoruz… Yeter artık diyoruz, yeter.! Bu hesap mahşere kalmaz. Bizler bu ülkenin aydınlık, vicdanlı, vatanına, bayrağına bağlı demokrasiye içten inanan insanları olarak sandığın önümüze gelmesini bekliyoruz.!! Ve hayata doyamadan aramızdan ayrılan yiğit fidanlarımızın hesabını sandıkta soracağımıza söz veriyoruz..!
Ve onlar çok uzaklardan bizleri seyredip, sesleniyorlar…
Vurulduk Ey Halkım Unutma Bizi… Bu Halk Sizleri Asla Unutmayacak… Unutturmayacağız söz veriyoruz. !