ZAFERİ İTTİFAK mı BELİRLEYECEK, SATRANÇ mı?..

ZAFERİ İTTİFAK mı BELİRLEYECEK, SATRANÇ mı?..

Bu köşede iki kez "mecburiyet" diye vurguladığımız gibi, iktidar cephesinde olmazsa olmaz işbirliği görüşmesi sonunda gerçekleşti... Sosyo ekonomik gidişattaki vahamete de bakıldığında, "cumhur"daki "güçbirliği" kaçınılmaz sondu...

Ve sonunda beklendiği gibi (anketlerdeki verilerden de anlaşıldığına göre) oy konusunda ciddi sıkıntılar yaşayan AKP'liler MHP'nin kapısını yeniden çalmak zorunda kaldılar...

Çünkü muhalefet cephesindeki ittifak arayışları da iktidarın dengesini bozuyor, Mart'la ilgili öngörüleri engelliyor, AKP'yi çare aramaya zorluyordu...

"Cumhur İttifakı"nın çatısı bu kez yerel seçim için kuruldu ama siyasi destek, beklenen yankısını bulacak mı acaba?..

Yani; memleketin içinden çıkılmaz bunca önemli sorunu varken, "ittifak" herşeyi külliyen çözecek, AKP'yi nihai hedef için düzlüğe çıkaracak mı?.. Hiç de kolay değil...

Çünkü son aylarda döviz çalkantısının enflasyonu iyice çıldırtması, zamların alım gücünü neredeyse yerle bir etmesi AKP iktidarını son yıllarda olmadık ölçüde sarsmaya başladı ki, bu yıpranma iktidar partisi içinde de "çatlak" sesleri tetikledi...

Uzun yıllar yolsuzluk, rüşvet, yandaşçılık, torpil, kayırmaca ve en çok da ihale rezaletlerine ses çıkartamayan yazar-çizer takımı ile dışlanmış vekiller arasında, gidişat konusunda "vicdan, merhamet" tartışmaları ile yumruklaşmaya varan hesaplaşmalar bile yapılıyor ki, gerçekten vah!..

Çünkü halk öfkeli, dar gelirliler tam çıkmazda ve diğer yandan utanç verici bir savurganlık devleti kemirirken, pervasızlık ve duyarsızlığın hakimiyeti olabildiğince sürüyor...

Dövizin az da olsa frenlenmesi, bazı ürünlerin sübvanse edilmesi ve piyasaya "enflasyonla mücadele" iddiasıyla "yüzde 10 indirim" dayatılması da halkın içinde bocaladığı çıkmazı düzlüğe çıkartmıyor...

Çünkü döviz buhranını fırsat bilerek iğneden ipliğe kadar her ürüne utanmadan- arlanmadan fahiş zamlar yapan piyasa teröristleri kazıklı fiyat politikalarından geri adım atmazken, yurttaşlar pahalılık ve durmayan zamların altında ezilmeye devam ediyor...

Devlet ise milleti neredeyse açlığa mahkum eden gıdadaki fiyat terörüyle ilgili birkaç göstermelik müdahale dışında yumruğunu masaya vuramıyor, "fırsatçılık kazığı" politikasına karşı etkisiz kalmaya devam ediyor...

AKP işte son aylarda en çok da bu yüzden sarsılıyor ve "ittifak" adı altında kurtarıcı aramak zorunda kalıyor...

***

Girdaptan kurtuluş taktiği...

AKP'yi MHP ile ittifaka zorlayan tek gerekçe döviz-zam-eflasyon çıkmazı değil aslında...

İktidar partisi çöküşteki ekonominin yanısıra, sosyo-politik alandaki çıkmazlar, handikaplar ve rejimin geleceğiyle ilgili sarsıcı uygulamaların da erozyonunu yaşamaya devam ediyor...

24 Haziran seçimlerini de kazanan AKP, toplumu geren, kutuplaşmayı arttıran, ötekileştirmeyi neredeyse legalleştiren, torpil, kadrolaşma, yolsuzluk, ihale vahametleri ve devletteki dehşet verici savurganlığın yolaçtığı tepkilerin sıkıntılarını da yaşıyor...

Evet; lafı uzatmaya gerek yok... İktidar, rejimin geleceğini sarsan 24 Haziran seçimlerinin ardından, gücünü korumak için yerel seçim zaferinin yaşamsal olduğunun bilinciyle strateji geliştirmeye çalışıyor...

Anketlerde oy oranlarının düşmesi MHP desteğini zorunlu kılarken, AKP kılı kırk yararak aday belirlemeye çalışıyor...

İşte bu gelecek buhranı içinde iktidar cephesinin önündeki en büyük korku İstanbul ve Ankara'nın kaybedilmesi... Bir kez daha vurgulayalım ki, İstanbul'u kaybettiği gün AKP iktidarı topallamaya başlar, hızla çöküşe sürüklenir...

Erdoğan bu kaygıyla Bahçeli'den "imdat" isterken, Adana, Mersin, Manisa ve hatta Antalya'da MHP'ye destek vermeye hazır görünüyor...

Hele de bu gibi şehirlerde HDP'nin CHP adaylarını destekleyeceği konuşuluyor ki, AKP kimi bölgelerde girdaptan ancak MHP desteğiyle çıkacağının farkında...

***

Muhalefetin asıl atağı...

Aslında AKP ilk kez rahat değil... Çünkü Erdoğan yerel seçim oyununu HDP-CHP ve diğer yandan CHP-İYİ Parti arasındaki satranca bakarak oynamaya çalışıyor...

Bu kapsamda, MHP'nin güçlü olduğu bölgelerle HDP'nin etkili olduğu coğrafyada belirlenecek adaylar, iktidar açısından yaşamsal ölçüde dikkatli olmayı gerektiriyor...

Gelelim muhalefete... Hiç kuşkusuz AKP-MHP yerel seçim ittifakı İstanbul ve Ankara başta olmak üzere bazı kentlerde muhalefeti zora sokacak...

Örneğin; İstanbul'da 24 Haziran milletvekili seçiminde tüm muhalefetin toplamı, "Cumhur İttifakı"nın yüzde 51 oy oranına ulaşamıyor... İki partinin 2014 yerel seçimlerindeki oy oranı ise yüzde 52.

İki partinin 2014 seçimlerindeki toplam oy oranları; Ankara'da yüzde 52.5, Adana'da yüzde 65.5, Mersin'de yüzde 60, Hatay'da yüzde 56, Antalya'da ise yüzde 61.

Peki, muhalefet bu çıkmazdan nasıl mı kurtulacak?.. 

CHP'nin İYİ Parti ve HDP ile bölgesel düzeyde, ayrı ayrı kuracağı güçbirliğinde adımların dikkatli atılması tüm muhalefet için yaşamsal düzeyde önem arz ediyor... Velhasıl, iki ucu keskin bıçak!..

Ve asıl önemli mesele "ittifak"tan çok, halka nasıl inileceği, nasıl bir propaganda süreci yürütüleceğinde kilitleniyor...

Örneğin; şeker fabrikalarının satıldığı bölgelerde bile AKP'nin halen yüksek oy alması, çay, fındık, pamuk üreticileri ile diğer tarım ürünlerinin yaygın olduğu bölgelerde muhalefet ittifakı acaba çıkmazları, sorunları millete nasıl anlatacak?..

Meselenin özeti bellidir; AKP, tarihinde hiç olmadığı kadar sıkıntıda, çıkmazda... İttifak çatısının yeniden kurulması da gösteriyor ki, AKP "mutlak güç" için kurtarıcı ve çare peşinde...

Muhalefet ise ancak İstanbul ve Ankara gibi kentlerde AKP'yi mağlup ederek iktidarı sarsabileceğinin farkında...

Evet; siyasal satranç hiç bu kadar kaygan zeminde, çıkmazda ve taşlar adeta alevler içindeyken oynanmamıştı!..

"Mart" mücadelesi "şah-mat" meselesi değil; iki cephe açısından da çöküş ve zirve hesaplaşması ki, iktidarı da muhalefeti de zora sokacaktır bu oyun...

https://twitter.com/FARACYAZIYOR
https://www.facebook.com/mfarac​​​​​​​