BARZANİ VE TÜRKİYE’nin MÜTHİŞ DIŞİŞLERİ POLİTİKALARI
ABD yönetimi Barzani’nin referandum kararını eleştirip, zamanın uygun olmadığını, ertelenmesinin daha doğru olacağını açıklamıştı.
Bazı yandaş ve yalakaların bu haberi, Amerika ile Türkiye’nin araları bu kadar nane limon durumdayken bile, “Amerika Barzani için Türkiye’yi karşılarına almak istemiyor” şeklindeki yorumlarını, “Amerika’nın bu çıkışı göstermelik” şeklinde bazı haberler izledi.
Elbette bunlar gerçeği yansıtmıyor.
Bilgi sahibi olmadan fikir sahibi olan ve körü körüne yandaş olan kişi ve kuruluşların bu tip yorumlarına alıştık artık.
ABD referandumun ertelenmesini gerçekten istedi.
Ama bunun sebebi Türkiye’yi karşısına almak istememesi filan değil.
ABD’nin buradaki önceliği IŞİD ile mücadele. “Onlar bizi vurmadan biz onları yuvalarında vuralım” politikasının bu zamansız referandum ile sekteye uğrayacağı ihtimali en büyük kaygılarıydı.
Bundan başka 2018’de Irak’ta yapılacak seçimlerine hazırlanan Haydar El İbadi’nin seçimleri kazanma şansı azalabilir düşüncesi ABD’yi rahatsız eden bir başka konu. İran ve İran ile bağlantılı grupların da desteğini alabilecek ABD’nin yazdığı senaryonun esas oğlanı seçimleri kazanamazsa İran’ın Irak’taki ağırlığı daha da artacaktır. ABD sonunu iyi hesaplamadığı, azınlık Sünni iktidarının yönettiği çoğunluğun ise Şii olan halkın üzerindeki İran etkisiyle Saddam senaryosunun sonuçlarını bir kez daha yaşamak istemiyor.
Kerkük’de ABD’nin desteklediği aday kaybederse Amerika’da kaybedecekti.
Yani referandum zamansızdı.
IŞİD ile mücadele koordinatörü McGurk ile ABD Dışişleri Bakanı Tillerson Barzani ile görüşerek referandum konusunda neden erteleme istediklerini, erteleme olursa ABD’nin kendisini ileride nasıl destekleyeceğini son derece açık bir dille anlattılar.
Kendisini dev aynasında görmeye başlayan Barzani ABD’yi de dinlemedi.
Daha önce de Türkiye ve Rusya ile yapılan petrol anlaşmaları konusunda memnuniyetsizliğini ifade etmiş olan Amerika için bir hayal kırıklığı oldu.
Amerika bir anlamda kendi kazdığı çukura düştü.
Barzani’yi Şivan Perwer ve İbrahim Tatlıses ile karşılayan, “Türkiye seninle gurur duyuyor” diye bağırtan, Kürdistan sözde bayrağını göndere çekerek Barzani’yi karşılayan kimdi şimdi hatırlayamıyorum.
Bütün bunlara rağmen illa da “referandum” diyen Barzani sayesinde Rusya ile yakınlaşıp, Tahran ve Bağdat ile anlaşan Türkiye’nin de etkisiyle ortada kalan bazı bölgeler hükümetin kontrolüne geçti. Burada İsrail’in de kaş yaparken göz çıkarması, açık destek, İsrail Bayraklarının dalgalanması ve İsrail yetkililerin son zamanların Türkiye Dışişleri demeçlerini aratmayacak çıkışları da etkili oldu.
Türkiye’nin tekrar Bağdat ile beraber hareket etmesi aslında bir anlamda “Kardeşim Esat” önce Esed sonra da tekrar Esat olması anlamına geldi.
Bir tek kardeşlik yok.
Düzenli ordun yok.
Ekonomi yok.
Altyapı yok.
Bağdat ile anlaşma yok.
ABD desteği yok.
İran ve Türkiye ile bir görüşme yok.
Uluslararası bir girişim yok.
Referandum sonrası ne olacak bilinmiyor.
Al sana Kürdistan!
Barzani’nin bu vizyonsuz, bilgisiz ve kibirli ruh hali bana birisini hatırlatıyor!
https://twitter.com/kboztepe
https://www.facebook.com/kaya.boztepe