ŞİMDİ NE OLACAK?

Cumhuriyet tarihimizin ilk halk tarafından seçilen cumhurbaşkanı belli oldu. Araştırma şirketlerinin baştan itibaren söyledikleri gibi Başbakan Erdoğan  ipi göğüsledi.

Eğer aritmetik sonuç zafer için yeterliyse Tayyip Bey açısından bu bir zaferdir. Resmi olmayan sonuçlara göre yüzde 52 ile birinci oldu; Türkiye'de 55 milyondan biraz fazla kayıtlı seçmen olduğu göz önünde bulundurulursa oy oranı yüzde 37 civarında olmaktadır. Kısacası toplumun yüzde 63'üne yakını Erdoğan'a "cumhurun" başkanı dememiştir. 

Bu hesap yeni değil. Ekmel Bey'in adaylığının açıklanışından bir hafta önce Ülke Tv'de Bıçak Sırtı programında aynen şunu söyledim: Araştırma sonucuna göre yüzde 75 Başkanlık sistemi istemiyor - yüzde 63 de Erdoğan'ın cumhurbaşkanı olmasını istemiyor. Canlı yayın tanıklarından ikisi Ersoy Dede ve Nazif Okumuş'tur. Tayyip Bey bu sonuçları o gün itibariyle masasında görmekteydi.

Bu seçimin tek galibi Selahattin Demirtaş ve uzun yıllar sonra ilk kez "sol" düşüncedir.

Kaybeden ise Devlet Bahçeli'dir. Bundan sonra ne yapacak? Erdoğan'a "cumhurbaşkanım"  diyecek mi? Göreceğiz.

Ekmel Bey de kesinkes kazanandır. Etkisiz elemanken, amatör bile olmayan danışman ekibi çok zayıfken, aritmetik önemli ise yüzde 40 oy almıştır. Bu başarı değilse başarı nedir?

Kılıçdaroğlu zaten risk aldım demişti. Muhtemeldir ki kurultaya gidecek. Her zamanki gibi parti içi demokrasi işleyecek. Kurultaydan Kılıçdaroğlu'na güven tazelemesi çıkacak. Ancak "büyük bir temizlik" yapılacak demektir.

Asıl gerçek kaybeden kimdir?

Şimdiki cumhurbaşkanı Abdullah Gül'dür. Cumhuriyet tarihinin en başarısız, Celal Bayar'dan bile daha "partici", maalesef başbakanın emrinde hareket eden onbirinci cumhurbaşkanı AKP kurucularından olan Abdullah Gül'dür. Hatırlanacağı üzere, kendisi Genelkurmay Başkanı Yaşar Büyükanıt ve MHP lideri Devlet Bahçeli tarafından bu makama taşınmıştır! 

Erdoğan Çankaya'da huzur içinde oturabilecek mi? Görev yapabilecek mi?

Bu soruya yanıtım "hayırdır".

Bunun birkaç nedeni var. Öncelikle, AKP'nin içindeki dinamikler harekete geçecek. İkincisi, ilk adımdaki başbakan Erdoğan'ın emriyle hareket edecek kişi olacaktır. Ahmet Davutoğlu'nu başbakan seçmez. Çünkü Ahmet Bey'in "mantıksız hırsı" ile başa çıkma şansı olmadığını iyi biliyor. Seçtiği başbakan ekonominin başına Yiğit Bulut'u getirirse, parti içindeki "tsunamiyi" kimse önleyemez.

Türkiye'de icranın başı olan Başbakan sorumsuz Cumhurbaşkanından daha güçlüdür. İçişleri Bakanı, MİT Müsteşarı, Emniyet Genel Müdürü, Erdoğan'ın istedikleri dışındaki kişiler olursa ne olacağını bir düşünelim?

Yurt dışındaki küresel aktörlerin de Tayyip Bey'in cumhurbaşkanlığına tepkilerini de unutmamak gerekiyor. Bu ayrıca analiz edilmelidir.

Önümüzde 2015 yılı genel seçimi var. 10 Ağustos seçim sonucunu buna göre de yorumlamalıyız.

Güçlenerek çıkmış olan "Kürt hareketi", Öcalan'ı Nevruz'a kadar hapisten çıkarmak amacıyla çok diretecektir. Muhtemeldir ki bunda  başarılı olacaktır. Bu gerçekleşirse, 2019 seçiminde Öcalan meclistedir. 2023 cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmasının önünde bir engel var mı?

2015 seçiminde HDP yüzde 10 barajını aşamazsa, AKP çok sayıda milletvekili çıkarır. Anayasayı tek başına değiştirecek sayıda "vekil" meclise girer.


Eğer AKP'nin çok güçlü olmasını istemiyorsa, bu durumda yine bağımsız milletvekilleriyle seçime girmesi gerekmektedir. Yapar mı yapmaz mı? Bugünden kestirmek çok güç.  

Bugünden genel seçime tam on ay var. Son üç ayını da propagandaya ayırın. Geriye kalır yedi ay. Bunun ilk dört ayında seçim stratejisini yerli yerine oturtmak gerekiyor. Eğer CHP kurultay isteğiyle çalkalanırsa, sizce seçimin galibi yine kim olur?

Tüm bu hesaplar AKP'nin içinden yeni bir parti çıkmayacak düşüncesi üzerine kurulmuştur. Abdullah Bey yurtdışı göreve gitmeyip de içerde kalırsa Erdoğan'ın işi zor hem de çok zor olur!  

Yeni cumhurbaşkanı hayırlı olsun!

Savaş tarihinde yetenekli ve büyük komutan şöyle tanımlanır: " Gerektiğinde ordusunu sıfır zayiatla geri çekmeyi başaran" kişidir.

Dip not: Sandığa gitmek görev değil haktır. Bu nedenle,  gitmeyenler suçlanamaz.Ancak, ilk kez halkın seçeceği bir cumhurbaşkanının Çankaya'ya gideceğini bile bile sandığa gitmemiş olmak en hafif deyimle "sorumsuzluk" olmuştur. Bundan sonra ülkede olacak tüm olumsuzlukların vebali sandıktan kaçan 15 milyon seçmenin omuzlarındadır. Vicdanen rahatlarsa söylenecek laf çok!

Tekrar hayırlı olsun!