BİZİ KANDIRAMAZSINIZ! 

"Bazen ormana bakarak ağacı anlamaya, bazen ağaca bakarak ormanı kavramak lazım. 
Sadece ormana bakarken bir ağaca tosluyor insan; sadece ağaca bakarken ormanda kayboluyor. 
Hepimiz bir ormandayız; açıkçası ucu bucağını şaşırdık. 
“Rabbimizden, milletimizden af dileyenler” de öyle. Dün sarıldıkları ağacı bugün kesmek zorundalar; dün kestikleri ağaçları ise… İşte o kısmı zor oluyor." 
Keyifle okuduğum Umur Talu'nun Habertürk'teki yazısından alıntıdır… 
Şaşırmış durumdayız. Bir ay geçti kanlı darbeden bu yana. 
Günlerdir özgürlük ve demokrasi şampiyonu kanallarda; Fethullah Gülen'in dibinden ayrılmayanlar; yıllardır bilinenleri  "yeniymiş" gibi anlatıp itirafçılik yapıyorlar, sözde nedamet getiriyorlar. 
Onlar da ülkeyi yönetenler gibi aldatılmışmış(!) 

*** 

Tv lerde bu itirafçı F'ciler gibi neredeyse her gece -istihbarat, kaçakçılık- gibi önemli birimlerde görev almış polislerin de Fethullahçı yapılanma ile nasıl mücadele ettiklerini anlattıklarını izliyoruz(!) 
Hepsi de savaşmış cemaatle.Hayret doğrusu!.. 
Anımsayalım… 
AKP iktidarı , “paralelci polisleri tasfiye edeceğiz” gerekçesiyle bir gecede 1786 müdür ve amiri
“kadrosuzluk” bahane gösterip-bir telefon mesajı-ile emekli etti.
Nisan 2015'ti tarih! 
Polis Koleji ve Akademisi de; öncesinde kapatıldı. 
Emekli edilenlerin yarısı F tipi ise diğer yarısı da Atatürkçü, Cumhuriyetçiydi.. 
Aynı torbadaydılar… 
Bakın; çok yakından tanıdığım sosyal demokrat eğilimli geçmişte akademideyken dernek de kurarak  mücadele veren bugün emekli edilmiş bir Polis Başmüfettişi’nden bu mesaj: 
“37 yıl önce 14 yaşında girmiş olduğum Emniyet Teşkilatı’ndan idarenin tasarrufu ile emekli edildim. Mesleğim boyunca iktidar/ bir cemaatin adamı olmadım.Yalakalık yapmadım. Sadece Atatürk çizgisi ve Cumhuriyet ilke ve kazanımları doğrultusunda, hiç kimseye din dil ve ırk ayırımı yapmadan görev yaptığım için sürgüne gönderildim, cezalara çarptırıldım.Terfilerim hep geciktirildi. 
Oysa; tüm siyasi düşüncelere eşit mesafede oldum. Birgün telefon mesajıyla   yıllarca ‘paralel’ olarak adlandırılan ‘Fetocu’larla aynı listede emekli edildim. Bunun müthiş rahatsızlığını yaşıyorum. 
İtibar iade edilsin demiyorum.İtibarım yerinde! Ama bir yetkili de çıksın bizim gibilere pardon desin, özür dilesin!’’ 

***

Herşeyi net aktarıyor tümceler…
Emniyette; özellikle istihbarat, kaçakçılık gibi birimlerde cemaatçi yapılanma yeni bir şey değil… 
Yıllar önce meslektaşımız Zübeyir Kındıra’nın yazdığı “Cemaatin Copları”nda bu yapı -bütün özellikleriyle, isimleriyle, icraatlarıyla -ortaya konmuştu. Hatta DGM fezlekelerine bile geçmişti (!) 
Geçmiş siyasetler, günümüzün eyy iktidarı da ne istedilerse verdiydi bu yapıya. 
Sahte belgeler, uydurma suçlar ve ağır baskılar nedeniyle birçok personel ihraç edilmiş, intihara sürüklenmiş, sürgüne tabi tutulmuş, iftiralar atılmış, yandaş hakim ve savcılar kanalıyla cezalar verilmişti binlerce emniyetçiye... Hepsinin altında cemaat imzası vardı! 
16 yıl önce cemaata ilk davayı açan dönemin DGM Savcısı Nuh Mete Yüksel, emniyetçilerin tamamının doğruyu söylemediğini, kesinlikle F tipi yapıya karşı koymadıklarini iddia ediyor.Ve ekliyor: 
"Şimdi çıkıp şu anda ahkam kesiyorlar, 'Biz soruşturma yaptık, biz şunu yaptık, biz bunu yaptık'. Bu yalan. O zaman hepsi, söylediğim kişiler hariç hepsi Fethullah'ın yanında yer aldı. Çünkü Fethullah o zaman bir hayli itibarlı bir kişiydi. " 
İktidar yakını bir gazeteci (Hadi adını da verelim; Abdülkadir Selvi) yıllar önce ne demişti?: 
"Gülen Hareketi, en az 15 kat büyüdü AKP döneminde!" 
Ya 28 Kasım 2013'te AKPli milletvekili Şamil Tayyar?: 
"Emniyet, cemaate bağlandı, dersane ve okul sayısı patladı!" 
Ne itirafçı "Hoca Efendiciler", ne de cemaatçi yapıyla mücadele ettiklerini iddia eden eski polisler! 
Ne de iktidar sahipleri! 
Bizi kandıramazsınız...


https://twitter.com/Atikopruluoglu