EKONOMİDE 'BURASI ÇOK ÖNEMLİ' DÖNEMİ
Hazine ve Maliye Bakanı Berat Albayrak doların füze gibi fırladığı bir günde özel sektörün patronları önünde yeni ekonomik modeli açıkladı. Açıkladığı yeni miydi, model miydi, temel ekonomi dersleri miydi, pek anlaşılamadı. Sunumun öne çıkan cümlesi her paragrafın sonunda “burası çok önemli” cümlesi idi. Ne önemli değil de burası daha önemliydi anlayamadık. Çoğu çok iyi donanımlı, kimisi hayat üniversitesini bitirmiş patronlara ders mi verdi, geleceğin lideri benim mi demek istedi, ben de çok iyi konuşurum diye göstermek mi istedi doğrusu bunu da anlayamadık.
Sunumun içindeki anladıklarımız ve anlayamadıklarımızı size açıklayalım.
YENİ BİR EKONOMİK YAKLAŞIM
Bakan yeni bir yaklaşım dedi. Yeni dedi ama yeni bir şey söylemedi. Üstelik sunumun bir yerinde “biz gökte yeni bir yıldız keşfetmek için yola çıkmadık” da dedi. Yani Amerika’yı yeniden keşfetmeyeceğiz, mesajını verdi. Yeni dedi, yeni bir şey söylemedi. Yeniyi söylerken eskiyi de övdü.
Ekonomik yaklaşımın yeniliğini gösteren prensipleri şöyle sıraladı:
- Kararlı bir yaklaşım olacak.
- Sürdürülebilir olacak. Kişiye ya da bir sektöre dayalı olmayacak.
- Küresel gelişmeler ne olursa olsun, ekonomimiz tüm sınamalardan etkilenmeden çıkacak bir sistem olacak.
- Ekonomide veri güvenliği olacak
Bütün bunlara baktığımızda hangi model olursa olsun, hangi stratejiyi uygularsanız uygulayınız bu sayılanların olması gerekir. Ülke ekonomisi olsun, şirket yönetimi olsun bu prensipler olmazsa olmaz.
PARA POLİTİKASINDA BAĞIMSIZLIK
Bakan Merkez Bankası’nın mutlaka bağımsız olması gerektiğini söylerken kayınpederi olan Başkan’ın ve danışmanlarının Merkez Bankası’na ne kadar müdahale ettiğini unutmuş gözüküyordu. Veya evet yaptığımız hata idi, şimdiden sonra müdahale etmeyeceğiz, demek istiyordu.
Para ve maliye politikalarında yeni olmayan kitaplarda yazılı genel hedefleri de şöyle sıralıyordu:
- Finansal istikrarın güçlenmesinin öncelikli hedef yapılması.
- Sermaye piyasasının pasta içindeki payının artırılması.
- Bütçe disiplininin sağlanması.
“Hazinemizin iki aylık borç çevirme oranını yüzde 125’lerden yüzde 110 çektik. Yılın kalan aylarında da bu oranı yüzde 100’e çekeceğiz” derken borçlanmaya devam ama oran düşecek, ama ne için borçlanacağız yani üretimde kullanmak için mi yıllardan beri olduğu gibi tüketimin finansmanı için mi, borç alacağız, hususunda da herhangi yeni bir şey söylemedi.
VERGİDE DÖNÜŞÜM
Vergide dönüşüm derken 200 yıllık maliye geleneğini yıkacağını ve bunu yaparken de bir dirençle karşılaşacağını vurgulaması belki ekonomik model dediği şeyin yeni olan tek bölümü idi.
Klasik maliyecilik yerine paydaş odaklı yeni bir maliyeciliğin geleceğini müjdeledi. Vergi sisteminde sadeleşmeye gidilecek diyerek de vergi kanunlarını en iyi maliyeciler bilir, iddiasındaki maliye bürokrasisine gözdağı veriyordu. Paydaşlarımız da basitleşen vergi sistemini iyi bilecek, mesajını veriyordu.
Dolaylı vergilerin payının toplam vergi gelirleri içerisinde düşürüleceğini tek cümle ile söylerken bunu nasıl başaracağını açıklamadı. Oysa vergi sistemini üretim ilişkileri belirler. Üretim yapısını değiştirmeden vergi sisteminin değişmeyeceğini iktisat ilmi bize söyler.
İSTİKRARLI BÜYÜME
İstikrarlı büyüme sürekli az veya çok büyüme demektir. Bakan bunu söylerken Türkiye için işsizliği önlemek ve sürekli büyüyebileceğimiz bir büyüme oranı vermedi. Her yıl yüzde 1 büyürseniz de istikrarlı büyümüş olursunuz; ama bu bizim için yeterli midir?
Cari açığın azaltılacağına vurgu yaparken acaba ihracat odaklı büyüme mi önceliğe alınacak hususu açık kaldı.
İstikrarlı büyüme ile sermaye piyasalarının gelişmesi arasında ilişki kurdu.
Bunun yanında sağlıklı büyüme tanımı yapmayan bakanın büyüme konusunda yeni modelini anlamak mümkün olmadı.
Katma değeri yüksek sektörler, teknolojik ürün üretimini ortaya koyacağımız sektörlere öncelik verilmesinin nasıl yapılacağını da bakan anlatmadı.
GÜVENDİĞİ KİŞİLER ve SEKTÖRLER
Sunumunda bakan ismini zikrederek teyit aldığı Güler Sabancı, Hüsnü Özyeğin gibi isimlere yani sermaye sınıfına güven duyduğunu ve bizi destekleyin mesajını da veriyordu.
Bankacılık sektörüne destek çıktı ve pohpohladı. Çünkü ekonomik krizin bankacılık sektörüne sıçraması halinde sistemin çökeceğinin farkına varmış durumdalar.
Bunun yanında bu modelde işçi, memur, çalışan, dar gelirli yoktu. Demek ki onları düşünmek eskilerde kaldı!
SONUÇ
Bakan yeni dedi; bizim eskiden beri bildiğimiz şeyleri söyledi.
Yapacağız dedi; nasıl yapacaklarını açıklamadı.
Gördüğümüz iki önemli şey:
* Sürekli terlemesi ve terini aynı mendille silmesi.
* Burası çok önemli, diyerek bizi eğitmesi.
Ancak hakkını yemeyelim. İrticalen iyi konuşuyor. Yeni lider adayı belli!...