Haberci olmak bir kimliktir. Yayında olmasam da, hâlâ günün ilk ışığında haberlere bakarım. Çünkü bu bir iş değil, bir yaşam biçimidir.

“EKRANDA SADECE HABER DEĞİL, GÜVEN DE SUNARSINIZ”

Hüzün Yücel

Sade, vakur ve güçlü… Gülgün Feyman yıllar boyunca sadece haber sunmadı, aynı zamanda bir dönemin sesi ve aynası oldu. Onunla hem ekran serüvenini, hem meslek ahlâkını, hem de bugünün medya dünyasını konuştuk.

HY: Sizi yıllar boyunca televizyonda izledik. Ekrana ilk çıktığınız günü hatırlıyor musunuz?

GFB: Elbette hatırlıyorum. TRT’de ilk canlı yayınımı yaptığımda elim titriyordu ama yüzümdeki tebessüm seyirciye güven vermeliydi. O anda anladım; haber sunmak sadece bilgi vermek değil, bir duruş göstermekti.

HY: Peki bu mesleği seçmenizin arkasında ne vardı?

GFB: Ben aslında kelimelere aşıktım. Sesin gücüne, düzgün konuşmanın insanları nasıl etkileyebileceğine inandım. Küçükken annem haberleri izlerken “Bak, bu kadın çok düzgün konuşuyor” derdi. O kadınlardan biri olmak istedim.

HY: Haber sunuculuğu artık çok değişti. Sizce ekranın ciddiyeti kaldı mı?

GFB: Bu soru çok soruluyor. Televizyon haberciliği artık daha çok gösteriye döndü. Oysa bizim dönemimizde bir haber sunucusunun abartıya değil, sadeliğe ihtiyacı vardı. İzleyici sizin gözünüze bakar ve doğruyu görmek isterdi.

HY: Genç spikerlere, haber sunucularına ne tavsiye edersiniz?

GFB: Öncelikle dilimize sahip çıksınlar. Diksiyon sadece düzgün konuşmak değil, düşünceyi berrak iletmektir. Ve elbette etik… Her haberci yüreğinde bir etik pusula taşımalı. Reyting değil, sorumluluk önemlidir.

HY: Bugün sizi en çok ne mutlu ediyor?

GFB: Gençlerle birlikte olmak, eğitim vermek. Onların gözlerinde heyecanı görmek bana iyi geliyor. Bir de hâlâ sokakta insanlar durdurup “Sizinle büyüdük” deyince, bu emeğin boşa gitmediğini anlıyorum.

HY: Son olarak… Ekranda olmasanız da Gülgün Feyman hâlâ bir haberci mi?

GFB: Kesinlikle. Haberci olmak bir kimliktir. Yayında olmasam da, hâlâ günün ilk ışığında haberlere bakarım. Çünkü bu bir iş değil, bir yaşam biçimi.