"Binali Yıldırım'ın danışmanı Saim İlcioğlu, Kamu İhale Kurumu'nda Daire Başkanı Mehmet Aydın ile ne görüştü?"
"Selahattin Şimşek Malatya Valiliği'ni arayarak gemiler için ne istedi?"
"Polis büyük balığı yakaladığında ne yaptı?"
"İzmir'den Ankara'ya uzanan takipte fotoğraf karelerinde kimler vardı?
"Savcıyı arayan Adalet Bakanı Bekir Bozdağ ne dedi?"
"Soruşturmaya takipsizlik kararı veren savcı, Yargıtay üyeliği ile nasıl ödüllendirildi?"
***
Bu soruların yanıtlarının verildiği, 17-25 Aralık Soruşturması sonrası
(Hırsızlık, yolsuzluk, rüşvet, görevi kötüye kullanma.
Yeni Türkiye’de hepsini başlangıcı 17 Aralık 2013!
Kayıtlara öyle geçti.
Bunca kanıta karşın da takipsizlik verildi!..)
Türkiye'deki en büyük vurgununun öyküsüdür "Binali'nın Puslu Limanı"…
İzmir Limanı'nı saran puslu havanın dağılması ile ortaya çıkan ilişkiler ağının -nefes nefese- okunabildiği bir kitaptır.
Yazarı da; uzun yıllar beraber çalıştığım "Eskimeyen Dostlar''dan 9 EYLÜL Gazetesi'nın Yazı İşleri Müdürü Serdar Öztürk'tür!
Kaleminin onuruna her zaman sahip çıkmış Serdar Öztürk, baştan sona izlediği süreci -nefis üslubuyla- kitabına yansıtmış, bir anlamda Kolombiyalı gazeteci-yazar Gabriel Garcia Marquez'in de dediği gibi;
"tarihe tanıklık eden gazeteci" olmuş!
***
"Binali'nın Puslu Limanı"nı bitirdiğimde
"Kalpaksız Kuvvacı" Uğur Mumcu'nun köşesi Gözlem'de yazdığı şu satırları geldi usuma!:
“Bazı ülkelerde bazı kimseler devleti soymak için siyasete soyunurlar.
Partilerde, parlamentoda boy gösterirler.
İhracat, iithalat, banka soygunu, kupon arazi işlerini politika ile beraber yürütürler.
Bunlar çete olmaz da ne olur? Şükredelim ki ülkemizde böyle çeteler yoktur (!)’’
Bugün olsa ne yazardı acaba Uğur Mumcu?..
17-25 Aralık; İleri Demokrasili(!) Yeni Türkiye'nin simgesidir...
"Binali'nın Puslu Limanı" da!..
https://twitter.com/Atikopruluoglu