ÇEVRE BAKANI ADAYIMI AÇIKLIYORUM!

Şimdi, durup dururken bu aday belirleme konusu nereden aklına geldi diyebilirsiniz. Şuradan geldi. Milliyet Gazetesi’nde okudum. Meğer Beştepe Sarayı diğer adıyla CB Külliyesi’nin hiç masrafı yokmuş. Emine Hanım geri dönüşüm açısından sarayda büyük ilerlemeler kaydetmiş. Ne mi yapmış? Soruya soruyla yanıt vermeliyim! Ne yapmamış ki?

Örneğin plastik poşetlerden, külliye çalışanlarının giysi ve tekstil ürünlerinin toplanmasına, bunlardan bez torba üretilerek külliye çalışanlarına dağıtılmasına kadar dönüşüm sepetinde yok yok…

Daha önce basına yansımıştı ve okuyup çok duygulanmıştık. Emine hanımın limon kabuklarından sirke yaptığını ve o sirkelerin sarayda kullanıldığını zaten biliyorduk…

Külliyedeki bu çok yönlü geri dönüşüm sonucu “sıfır atık” projesinin 2018 yılı kazanım listesi şöyle; Tonlarca sera gazı salınımı engellenmiş, su, enerji, hammadde, petrol tasarrufu ve en önemlisi 628 yetişkin ağacın korunması sağlanmış.

Bu bilinçli dönüşüm Külliye’nin yer aldığı AOÇ’deki ağaçlar ve Marmaris Okluk Koyu’ndaki yazlık saray için kesilen 50 bin ağaç için akla gelseydi ne iyi olurdu!

Hal böyle iken sakın göz ardı edilmesin ve unutulmasın! Benim Çevre ve Şehircilik Bakanlığı koltuğuna adayım tartışmasız Emine Hanımdır. Hele de danışman ordusunun büyük bir bölümünün Kavakçı ailesinin kadınlarından oluştuğunu görünce neden Külliyede ağırlıklı bir kadın hâkimiyeti kurulmasın ki?

Şimdi de GUINNES Adaylarımı açıklıyorum!

“Guinnes Dünya Rekorları” hangi konulara bakar, neleri kapsar, neler ilgi alanına girer bilmiyorum! Ancak; “Seçim siyasi bir faaliyet değildir!” diyerek istifa etmeyeceğini esprili(!) bir dille açıklayan Binali Beyin, bu sözü dünya siyaset edebiyatına girecek ölçüde ve ilginçlikte değil midir? Ya da bu alanda böylesi bir tanımlama rekor sayılamaz mı? Ya da Binali beye göre seçim kültürel bir faaliyet mi?

Gelelim diğer rekora! Efendim! 2018 İnsan Hakları Raporuna göre 2014- 2017 yılları arasında 68 bin 827 kişiye CB’na hakaretten soruşturma açılmış. Bu bir dünya rekoru değilse nedir? O halde Guinness neden boş oturuyor? Alsın ekibini, düşsün yollara, teyit ve tespit etsin başarılarımızı, koysun rekorlar kitabının başına…

Özetle demem o ki Guinness yetkililerini göreve çağırıyorum. Önerimi dikkatlerine sunuyorum, unutmayın, uyumayın diye de kendilerini uyarıyorum!

Bu arada işsiz gazetecilere, kapatılan yayın kuruluşlarına, hapisteki gazetecilerin sayısına hiç girmiyor, onları saymıyorum bile. O alanda zaten rekoru yakalamışız! Ginese, minese ihtiyacımız yok bizim! Tamam mı?