EKONOMİK İLİŞKİLERİMİZ

Küresel ekonomide yer alan her ülke gibi Türkiye’nin de taraf olduğu ve hak ve yükümlülüklerinin bulunduğu birçok anlaşmalar vardır. Bunun yanında birçok ekonomik örgüte üyedir. Bu örgüt üyelikleri ve anlaşmalar ülke ekonomisini doğrudan ve dolaylı etkileyen özelliklere sahiptir.

ANKARA ANLAŞMASI

12 Eylül 1963’de imzalanarak, 1 Aralık 1964 tarihi itibariyle yürürlüğe giren Ankara Anlaşması’nın amacı Türkiye ekonomisinin hızlandırılmış kalkınmasını ve Türk halkının istihdam seviyesinin ve yaşama şartlarının yükseltilmesini sağlama gereğini tümü ile göz önünde bulundurarak, taraflar arasındaki ticari, ekonomik ilişkileri aralıksız ve dengeli olarak güçlendirmeyi teşvik etmektir. Bu anlaşma AB’ne üyelik sürecini başlatan ve adımları belirleyen anlaşmadır.

GÜMRÜK BİRLİĞİ

1 Ocak 1996 tarihinde yürürlüğe giren Gümrük Birliği, taraflar arasındaki ticarette mevcut gümrük vergileri, eş etkili vergiler ve miktar kısıtlamalarıyla, her türlü eş etkili tedbirin kaldırıldığı ve ayrıca, birlik dışında kalan üçüncü ülkelere yönelik olarak da, ortak gümrük tarifesinin uygulandığı bir ekonomik entegrasyon şekli olarak tanımlanmaktadır.

ADAYLIK SÜRECİ

10-11 Aralık 1999 tarihinde Helsinki’de gerçekleştirilen Avrupa Konseyi Zirve toplantısı, Türkiye-AB ilişkileri bakımından bir dönüm noktası olmuştur. Helsinki’de Türkiye’ye resmi olarak adaylık statüsü verilmiş ve Türkiye’nin diğer aday ülkelerle eşit şart ve kriterlerle değerlendirilmesi karara bağlanmıştır. 3 Ekim 2005 tarihinde resmi müzakere süreci başlamıştır. Bu görüşmeler devam ede gelmekte, ne zaman AB üyesi olacağımız belirsizliğini korumaktadır. Ancak bu süreç içinde yapmamız gereken ödevler ve bağlı bulunduğumuz mevzuat var.

SERBEST TİCARET ANLAŞMALARI

Dünya Ticaret Örgütü (DTÖ) düzenlemelerinin günümüzün gereksinimlerini karşılayamaması ve çok taraflı ticaret düzeninin yeni pazar açılımları konusunda yetersiz kalması, ülkeleri ikili ve bölgesel ticaret anlaşmaları yapmaya yöneltmiştir. Bugüne kadar, ülkemizce 33 adet STA imzalanmıştır. Arnavutluk, Bosna Hersek, EFTA, Fas, Filistin, Güney Kore, Gürcistan, Karadağ, Makedonya, Malezya, Morityus, Mısır, Suriye, Sırbistan, Şili, Tunus, Ürdün, İsrail.

BÖLGESEL İLİŞKİLER

Dünya ticaret sisteminin hukuki altyapısını oluşturan Dünya Ticaret Örgütü kurallarına bir istisna olarak getirilen bölgesel ticaret anlaşmalarında 1990’lardan başlayarak önemli bir artış yaşanmıştır. Halihazırda dünya ticaretinin yaklaşık yüzde 50’si tercihli ticaret düzenlemeleri kapsamında yapılmaktadır. Ülkemiz coğrafyası, nüfusu, dinamik iş gücü, zengin enerji ve tarım kaynakları, turizm kapasitesi ve rekabetçi işletme maliyetleri ile bölgesel işbirliği açısından çok güçlü bir potansiyele sahiptir. Karadeniz Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (KEİ), Gelişen Sekiz Ülke (D8), Ekonomik İşbirliği Teşkilatı (EİT) ve İslam İşbirliği Teşkilatı (İİT) üye olduğumuz bölgesel örgütlerdir.

ÇOK TARAFLI İLİŞKİLER

Avrupa İktisadi İşbirliği: II. Dünya Savaşı’nda altyapısı çökmüş Avrupa’nın yeniden inşası için Amerika Birleşik Devletleri’nin tahsis ettiği Marshal yardımlarını dağıtmak üzere kurulan ve adı sonradan İktisadi İşbirliği ve Kalkınma Teşkilatı’na (OECD) dönüşen Avrupa İktisadi İşbirliği Teşkilatı (OEEC) öne çıkmaktadır.
DTÖ: 1947 yılında imzalanan Gümrükler ve Ticaret Genel Anlaşması (GATT), 1995 yılında Dünya Ticaret Örgütü’nün kurulmasına kadar geçen sürede, küresel serbest ticaretin tabi olduğu kuralların müzakere edildiği çok taraflı kurum olma işlevini görmüştür.
G20: 2008 krizinden sonra ortaya çıkan platform G20’dir. Bu dünyanın en büyük 20 ekonomisine sahip ülkenin liderlerinin buluştuğu bir yapılanmadır.
Buna Dünya Bankası, IMF ve Birleşmiş Milletler’i de eklersek dünya ile sıkı sıkıya bağlı olduğumuz görülüyor. Bütün bu anlaşmalar ve örgütler yanında borçlanmaya dayalı bağımlı ekonomik yapısı ile bize haksızlık yapılmasına ne kadar açık bir ülke olduğumuzu üzülerek yaşıyoruz. En büyük ticari ortağımız Almanya’nın yaptığı gibi...


https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90