GÖNÜLLERE GİREN
İŞTE ZEKİ MÜREN!

Türk Sanat Müziği’nin "dertli gönüllere giren" Paşa’sı
Zeki Müren’in ayrılık tarihi, bir Sarı Eylül’dü!
Yanılmıyorsam gün de Salı’ydı!
O gün Usta Foto Muhabiri Fikret Ay ile,
Bodrum’dan Muazzez Ersoy’la gelip TRT için 4 yıl aradan sonra
çekime katılacak Paşa’yı izlemekle görevlendirilmiştik.
Şimdi tarih olan İzmir Fuarı’ndaki (Kültürpark)
TRT Stüdyosu’na geldiğimizde
kalabalık meslektaş ordusuna biz de dahil olduk.
"Süper Star" Ajda Pekkan’ın da
katılımıyla bir talkshow çekilecekti.
Lüks bir minibüsle geldi Zeki Müren ve Muazzez Ersoy;
arkalarından da Ajda Pekkan.
Araçtan indiğinde güçlükle yürüyordu.
Görüntü alınması da görevlilerce engelleniyordu.
Çok yorgun olduğu gözleniyordu "Sanat Güneşi'’nin….
Asistanı destek oluyordu...
Bizler meraktaydık dışarıda,
"acaba stüdyoya bizi kabul edip fotoğraf
verecek miydi?"
Pek ümidimiz yoktu, çünkü aşırı
kiloları yüzünden yıllardır 
medyadan uzak bir "münzevi" yaşamı
seçmişti Bodrum’da.
Yardımcısı gelip de ‘’hepinizi bekliyor’’ dediğinde
şaşırmış ve sevinmiştik.
Bizleri görünce elini kaldırıp hafifçe selâmlamıştı...

***
TRT Ankara Radyosu’nda kullandığı
ilk mikrofon hediye edilecekti.
Mikrofonu görünce aşırı heyecanlandığı
net farkediliyordu.
Gözlerini kırparak ağzından dökülen
cümleleri dün gibi anımsıyorum;
“Gülsem mi yoksa ağlasam mı bilmiyorum! Çok teşekkür ediyorum kadirşinas Türk halkına!..’’
TRT yöneticisi zat da konuşmasını uzattıkça uzattı.
Bir de üstüne üstlük 2-3 kiloluk mikrofonu vermez mi Zeki Müren’e.
Sunucu Hülya Aydın’ın kolunda zor ayakta duruyordu.
Yerine geçtiğinde Aydın’ın kulağına birşeyler söyledi.
Bir kişinin daha koluna girmesiyle stüdyoyu terketti.

***
Olağanüstü bir durum sözkonusuydu.
Anlamaya çalışıyorduk! 112 Ambulans gelmişti.
Ersoy ve Pekkan ağlayarak çıktılar..
Sorulara yanıt vermiyorlardı.
Tanıdığım bir TRT’ci bana yaklaşıp kulağıma "Kaybettik Paşa’yı" dedi.
Meğer sahnedeyken kalp krizi geçiriyormuş! Öğreniyoruz ki, o gün -ilk kez- ilaçlarını da içmemiş!
Ayrıca asistanına tv için
-nedense- siyah parlak kumaşlı ve taşlı elbisesini hazırlamasını söylemiş!

***
Çok sevdiği sahnesinde kalbine yenilmişti
işte "Sanat Güneşi"..
Cemâl Süreya’nın, 
klasik
Türk müziğine ilk arabeski de, valsi de, hafif müziği de getirdiğini yazdığı…
Müzikologların "devrimsel bir insan,
yaşadığı dönemin her zaman 10 yıl ilerisindeydi." diye tanımladığı…
Hep "alkışlarda hayat bulan", naifliği, güzel Türkçesi ile..
"Mesut bahtiyar" Zeki Müren, bu Dünya’ya sevdalar bırakarak ayrıldı aramızdan!

***
Bu yazıyı yazarken ben de güftesi bestesiyle nihavend bir Zeki Müren
dinliyorum "vedasına tanıklık eden 80 kişiden biri" olarak!;
"Bir demet yasemen, aşkımın tek hâtırâsı
Bitmiyor ayrılık, dinmiyor gönlümün hicrân yarası
Ağlasam inlesem silinmez bahtın karası
Bitmiyor ayrılık, dinmiyor gönlümün hicrân yarası.."

Not; Paylaştığım fotoğraflardan ilk 4'ü, o gün çektiğim karelerdir...

https://twitter.com/Atikopruluoglu