Haftasonu CHP İzmir İl Başkanı; sosyal medya hesabında
bir paylaşımda bulundu…
Şöyle yazdı Bedri Serter:
"Gazeteciyim diye köşe yazıp (köşe yazılmaz,
köşe yazısı yazılır!) Syn Genel Başkanımız
Kemal KILIÇDAROĞLU’na hakaret eden
Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar’ı kınıyor dahada
okumuyorum. Herkes haddini bilecek."
Yani; tehdit etti sözün kısası!
"Oluk oluk kan akacak" diyen organize suç örgütü lideri;
Gazetecinin kemiklerini kıran, gazetesini de basanlar gibi!
Yine sosyal medyada AKP’li Vekil Boynukalın’ın
CHP versiyonu yapıldı Serter(!)
Ardından;
Siliverdi paylaşımını Başkan.. Nedense(!)
CHP’nın aklı başında vekillerinden Tacettin Bayır da
Gazeteci Ender Gündüz’e;
"Yılmaz Özdil ve Uğur Dündar’ın eleştirilerini doğru bulmuyorum.
Ne oldu da geri vites yapma gereği duydular.
Korku mudur nedir" dedi.
***
Yılmaz Özdil’in yazısındaki üslup; ağır. Katılmayız!
Eleştiri hakkına da saygı duyarız.
Ama Uğur Dündar ne yazmış?;
"Yıl 2015. Ampülün arkasındaki örümcek
ağlarıyla kaplanmış duvar ise, umutsuzlara
umut olacak liderin fotoğrafını bekliyor!.."
Sonra da sormuş Usta;
"Umutsuzların umudu olabilmek zor mu?"
Görevi "eleştiri" olan mesleğin gereğini yapmış!..
Hakaret yok, aşağılama yok.. Nezaketine uygun,
bir eleştiri…
Gelin görün; kıt zihniyeti, tahammülsüzlüğü!..
Bir de "dondurduğu" Halk Arenası için;
"CHP’li belediyelerden para ödendiği" iftirası atılmaz mı
ülkenin "En Güvenilir Habercisi"ne…
***
Söylenecek çok söz var!..
"Düşünsel niteliği, ilkeleri ve çizgisi belli" olan siyasette;
ilkesizler, kendine demokratlar, gocunanlar, ürkenler,
müfteriler, korkanlar, saklananlar,
utananlar/utanmayanlar, belli çıkarları için araç edenler; hep olmuştur.
Bu tümce; inançları büyük, yüreğinde Demokrasi
kavgası tohumları serpili olanları içermez!
Halka; sansürü, yolsuzluğu, yalanı, talanı, şiddeti, baskıyı,
doğanın güzelliklerini bile çok gören Ortaçağ rotalı düşünceye
karşı mücadele yöntemleri geliştirmek;
Seçimde eksikleri, yapılan yanlışları saptamak,
umutsuzluğu yok etme yöntemlerini arama yerine;
"onur simgesi namus erbabı" Uğur Dündar gibi habercilere
"had bildirmeye kalkışmak"; demokratlığın(ızın) ölçüsü müdür?
Üstelik Ahmed Arif’in dizelerindeki gibi dört yanımız puşt zulası iken!..
***
"Gazetecilikten başka işi olmamış"
cesurca yazan kişilikli gazeteciler için bu ülkede
en zor meslek; ‘’gazetecilik’’tir!..
Medyadaki tetikçilere karşı; basın emekçilerinin
yoğun yaşadıkları günlerdeyiz.
Kimsenin korktuğu, geri vites yaptığı da yok!
Güzel günler görüp, beyaz türküler söyleyebileceğimiz
günler için demokrasi mücadelesi de sürecek!
Bir "Rönesans Adamı" Prof.Dr.Doğan Kuban’ın
sözleriyle bitirelim yazıyı:
"Her zaman ölümsüz bir ağaç gibi ,
yeniden başlayacak gücümüz olacak!
Kuruduğunu sandığınız ağacın filizlenmesi gibi..."
https://twitter.com/Atikopruluoglu
https://twitter.com/Atikopruluoglu