İÇ ACITAN SORULAR…

Bizim ellerini tutup, sahip çıkıp, en ön sıralarda alkışlayıp, yaşatmamız gereken değerlerimizi, örneğin sanatsal kimlikleriyle yüz akımız olan Suna Kan’ları, İdil Biret’leri, Fazıl Say’ları toplumun her kesimine anlatmamız gerekmez mi? Ya da “hiçbir hayali uzak görmüyorum!” diyenlerin izinden gitmemiz?

Bu göndermeli girişten sonra insanlar öğrendiklerini bir kitaplık gibi kafalarında istifler, raflara dizer, kutulara yerleştirir günü geldiğinde de açar ya! Kuşkusuz ki bunları arayıp bulmak, bakmak sıraya koymak, bulup çıkarmak gerçek bir çaba ve emek ürünüdür. Bazen doğru örneklere götürür, bazen yanlış algılara yol açar. Bugün bu konuyu masaya yatıralım…

CB gençlere tarih öğrenmeleri için “Payitaht Abdülhamit” dizisini izlemelerini söyledi! Dizinin yönetmeni de acele; “tarih diziden öğrenilmez” dedi! Bir süre önce yetkililer eğitim sisteminde 2017 yılını gerileme yılı olarak açıklayınca konu ve açıklamalar ardı ardına geldi. Sanırım ve umarım okudunuz ve duydunuz. Bu konulara sık sık döneceğiz ama önce kısa bir anımsatma!

Kadınların nasıl giyinmesi, nasıl davranması, ne yapması, ne yapmaması üstüne kurallar koyabilenlere sormak gerekir! Yıl 2018! İnsanlık bambaşka kaygılarla boğuşurken ya da uğraşırken bizim milattan önceki konularla kafa yormamıza sabır bile yetmiyor desek! Yıl 2018 olmasına rağmen kendini hala kılık kıyafetten sorumlu görenlere sabır bile yetmiyor, başka bir yol yöntem bulmak gerekiyor diye ilave etsek etkili olur mu?

On bininci kez yineliyorum. 2017 yılında 409 kadın öldürülmüşse durum vahim demektir. Üstelik bu sayı bilinen, ortaya çıkan, açıklanan, kayda geçen sayı! Ya bir de kayda geçmeyen bilmediklerimiz, kayda geçmeyenlere, gizlenenlere ne demeli? Vurun, kırın yok edin de nereye kadar bu katliamlar?

Kahramanmaraş’ta kadınlara özgü özel otobüs hattı oluşturmak, Van’da pembe otobüs istiyoruz diye imza toplamak, bu şablonu alıp çoğaltarak ülkenin her yanına yaymak iyi de nereye kadar?

Engelli çocuğun öğretmeninden dayak yemesi, 2 ve 4 yaşındaki çocukların babaları tarafından öldürülmesi, 72 ülkede yapılan matematik ve okuduğunu anlama araştırmasında Singapur, Finlandiya, Kanada ve Japonya’nın başı çekmesi, bizim son sıralarda yer almamız MEB’in uykularını neden kaçırmaz?

Kadınların sadece yüzde 17’sinin lise eğitimine erişebiliyor olması, kadınların yüzde 71’inin lise altı düzeyde eğitim alması, liseye devam etmeyen öğrencilerin oranının kızlarda yüzde 40 erkeklerde yüzde 35 olması, 115 kız çocuğunun başına gelenler neden üzmez bizi yönetenleri, yetkilileri, kadından sorumlu baaayan/ hanım bakanı?

Ataması yapılamayan 52 öğretmenin 2017 yılında intiharı seçmesine rağmen; olup bitene hukuki zemin yaratma yoluna gitmemek, bu çok önemli konunun üzerinde durmamak ve burnundan kıl aldırmamak nasıl bir duyguysa artık?

Not: Eskiler; “En rahat yastık vicdandır” derler. Bu söz de durup dururken aklıma nereden geldiyse...