MERHABA...

Benim MERHABA’mın her harfinin içinde yüreğim vardır” der
“Halikarnas Balıkçısı’nın Manevi Oğlu”
Prof. Dr. Şadan Gökovalı…
Ne içtenlikli bir tümcedir!..
Ben de Nâzım Baba’dan öğrendim
“MERHABA”yı…
O inci dizelerinden;
“Biz ne mükemmel dostlarız ki
kelimesiz ve yazısız anlaşırız
MERHABA, çocuklar,
MERHABA cümleten!”
Ben de Halikarnas Balıkçısı Cevat Şakir’den bildim “MERHABA”nın
“benden size zarar gelmez” anlamını…
Ben, Livaneli’den sevdim “MERHABA”yı:
“Selam olsun dört bir yana MERHABA
Akan kana düşen cana MERHABA
Hesap sorulacak güne MERHABA
Türküler söyleyen dile MERHABA!”
“Edebiyatın Kaptanı” Attila İlhan’ın “Emperyal Oteli”ndeki “Sımsıcak MERHABA”sına…
Cem Karaca’nın “MERHABA Gençler Her Zaman Genç Kalanlar” hitabına…
Ahmet Kaya’nın
“MERHABA soylu sevdam MERHABA”sına…
Okan Yüksel Ustam ile simgeleşen “MERHABA”ya…
Öykündüm; sevdim dillendirdim bir ömür!…

***

Sunay Akın gibi;
“Biz, birbirimize hapşırmadan ‘Çok Yaşa’ diyoruz”u söyleyebildiğimiz dostlara, tanışlara!
Kalplere Değen
Kalplere!:
“MERHABA”
Sizler de “MERHABA” demeye devam edin.
Yüreği paslanmışlara inat!..

***

Nâzım Baba da yazmış ya;
“İnsan denizin olmadığı yerde martı adına umut olmalı!”
O zaman;
Sağlıkla…Umutla…Onurla…
Martının kanat çırpışı, yüreğinizin atışı,
suyun akışı gibi “doğallıkla” söyleyiverelim
“MERHABA”yı:
“MERHABA’mıza MERHABA diyenlere MERHABA”
Unutmadan;
“MERHABAlaşmakta savsaklamak sakıncalıdır!”
(Camilo Jose Cela-Pascual Duarte ve Ailesi Kitabı’ndan)



https://twitter.com/Atikopruluoglu