MERHABA BALIKÇI!..

Ben Halkım Hey!
Feleğin Sillesini Çok
Yemişim!
Kalem Vermişler Elime,
Diyeceklerini Türkülerle
Demişim...
Şadan GÖKOVALI

"Mavi Sürgün"; Cevat Şakir Kabaağaçlı (Halikarnas Balıkçısı) yapıtıdır. 
Yarım asır önce Bodrum'a sürgün edilişini, yolda ve beldede başından 
geçenleri yazdığı "anı" türü kitapta; "Ulu Çınar Musa'nın Sevgisi" 
ara başlıklı bir bölüm sözkonusudur. O genç tarımcıdır. 
Her bitkiyi sever ama asıl eğilimi "Akdeniz'in ayırıcı bitkisi" zeytinedir. Çünkü zeytin; tam bir Akdeniz ağacıdır. 
Utnapiştim'in olsun, Deukalion'un olsun, gemileri, 
"Tufan"dan sonra, Doğu Anadolu'daki bir dağa; 
Nizir, Cilo ve Ararat(Ağrı) tepesine konar. 
Her üç peygamber, tanrı(lar)ın öfkesinin yatıştığını, 
bir güvercinin ağzında getirdiği zeytin dalından anlar. 
Karaya ayak basar basmaz , oracığa bir zeytin fidesi dikerler. 
Bu yüzden,  "Olea prima magnum perdidi est 
(zeytin; varedilmiş ağaçların birincisidir) denir. 
Taa ilkçağlardan beri; zeytinin tüm ağaçlara 
üstünlüğü kabul edilmiş, yemişi yendiği gibi, 
yağı hem yemek pişirmede hem ilaç olarak kullanılmıştır. 
"Barış göstergesi" olarak zeytin dalı uzatılmış,  
Olimpiyat şampiyonlarının alınları zeytin dalıyla taçlandırılmıştır. 
En uzun yaşayan,  en uzun süre ürün veren 
ağaçlardandır "Akdeniz Güzeli" zeytin...

***

İşte,  "Mavi Sürgün"deki bu "Zeytinci Musa", yoksul bir kız görüp beğenir. Kız; Musa'ya göre "tellenen ve süzülen bir duman" gibidir. 
Kız, kuyuya gelip su çeker. 
Kuyunun çevresindeki 
kayrak taşlarında kalan ayak izlerinden ölçüsünü alarak 
sandalet diker Zeytinci Musa ve kızın bahçe duvarından içeri atar. 
O "Musa" ; 
"Halikarnas Balıkçısı''ndan başkası değildir! 
Balıkçı'nın "Manevi Oğlu" Prof.Şadan Gökovalı; kitabı 
"Doğdum Sevdim Öldüm"de amcası Cevat Paşa'dan 
ötürü ilk adının "Musa" olduğunu yazmıştır "Bodrumlu Civat Bey''in...

***

1958'de Brüksel'de "Dünya Şairler Konferansı''na davet edilir Cevat Şakir.  
Dünyanın -neredeyse- bütün ozanları oradadır. 
Konferans Başkanı, şiirin "dünyayı düzene sokacak tek güç" olduğunu anlatır. 
Sonra Oxford mezunu Balıkçı'yı kürsüye çağırır. 
Mikrofon başına geçer ve usuna gelen ilk tümceyi söyler Balıkçı: "Tarih, üç büyük şair yazmıştır: Homeros bir, Dante iki!" Susar...
Salondan haykırmalar:
-Peki, üçüncüsü kim? 
-Ben nereden bileyim; herkesin üçüncü şairi başka, belki de kendisidir!" 
Alkışlar..Alkışlar... 
O gün büyük tezahürat altında tam bir saat konuşur!

***

Cevat Şakir; 
Nâzım'a göre "Büyük Şair", 
Yaşar Kemal'e 
göre "Nobel için ilk aday", 
Bedri Rahmi'ye göre de 
"Kınından çekilen kılıç gibi bir Merhaba"dır. 
Çağdaş Homeros'tur... 
O; "Yunan Mitolojisi" diye dayatılan tanrı, 
tanrıça ve tanrısal kahraman öykülerinin "Anadolu kaynaklı" olduğunu, Anadolu uygarlığını "geçmişimiz" saymayı bize öğretendir. 
Bodrum'u, Bodrum;  Denizi; "baştan başa masmavi bir gülüş" yapan "Bodrum Sürgünü"dür! 
"Benden size zarar gelmez" anlamındaki "Merhaba" ile özdeşleşendir de...

***

Ölüm insanla geldi dünyaya,  insanla gitti dünyadan... 
Yüreğinde hep sevdayı taşırdı Balıkçı... 
Her gece yıldız yakıyor şimdi gökyüzünde...
126 Yaşında Balıkçı...
Merhaba Balıkçı Merhaba!..
Nice Yıllara!..




https://twitter.com/Atikopruluoglu