MÜZİĞİN NÂZIM’I RUHİ SU...

"Muhabbet insana, insan olana..."

Dramatiktir yaşam öyküsü...
Ermeni ana babadan doğmuştu...
Öksüz kalmış, yetimhanelerde büyümüştü...
Yatılı okuldayken çok kolay söylendiği ve tek hece olduğu
için "Su" soyadını almıştı "1912-Van doğumlu Mehmet Ruhi !.."
Kendi ifadesi ile;
"1.Dünya Savaşı'nın ortada bıraktıklarındandı." 
Küçük yaşta keman çalmayı yutmuştu adeta. 
Müzik Öğretmen Okulu ve Ankara Devlet Konservatuvarı
Opera Bölümü'nü bitirdi, aynı okulda görev de yaptı. 
En çok halk türkülerimize ilgi duydu, hep türkü çığırdı.

***

Otoritelere göre;  Ruhi Su, "Nâzım Hikmet´in
yazın dalında tuttuğu yerin, müzik alanındaki
seçkin temsilcisiydi!" 
O, "Büyük Şair'’in şiirini besteleyen
ilk sanatçıydı da; "Süvari’nin Türküsü!"
1963’te Nâzım’ın ölüm haberini alınca,
"Kara Haber Geldi" ağıtı yazdıydı!
Müziğin ulaştığı çağdaşlığı derinliğine bilen,
türkülerin gizine varmış,
toplumcu-gerçekçi sanatın temsilcisiydi Ruhi Su! 
Türkülerini söylediği halkından
asla kopmadı. 
Her defasında halkın dili, sesi, kulağı oldu. 
Onların özlemini türküleriyle anlattı...
Baskıyı, sömürüyü, yoksulluğu, kavgayı... 
Çok sevdiği Türkiye'yi, Anadolu'yu; 
en güzel türkülerde dillendirdi!..

***

Ruhi Su, "yüreği paslanmamış" devrimciydi!
İnandığı doğrultudan zerre kadar ödün
vermeden mücadele etti. 
1952 Büyük Tevkifat’ta İstanbul Sirkeci’nin
ünlü Sansaryan Han’ın "tabutluklarında"
polisten işkence gördü. 3.5 yıl yatacağı
cezaevine getirildiğinde tanınmayacak haldeydi.
Hapiste sazı verilmeyince,
tahta paspas saplarından "imal edilen"
bağlamayı çaldı iki sene(!)
Orada koro kurdu, türküler derledi.
Çıkınca da sürgüne yollandı!
En üretken dönemi zindan ve sürgün günleriydi!
Sonra plakları yasaklandı, konserleri engellendi.
Devlet Operası’ndaki işine son verdiler.
Ama o "güçlü ses" susturulamadı!
12 Eylül cuntacıları da, yakalandığı
hastalıktan kurtulabilmesi için
Avrupa´ya tedaviye gitmesi gerekirken,
pasaportunu vermediler. 
Bir anlamda "zamansız" ölümünü hazırladılar! 
Nâzım Baba'nın "onlar türkülerimizden
korkuyorlar" dizesine uyumlu olarak(!) 
20 Eylül 1985'te cenazesinde  "Ruhi Su'lar Ölmez"
diye slogan atan 160 kişi gözaltına alındı... 
Yani; öldükten sonra da onu rahat bırakmadılar...

***

Aziz Nesin, Ruhi Su'nun mezarı başında
yaptığı konuşmada;
"Sesi güzel, işi güzel, kendi güzel,
içi güzel bir insanı yitirdik. 
Kendisinden geriye dünyamızda
durmadan su gibi akacak güzellikler kaldı. 
Şeyh Galip´in Nefi için söylediği
(Eyvah ki, bir çorak vadide akıp gitmişsin)
dizesindeki gibi, Ruhi Su da çorak
yönetimlerin çölünde akıp gitti. 
Ama gönüllerimizde yerini alarak!" demişti... 
Ruhi Su; Türkiye için bir büyük değerdir! 
Renk ve kişilik kattığı türküleriyle yaşayacak,
türkülerimizde yaşayacaktır Müziğin Nâzım’ı!..
Gelin; onu, bir de gürül gürül sesine çok yakışan
"Ankara’nın Taşına Bak" ile analım:

"Ankara’nın taşına bak  Gözlerimin yaşına bak
Uyan uyan Gazi Kemal
Şu feleğin işine bak

Kılıcını vurdum taşa
Taş yarıldı baştan başa
Uyan da bak Gazi Kemâl Başımıza gelen işe

Ankara’nın dardır yolu
Düşman aldı sağı, solu
Sen gösterdin Paşam bize Böyle günde doğru yolu."



https://twitter.com/Atikopruluoglu