ANALİZ
Patronlar durumdan çok memnun
Ekonominin başına yeni bir isim getirildi.
Nureddin Nebati, ilk aşamada “makul” biri gibi görünüyor.
Özellikle Meclis konuşması tahminlerin ötesinde neredeyse tamamen tartışmasız geçti.
Süleyman Soylu’nun provokasyonundan sonra “Dolardaki artışın baş sorumlusu maliyenin bütçesinde çok tartışma çıkar” görüşünün aksine “verimli bile geçti” sayılır.
Yeni Bakan, ilk icraat olarak patronları toplamış hafta sonunda.
TÜSİAD’dan TOBB’a, büyük illerin sanayi ve ticaret odaları başkanlarından MÜSİAD’a, büyük bir patron kalabalığı katılmış Bakan’ın çağrısına.
Toplantı yaklaşık 7 saat sürmüş.
Garip olan; Bakan Twitter hesabından açıklama yapmasa, medyanın bu toplantıdan haberi bile olmayacak.
Bu açıklamaya göre Bakan Nebati; Türkiye’nin lojistik altyapısı, ihracat ve üretim kapasitesi hakkında bilgiler verirken, küresel ekonomide yaşanan yapısal değişime de değinmiş, serbest piyasadan geri adım atılmayacağını ifade etmiş.
Toplantıdan sonra bazı patronların açıklamalarını okudum.
Görünen o ki patronlar son durumdan hayli memnun.
Her ne kadar “sorunlarını anlattıklarını” söyleyerek ortada “bir sorun olduğunu” dile getirseler de olumsuz tek kelime bile etmemişler.
Örneğin Ahmet Nazif Zorlu, “Herkes sorunları veyahut da yapılacak işlerin samimi olarak anlattı. Sayın Bakanımız güzel bir konuşma yaptı. Kendileri nasıl yapılacağını, ne edileceğini anlattılar” demiş yüzündeki gülümsemeler eşliğinde.
Ankara Ticaret Odası Başkanı Gürsel Baran, “İçinde ticaretin olduğu her alandan arkadaşlarımız var. Bütün sıkıntılarını dile getiriyorlar. Sayın Bakanımda bunların hepsini not alıyor” demiş
TOBB Başkanı Rıfat Hisarcıklıoğlu ise toplantının yapıcı olduğunu ifade etmiş ve şöyle konuşmuş;
“Katılımcı demokrasi açısından, istişare açısından, kültür açısından bizler için çok önemliydi bu toplantı. Herkes sorunlarını vakit kısıtlı olmaksızın birebir aktarabildi. Sayın Bakan bunların hepsini dinledi ve not aldı. Toplantı öncesinde Sayın Bakan, bizlere mevcut görünüm hem de yeni ekonomik programla ilgili bazı bilgilendirmeler yaptı. Bakan’ın bu tüm sorunlarımıza ilgileneceğine ve çözüm odaklı çalışacağına kanaati edindim.”
ASKON Genel Başkanı Orhan Aydın; Bakan’a güvendiklerini belirtmiş, “İnşallah önümüzdeki süreçte, hem Sayın Cumhurbaşkanımızın hem de Hazine ve Maliye Bakanımızın hedeflemiş olduğu bu yeni modelde üreten Türkiye yolunda çalışacağız” demiş.
Şu sıralar aşırı bir pahalanma var.
“Teğet geçecek” diyor tabii de nereyi teğet geçeceğini biliyor.
Dövizin önü tutulamıyor.
Faizler iniyormuş gibi gösteriliyor ama yatırımcı bankaya gittiğinde durum bunun tam tersi.
Saray enflasyonun yarısını açıklıyor, milletin öfkesi burnunda.
Patronlar mutlu gibi.
Artık korkudan mı yoksa gerçekten bu düzen onların çok beklediği bir şey miydi, bilemiyorum.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Subay ve astsubaylar, tarikatlardan seçilecek
Başlığa bakıp da “Bunu da nereden çıkardın?” diyebilirsiniz.
Çok kolay.
Milli Savunma Bakanlığı, “Fakülte ve Yüksekokullar Askerî Öğrenci Komutanlığı ve Öğrencileri ile Fakülte ve Yüksekokullardan Yetişen Subay ve Astsubaylara İlişkin Yönetmelikte Değişiklik Yapılmasına Dair Yönetmelik” yayınlamış.
23 Mart tarihli yönetmelikte küçük bir değişiklik yapılmış.
Askeri okula girebilmek için şartlardan biri şöyle; Evli, hamile, çocuklu olmamak, daha önceden evlenmemiş olmak. Herhangi bir kadınla veya erkekle nikahsız olarak karı-koca gibi birlikte yaşamamış/yaşamıyor olmak veya gayritabii cinsi eğilimleri tespit edilmemiş olmak.
Yönetmeliğe göre; eğer bir genç askeri okula girmek istiyorsa, kız arkadaşlarıyla aynı evde yaşamamış olacak.
Bu durumda tarikatların yetiştirdiği, bunların yurtlarında kalan gençlerin askeri okullara başvurması bekleniyor anladığım kadarıyla.
Milli Savunma Bakanlığı. normal bir yaşam sürenler arasından seçim yapıp kazaya uğramak
istemiyor.
Gerçi “dini bütün ve ahlaklı sandıkları” yerlerde neler döndüğünü bilmiyor olamazlar.
Ama yine de “şekil” şartına uyarak tarikatlara, dinci kesimlere sempati gösterisi yapmış oluyorlar galiba.
Yoksa gencecik insanların bel altlarına niye bakmaya çalışsınlar?
KAFAMI BOZAN ŞEYLER
AKP, İstanbul’da halk yararına bir kararı daha iptal ettirdi
İstanbul’un taksi sorununu biliyorsunuz.
1990’ın başından bu yana İstanbul’a sadece 17 bin taksi ile hizmet verilmeye çalışılıyor.
Taksi sayısı artan nüfusa göre yeniden düzenlenemiyor çünkü AKP’nin taksi plakası ağaları buna izin vermiyor.
İstanbul Büyükşehir Belediyesi’nin bütün çabalarına rağmen aralarında Türk silahlı Kuvvetleri’nin subaylarının da bulunduğu bir iktidar grubu her seferinde taksi sayısının artmasını engelliyor.
İBB’nin girişimi bu yolla tam 11 kere engellendi biliyorsunuz.
Amaç belli aslında.
Birincisi AKP’li taksi plakası ağaları mağdur edilmemesi, ikincisi ise AKP’yi seçmeyen İstanbul halkından intikam alınması.
Bütün bunlara rağmen İBB zoru başararak 29 Temmuz’da 750 minibüs ve 250 dolmuşun taksiye dönüştürülme kararını UKOME’den geçirmeyi başardı.
Ancak AKP bu duruma çok öfkelenmiş olmalı ki hemen harekete geçerek yürütmeyi durdurmak için mahkemeye koştu.
Bu konuda piyon olarak da taksicilerin başkanını kullandılar.
Mahkeme tabii ki bir ara kararla yürütmeyi durdurdu.
Böylelikle AKP, halk yararına olan bir uygulamayı daha kendi menfaati bozulmasın diye engellemiş oldu.
Bravo yani.
KOMİK
20 yılda yapılanları uzaylılar mı yaptı?
Hürriyet’in saray yazarlarından biri; Katar gezisinde Erdoğan’a, “Sayın Cumhurbaşkanım, sahillerde yoğun bir kaçak yapılaşma var. Bu kaçak yapı sahipleri itiraz ediyorlar ve bu mahkemeler yıllarca sürüyor. Bu konudaki değerlendirmeniz nedir?” diye sormuş.
Erdoğan da “Kıyılarımızda kaçak yapılaşmaya izin vermeyiz. Elbette bunların da üzerine gideriz. Bu noktada belediye başkanlarının da müsamahasız şekilde bu sürece destek olması son derece önemli. Kanunun öngördüğü şartlar ne ise o çerçevede hareket edilmeye devam edilecek” demiş.
Saray yazarı “Baharda sahillerde denetim yapılacağını anladım” diyor.
Hayli umutlu yani.
İyi de bütün bunlar eğer Erdoğan kısa bir süre önce iktidara gelmiş olsa doğru olabilirdi.
Oysa saray yazarının yakındığı kaçak yapıların yüzde 90’ından fazlası Erdoğan iktidarı döneminde yapıldı.
Şimdi sanki buraları uzaylılar yapmış gibi hayretler içindeler ve mutlaka önlem alınacağını söylüyorlar.
Ama öyle bir ülke olduk ki bu açıklamalara da bunları yazan gazetecimsilere de gülüyoruz ancak.
DİKKATİMİ ÇEKEN ŞEYLER
Muhalefetin sesini iyice kısmak için
Sosyal medyanın durumu çok kötüleşebilir.
YouTube, Twitter, Instagram ve Faceook’a çok ağır kısıtlamalar getirilebilir.
Çünkü Erdoğan bu konuda giderek sertleşiyor.
Zamanında çok kullandığı sosyal medyanın şimdi kendisine zarar verdiğini düşünüyor.
Normal medyada, muhalefeti önemli ölçüde bastırdı.
Gazete ve televizyonların yüzde 95’ini kendine bağladı.
Gerçi buna rağmen şikayetçi ve halk da yüzde 95’e değil, yüzde 5’e inanıyor.
İktidar sosyal medyayı bir saldırı alanı olarak kullansa da buradaki muhalefetle öyle kolay baş edemiyor.
İşte bunu tehlike olarak algılayan Erdoğan, konuyu ulusal güvenlik sorunu gibi görüyor.
Erdoğan bu konuda defalarca görüş bildirdi ama en son Stratejik İletişim Zirvesi’ne gönderdiği video sosyal medyanın nasıl bir tehlike altında olduğunu gösteriyor.
Erdoğan, “Sosyal medya mecralarının yaygınlaşmasıyla birlikte, yalanın, üretilmiş haberlerin, dezenformasyonun hızla yayıldığını görüyoruz” diyor.
“Sosyal medyayı demokrasi için ana tehdit” olarak tanımlayan Erdoğan, “Dezenformasyon sadece bir milli güvenlik meselesi olmanın ötesine geçerek, küresel bir güvenlik sorunu halini almıştır. Yasal zeminde hukuki düzenlemeleri hayata geçiriyoruz. Kendini layüsel gören küresel şebekeler rağmen temiz iletişim anlayışıyla mücadelemizi sürdüreceğiz. Gerçeklerin üstünün yalanlarla örtülmesine kesinlikle izin vermeyeceğiz. Halen hazırlıkları süren Stratejik İletişim Politika Belgesi ile bu çabalarımızı bir üst seviyeye taşıyacağız” dedi.
Baskın seçim gündemde.
Erdoğan bu seçimi muhalefeti tamamen susturmadan ve medyayı sadece kendisini destekler hale getirmeden kazanamayacağını çok iyi biliyor.
Tehlike çok büyük yani.
https://twitter.com/can_atakli_