PATRONLAR SES VERDİ!

Ekonomik kriz için köklü bir program uygulanmayıp günlük palyatif önlemler alınması çok dalgalı denizde az yüzme bilen birisinin çırpınarak yüzmesini andıran bir tablo ortaya çıkarıyor. Hangi önlemi alırsanız alın bir başka olumsuz durum çıkıyor. Çünkü artık mızrak çuvala sığmıyor.

Bunu gören büyük sermaye sahipleri (patronlar) seslerini yükseltmek zorunda kaldılar. Söylediklerine bakarsak ah keşke bunları yıllar önce söylemeye başlasaydınız, uygulanan ekonomik ve mali politikaların yanlış olduğunu haykırsaydınız, diye sitem ediyoruz.

İŞ ADAMLARI SESLERİNİ YÜKSELTTİ

TÜSİAD Yüksek İstişare Kurulu’nda yapılan tespitler ve öneriler iş adamlarının bundan sonra daha fazla seslerini yükselteceğinin işareti. Geç kalınmış bir ses. Ama olsun. Zararın neresinden dönülürse dönülsün kardır.

1- İş dünyası Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nin (başkanlık sistemi) başarılı olmadığına ve sorun yarattığına inanıyor. 31 Mart seçimi ve sonrasından yaşananlara bakıp demokrasi ve hukuk vurgusu yapıyorlar. İyi bir ekonomi için demokrasi şart, diyorlar. Aslında seçimin iptalini benimsemediklerini de ima etmiş oluyorlar.

2- İş adamları “rekabete dayalı serbest piyasa ekonomisi” tercihinden vazgeçemeyiz, diyorlar. Yani küresel ekonomik sisteme entegre olarak mevcut sistemde çözümler bulmalıyız; çözümleri serbest piyasa ekonomisinden vazgeçerek yapmamalıyız, diyerek net bir yaklaşım sergiliyorlar.

Bu net tavır karma ekonomi yaklaşımı ile çelişiyor ya da iş dünyası karma ve planlı bir ekonomiyi uygun görmüyor sonucuna bizi ulaştırıyor.

Eğer serbest piyasa ekonomisi diyorsak tüm çözümler liberal ekonomi kuralları çerçevesinde bulunmalı sonucuna ulaşırız. Bu da oldukça tartışma yaratacak bir durum.

3- İş dünyası güven istiyor. Bu güven ortamını sağlayacak temel hususların demokrasi-hukukun üstünlüğü ve parlamenter sistem olduğunu belirtiyorlar.

4- İş adamları aşırı borçluluğun ekonomide kırılganlık yaratacağına artık inanmış gözüküyorlar. İşletmelerin ve bireylerin tasarruf bilincine sahip olmamasında ve ülkenin tasarruf düzeyinin oldukça düşük kalmasında büyük patronların sorumluluklarının olduğunu unuttuklarını da bu vesile ile görmüş oluyoruz.

SELİM YAŞAR’ın GÖRÜŞLERİ

Görüşlerine başvurduğumuz Yaşar Holding’in Başkanı Selim Yaşar’ın tespit ve önerileri de şöyle:

1- Dış ticaret fazlası için turizme önem vermeliyiz. Turizm yanında doğrudan reel sektör yabancı yatırımları-ithal ikamesi ile her türlü mal ve hizmet üretim artışının sağlanması Türkiye’yi koruyacak atar damarlardır. Bu atar damarları takip ve teşvik etmeliyiz.

2- Doğu Karadeniz ve Kıbrıs’ın doğusundaki gaz rezervlerinin kullanıma sunulması ülkemizi küresel krizlerden koruyacak kalkan görevini yapacaktır. Bu haklarımızdan vazgeçemeyiz.

3- Gençlerin teknoloji kullanımında ve üretimde daha fazla rol almalıdır. Bunun için eğitimde reform şarttır.

4- Tarımda teknoloji kullanarak verimliliğin yükselmesini sağlamalıyız. Ülkemizde ekilebilir alanların yarısı kullanılmıyor. Tohum üretim yasağının kaldırılmasını sağlamak amacıyla sertifikalı tohumculuğu teşvik etmek ve bu konuda köklü düzenlemeler yapmak şarttır.

5- Köyüne geri dönene ve tarlasını ekene 50 yaşında erken emeklilik hakkı sağlayalım. Bu kente göç etmiş tarımcının tarıma dönmesini teşvik edebilir. EYT bu kapsamda değerlendirilebilir. Köylerde genç kalmadı. Bu kabul edilebilir bir durum değildir.

BEKLEDİĞİMİZ ŞEY!

Yaşadığımız ekonomik krizin çözümünde ekonomiye yön veren büyük sermaye sınıfının ülkesine sahip çıkarak hem sesini gür çıkartması hem de bir şeyler yapması millet olarak onlardan beklediğimiz zorunlu yurtsever hizmet olarak karşımızda duruyor.

Çünkü rayından çıkan ekonomimiz daha büyük hasarlara yol açmamalı. Bu yüzden senfonik sesler bekliyoruz...

https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90