SİZE de TUHAF GELMİYOR mu?

Hayatın sert ve mayınlı bölgelerine dokunan olayların hız kesmeden arttığı ortada!  Kusursuz olduğunu iddia edenlerin çokluğu biliniyor. Ortak bilinçsizlik ve umutsuzluk tavan yapmış. Yeni dip dalgaların işaretleri ufukta belirmiş.

Şimdi işin arka planını okuma ve görme zamanıdır.

Belediyelerde rekor araç kiralamalar, bankamatik personel çokluğu, plansız projelere harcanan paralar, uygulanmayan fikirler için 226 milyon lira ödeyerek başı çeken İBB!

Tüm bunlar bize ne anımsatmalı, neyi anlatmalıdır? Ya da sorunun kökeninde ne vardır? Açıklamaya çalışalım;

TÜİK istediği kadar eğip büksün azaltıp küçültsün CHP grubunun hazırladığı rapora göre; 8 milyon 475 bin işsiz var. Son 3 yılda 5 bin kişi intihar etmiş. İntihar nedenleri şöyle sıralanmış; Ruhsal bunalım, aile içi geçimsizlik, işsizlik vb…

Seçimden seçime balkondan halkı kucaklayan konuşmalar yapan, başı sıkışınca halkı önemseyen, bazen milli beraberlik söylemine sığınan, bazen beka diyen, bazen 82 milyon kardeşiz diyen bir yönetim…

Özel günlerde güler yüzlü insanların zorlamasız bir araya geldiği, şölen gibi içten gelen kutlamaların yapıldığı törenlerin yanı sıra hesaplı kitaplı resmi ve soğuk törenlerin yapıldığı bazen günü kurtarmaya, bazen seçim yatırımına yönelik bir bakış açısı…

Eğitimde fırsat eşitliği sağlamadan, bilimsel eğitim zeminini oturtmadan, 17 yılda 16 kez değiştirilen bir eğitim sistemiyle bütçesi yüzde 28.2 azaltılan MEB…

Kendi belagatına ve konuşmasına hayran olanlarla, konuşunca gerçeklerin değişeceğine inananların; ülkenin çağdaş uygarlık yarışında geri kaldığına, sanayi, tarım, ekonomi, eğitim, sistemi vb. konularında iflas ettiğine inanmadığı bir mantık...

Demokrasi yürüyüşüne sırtını dönenlerin, çoğulcu, katılımcı, özgürlükçü, paylaşımcı, ayrıştırıcı ifadeleri sonucu ödenen bedel ve ağır faturalar…

29 Ekimlerde, 19 Mayıslarda, 10 Kasımlarda hep bahane bulanların, aniden hastalananların, birdenbire grip olanların, anıta çelenk koymayı yasaklayanların, resmi kurumlardan T.C ibaresini kaldıranların dilinden düşmeyen 2023 vizyonu…

Her daim sivri dillerin kuşanıldığı bir üsluptan asla vazgeçmeyen bir kararlılık, dili kınından çıkarıp kılıç gibi kullanarak meydan okumanın moda olduğu siyasi iklim…

Bütün bunlar yeniden niye anlatılır? Soğana bile muhtaç hale getirilen bir ülkenin içi acıyan bir yurttaşı olduğumuz için. Bir zamanlar ihraç ettiklerimizi şimdilerde ithal ettiğimiz için. Aynı hakem ve kurallarla (kuralsızlık mı demeliydim?) farklı sonuçlar alınamayacağı bilindiği için. Samimiyet testinden geçerken sınıfta kalan muktedirler yüzünden toplumsal pskolojinin bozulduğunu, halkın toplu halde depresyona sokulduğu açık ve net görüldüğü için.

17 yıllık iktidarın serüvenlerine, çeşitli hamlelerine, taktik ve manevralarına alışan halkın güven duygusunu yitirdiği görülüp hissedildiği için. Daha yıllarca ikidarda kalma ve süreyi uzatma, cepheyi geniş tutarak taktiksel başarılarla tabanı konsolide etme yarışı hiç hız kesmediği için. Şimdi siyasi tarihimizde dolaşalım!

5. CB Cevdet Sunay 1970 yılında; “Bugünkü okullarda yetişen gençlere ülke yönetimi teslim edilemez. Biz laik okullara karşı İHL okullarını bir seçenek olarak düşünüyoruz. Devletin kilit mevkilerine yerleştireceğimiz kişileri bu okullarda yetiştireceğiz”demişti.

7. CB Kenan Evren 1980 yılında; “İHL’lerde iyi eğitim veriliyor o çocuklardan zarar gelmez. 1930’lardaki laiklik anlayışını yanlış olarak görüyorum” demişti.

12. CB Erdoğan; “Biz dindar ve kindar bir nesil yetiştireceğiz” diyor.

Ülkemizin kurucusu Gazi mustafa Kemal Atatürk;  “Eğitimin amacı yalnız hükümete memur yetiştirmek değil, ülkede ahlaklı, cumhuriyetçi, devrimci, atılgan, olumlu, giriştiği işlerde başarabilecek yetenekte, dürüst, sorgulayıcı, iradeli, yaşamda karşılaşacağı engelleri yenecek güçte karakter sahibi  gençler yetiştirmektir” deyip noktayı koymuştu.  Yorumsuz!

(Kaynak Metin Aydoğan/ Cumhuriyet Gazetesi)