SORULAR, SORUNLAR, SORUMLULAR…
Bugün birbirimizin kulağına fısıldayarak değil, kendi kendimize mırıl mırıl söylenerek değil, iyiden yiye yüksek sesle dile getirdiklerimizin altını kalın çizgilerle bir kez daha çizelim.
Yılmayan yıkılmayan kadınlarımızı, her şeye rağmen sesini üst perdeden çıkaran yazarlarımızı, sanatçılarımızı, aydınlarımızı düşünelim…
Kendi elimizle kendi başımıza ördüğümüz ve bir türlü içinden çıkamadığımız belaları, “mürekkebinde kan, pulunda can olan” ve kayda bile alınmayan dilekçeleri anımsayalım…
Çoluk çocuk, kadın erkek, genç yaşlı demeden “bana iş değil- aş değil silah lazım” diyerek ortalığı kana boğan, sonrada iyi halden ve tahrikten yırtan soğukkanlı katilleri hatırlayalım...
Damada göre türbülans, CB’na göre kriz, AKP’ye göre manipülasyon, olarak tanımlanan ve tansiyonu bu türlü düşmeyen ekonomik batağa bakalım...
Çok yetenekli, yetenekliden de yetenekli, öyle böyle değil bayağı yetenek küpü olan ve aileden yetişen bakanları alkışlayalım…
81 milyon nüfusta çalışan 29 milyon yurttaşın diğerlerine baktığı, 10 kadından sadece 3’ünün işgücüne dâhil olduğu ekonomik sistemi anlamaya çalışalım…
Gerçeklere göz yumarken kuşkusuz ve muhakkak bir hesabı olanları, 11 aylık bütçe açığının 55 milyara dayandığı bir tasarruf öyküsünü, (yalanı mı demeliydim?) 4 milyonu bulan işsiz sayımızı, üretimin çakıldığı sanayimizi anımsayalım…
Can yakan krizin halka faturasını, duran çarkları, ödenmeyen borçları, karşılıksız çıkan çekleri, 5 gençten birinin işsiz olduğu ülkemizi, düşen üretimi, borç batağındaki yurttaşı, iflas bayrağını çeken ünlü şirketleri, sözde kalan tasarruf tedbirlerini analım…
Dünya Ekonomik Forumu’nun cinsiyet uçurumu raporuna göre149 ülke arasında 130. sırada yer alan ve şaha kalkan Yeni Türkiye’mizle gurur duyalım...
Her 4 yurttaştan 4’ünün evinden uzakta bir tatil yapacak parayı bulamadığı bir ülkemizin hali pür melaline derin ahlar çekelim…
Bu örneklerden sonra kalkıp da Yeni Türkiye düzeni budur derseniz, biz de kalkıp yönetim yansız ve tarafsız olmalıdır. Ayrım yapmadan mesleki, insani, vicdani kriterlere uygun davranmalıdır. Dokusu, kokusu, rengi, cinsi kumaşı ne olursa olsun insanını ayırmamalı, yurttaşını yaftalamamalıdır deriz. Kişiler mahallesine, hanesine, kentine, bölgesine, mesleğine göre sınıflandırılırsa; Her gün en az bir işçinin betona düşen kanının, her gün ortalama 4 kadının toprağa düşen canının hesabı nasıl verilir diye sorarız. Haksız mıyız diye de ilave ederiz…