Son iki yıldır ciddi kan kaybına uğrayan ekonomimiz küresel ve yurt içi gelişmeleri satın alarak riskli biçimde yoluna devam etti. Aynı kategorideki ülkelerden zaman zaman negatif olarak ayrışarak öne de çıktı. Seçime kilitlenerek her şeyi unutan, sorunları erteleyen ülkemiz 7 Haziran’ı da arkada bıraktığı halde sanki seçim olmamış bir hava içinde dev sorunları geçici ve emekli olmuş bakanlarla çözmeye çalışıyor.
Piyasalar hep seçimden sonra artık bir şeyler yoluna girecek umudunu taşıyordu. Oysa seçim çare değil çaresizlik üretti. Ülkeden ziyade kendi pozisyonlarını düşünen liderlerin ve partilerin sayesinde boğulacak gibi olan ülkemiz Suriye meselesi ile oldukça yorgun ve risk içinde iken Suruç katliamı, polis ve askerlerin şehit edilmesi ile iyice kaygıların arttığı, korkuların öne çıktığı bir duruma geldi.
Bütün bu yaşananlar, küresel konjonktür, ekonomi trenini, uzunluğunun ne, tünel çıkışında yol durumunun nasıl olduğunun bilinmediği bir tünele sokmuş durumda.
DOLAR TANSİYON GİBİ!
Dolar tansiyon hastasının tansiyonu gibi bir indi bir çıktı ama hep yüksek düzeyde seyretti. Bu oynaklık ülke ekonomisinin damarlarına ciddi bir zarar vermiş durumda. Erken seçim, iç huzursuzluğunun devam edeceği kaygısı doları daha da yukarılara çekecek. Bu da ekonominin diğer organlarının da zarar görmesi demek. 2 yıl önce belki hafif ameliyat gerekirken bugün artık doların oynaklığının yarattığı hasar büyük ameliyat ile düzelebilecek.
FED FAİZ ARTIRIMI
FED artık önümüzdeki birkaç ay içinde faizleri artıracak. Bu belli oldu. Faiz artırımı demek doların diğer paralar karşısında değer kazanması demek. Özellikle bizde TL’nin değerinin tansiyon hastası olduğumuzdan daha da düşmesi demek.
YUNANİSTAN’IN DURUMU
Yunanistan’ın iflas etmesi bizi yakından ilgilendiriyor. AB kaynakları Yunanistan için kullanılırken küresel ekonomik küçülmeden nasibini almış bizim pazarımız Avrupa’yı sıkıntılı günler bekliyor. Teknik iflasa yakın olan Portekiz, İrlanda, İtalya, İspanya gibi ülkeler için tehlike çanları çalıyor.
GÜNEYİMİZ KEVGİR TARLASI!
Kan gölüne dönen Suriye’nin kuzeyinde yapılan bir sürü emperyalist hesaplar bizi esir almış durumda. Hiçbir ciddi refleks koyamıyoruz veya koymuyoruz. Dini, imanı, vicdanı olmayan ama oldukça güçlü silahlara ve ekonomik güce sahip terör çetelerine karşı hâlâ çaresiz kalıyoruz. Oysa bu ülke nice savaşları kazanmış, yedi düvele kurtuluşunu savaşla kabul ettirmiş bir ülkedir. Âmâ duruyoruz. Bu halimiz ve terör, herkesi oldukça tedirgin etmiş durumda. Büyük bir ihracat pazarımıza ulaşamıyoruz. Hiçbir kimse yeni ticari bir karar almıyor. Motivasyonlar kaybolmuş, yatırımlar ertelenmiş ve korkulu bekleyiş içinde günlük işler ancak yapılıyor. Bu hiç de iyiye işaret değil.
REEL PİYASALAR
Reel piyasalarda bütün bu gelişmelere paralel olarak işler hiç de iyi gitmiyor. Satışlar artmıyor, bazı sektörlerde düşüş var. Kâr oranları finansman maliyetlerinin artışı nedeniyle daha da düşüyor. Şirketler alacaklarını normal vade yerine daha uzun vadelerde tahsil edebilir halde. Çeklerin eskisi gibi hiçbir değeri kalmamış ve borç ertelemeleri yoğunluk kazanmış durumda. Şirket varlıklarının çoğu bankalara karşı teminat olarak bağlı. Nakit akışında ciddi bozulmalar var.
BORÇLUYUZ!
Dış borcumuz 400+ milyar dolar ile bizi korkutmaya devam ediyor. Kısa vadeli borçları yeni borçla yeniliyoruz. FED faiz artırımı ve ülke riski nedeniyle yabancıların ülkemizi yavaş yavaş terk edeceği, yeni kaynak bulmakta zorlanacağımızı öteden beri görüyoruz.
Ülkenin sanki iç savaş varmış gibi bir hava içinde olmasını ve ekonominin tehlikeli bir şekilde sonu belli olmayan bir tünele girmek üzere olduğunu umursayan da yok. Normal şartlardaymışız gibi siyasi faaliyetler, süslü konuşmalar, ağdalı korkutmalar, başsağlığı dilekleri, tabanı olmayan efelenmeler. Yani tam bir tiyatro. Eğer erken bir seçim olur da tüm partilere ceza kesilmezse artık umutlarımız da kalmayacak. Sahi o zaman biz ne yapacağız?
https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90