KAFAMI BOZAN ŞEYLER
Bu ne iğrenç gösteridir böyle
Bu haftaya demokrasi ve hukuka son derece aykırı bir karar ve uygulaması ile başladık biliyorsunuz.
İçişleri Bakanı Diyarbakır, Mardin ve Van Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden aldı.
Yerlerine de o illerin valilerini kayyum olarak atadı.
Ortada bir mahkeme kararı var mı?
Yok.
Delil, bilgi var mı?
O da yok.
Seçimi kaybetmenin intikamı alınıyor, bunun başka bir açıklaması olamaz.
Lafa gelince “milli irade, halkın seçtiği yine halkın oyuyla gider” diyeceksiniz, ama sizin beğenmediğiniz birinin seçilmesi halinde bütün bunları unutacaksınız.
Bu konu elbette tartışılıyor ve daha da çok tartışılacaktır.
Bu yazımda size Van'da yaşanan “iğrenç gösteriden” söz etmek istiyorum.
Televizyonlarda izlemiş olmalısınız, Van'da Bedia Özgökçe Ertan'ın görevden alınmasından sonra kayyumluğa getirilen vali Mehmet Emin Bilmez'in ilk icraatı makam masasının arkasındaki Atatürk fotoğrafını indirip yerine Tayyip Erdoğan'ın fotoğrafını asması oldu.
Bu konu elbette eleştirildi.
Özellikle sosyal medya dün adeta yıkıldı.
Konuya biraz farklı açıdan bakmak ve bu açıdan eleştirmek istiyorum.
Benzerini İstanbul'da da yaşamıştık.
Ekrem İmamoğlu seçimi kazandığı halde sarayın talimatı ile seçimlerin yenilenmesine karar verilmiş ve mazbata elinden alınmıştı.
İmamoğlu göreve ilk geldiğinde Atatürk'ün vatandaşla yaptığı sohbeti görüntüleyen bir fotoğrafı makam odasına asmıştı.
Mazbata alındıktan sonra belediyeye kayyum olarak atanan İstanbul Valisinin ilk icraatı Atatürk fotoğrafının kaldırılması olmuştu.
Şimdi aynısı Van'da yaşandı ama biraz farklı bana göre.
İstanbul'daki olayda Atatürk fotoğrafının indirilmesini bir belediye çalışanının cep telefonu ile çektiği görüntüler sayesinde öğrenmiştik.
Van'da ise iğrenç bir gösteri yapıldı.
Kameralar belediye başkanlığı koltuğuna oturtulan valinin talimatı ile içeri girdiler.
Bir görevli gelip Atatürk'ün fotoğrafını büyük bir hırsla yerinden indirdi.
Bir başka görevli elindeki Erdoğan fotoğrafını kameralara göstere göstere içeri girdi.
Aynı anda indirilen Atatürk fotoğrafı yerine bu fotoğraf asıldı.
Daha sonra vali fotoğrafın düzgün asılıp asılmadığı iyice kontrol ettikten sonra muzafeer bir komutan edasıyla önünde poz da verildi.
Çok açık söyleyeyim, bu iğrenç bir gösteridir, Atatürk'ü küçük düşürmek, AKP seçmenine “gördüğünüz gibi biz Atatürk falan takmayız” demek, saraya bağlılık bildirmek ve bunu fütursuzca göstermektir asıl amaç.
Atatürk düşmanlığının artık hangi noktalara vardığının da bir kanıtıdır bu iğrenç gösteri.
Muhtemelen o makam odasına bir Atatürk fotoğrafı asılacaktır mutlaka.
Nitekim kayyum olan kişi “Atatürk fotoğrafı küçük olduğu için şimdilik kaldırıldı” demiş. Sonra da eklemiş “Daha önce burada Sayın Cumhurbaşkanımızın fotoğrafı vardı. Kaldırmışlar, onu tekrar yerine astık.”
Hiç fark etmez artık.
Amaç yerine geldi, gösteri yapıldı, Atatürk ve Cumhuriyet düşmanı kesimlere mesaj verildi.
Bundan sonra Atatürk fotoğrafı asılınca her zamanki gibi fısıltı gazetesi ile “Ne yapalım, yasalar böyle, istemesek de o fotoğrafı asmak zorundayız, ama tavrımızı da gösterdik” diyeceklerdir.
Türkiye'nin aydınlık gücü bütün bunların hesabını bir gün mutlaka soracak güçtedir.
Bunu da kimse unutmasın.
BUNU YAZMAK GEREK
Amaç topluma yeni gerginlikler yaratmak
Diyarbakır, Mardin ve Van'daki Büyükşehir Belediye Başkanlarını görevden almanın bana göre tek amacı toplumda yeni gerginlikler yaratmaktır.
Bu belediye başkanları seçileli henüz 4 ay oluyor.
Bu dört ay içinde ne bölgede ne de Türkiye'nin herhangi bir yerinde kayda değer bir terör eylemi yapılmadı.
Bu kadar süre içinde bu belediye bakanlarının teröre bulaşmaları, yardım ve yataklık etmeleri de pek mümkün değil.
Elbette bazı bahaneler bulunabilir ama demokratik bir ülkede seçimle, üstelik öyle kıl payı falan da değil, ezici çoğunlukla kazanmış olan kişiler hakkında bu kadar kolay biçimde operasyon yapılamaz.
Bu iktidar çok uzun yıllardır gerginlik siyasetinden besleniyor ve bu sayede kazanıyor.
Son seçimler iktidara karşı çok büyük bir toplumsal muhalefet olduğunu ortaya çıkardı.
İktidar bu toplumsal muhalefet içinde en çok HDP'den rahatsız.
Çünkü HDP'nin çok ciddi ve kararlı bir seçmen tabanı var ve milyonlarca insan son seçimde demokrasiden, hukuktan, insan haklarından yana tavır alarak iktidarın ağır bir tokat yemesine büyük katkı sağladı.
İşte iktidarın canını yakan bu.
O halde şimdi intikam zamanı.
Şimdi bir gerginlik yaratılmaya ve provokasyon yapılmaya çalışılıyor.
Kayyumların ilk gün icraatları ve söylemleri de bunu gösteriyor.
Bu durum karşısındaki önerim şudur; İktidar içte ve dışta çok sıkıştı. Ne yapacağını bilemez halde. Herkes çok sakin olmalı, gerginlik oyunu bozulmalı. Son eylem iktidarın artık sona iyice yaklaştığına kendisinin de inandığını göstermektir, herkes bunu bilmeli ve buna göre hareket etmeli.
KOMİK
İstanbul'a artık yeşillikler arasında iniliyormuş
Yandaş tetikçi medya yaranmak için ne yapacağını bilemez hale geldi.
Hangisindeydi hatırlamıyorum, dünkü gazetelerin birinde sürekli yapıldığı gibi yine yeni havalimanını övme haberi yapılmış.
İşte “dünya bu havaalanını öyle beğenmiş, Türkiye çağ atlamış, Almanlar bile bizi kutluyormuş” falan yazıyordu haberde.
Bir de başlık açmışlar ayrıntılardan birine “Yeşili görerek iniyorlar” diye.
Efendim Atatürk havalimanına kentin üzerinden iniliyormuş ve yabacılar sadece beton yığını görüyorlarmış ama şimdi uçaklar Kuzey Ormanları'nın üzerinden indiği için İstanbul'un güzellikleri de görülüyormuş.
Pes yani ki ne pes.
Bundan 30 yıl önce Atatürk Havalimanı'na inerken de yeşillikler görüyorduk.
Ama son 25 yılda İstanbul'un altını üstüne getiren, her tarafı beton yığınına çeviren, AKP yüzünden artık uçaklar inerken yeşillik görülemiyordu.
Bunu yazanlar gidip Avrupa kentlerine bir baksınlar.
Bütün Avrupa şehirlerine inerken yeşillikler üzerinden geçersiniz.
Bir tek İstanbul böyle değil.
İstanbul'u bu hale getirenler ne kadar övünseler azdır, bu konuda da birinciler yani.
CANIMI SIKAN ŞEYLER
Gazeteciliği tümden unuttular
Kazdağları'nda ülkesini gerçekten seven, doğanın hayatımıza olan katkısını bilen, duyarlı insanların eylemleri sürüyor.
AKP ve yandaşları ise bu yapılanlara karşı öfke içindeler.
Kazdağları önceki gün dünyada da nadir rastlanacak bir etkinliğe tanık oldu.
Dünyanın en ünlü piyanistlerinden Fazıl Say Kazdağlarını kurtarmak ve buradaki doğa katliamına dikkat çekmek için dağın tepesinde bir konser verdi.
Binlerce insan uzun bir yolu yürüdükten sonra vardıkları yerde bu konseri dinleme şansı buldular.
Dünya çapında bir sanatçının konser koşulları için çok zor bir yerde sahne alması haberdir.
Dünyanın her yerinde böyle bir haber medyada yer alır.
Nitekim Fazıl Say'ın konseri de dünya basınında geniş yer aldı, pek çok televizyon bu görüntüleri izleyicileriyle paylaştı.
Ama Türkiye'de durum çok farklıydı.
Gazeteciliği tamamen bir kenara bırakan ve mesleğini sadece saraya yaranmak için yürüten yandaş-tetikçi medya bu haberi görmedi.
Sanki dünya çapında bir sanatçı dağın başında konser vermemiş gibi “görmedik, duymadık” pozisyonu aldılar.
Farkındalar mı bilmiyorum ama iyice zavallılaştılar.
https://twitter.com/can_atakli_