ÇOK DÜŞÜNDÜM, İŞİN İÇİNDEN ÇIKAMAYINCA YAZAYIM DEDİM!

Atına atlayıp Üsküdar’ı geçenler, (siz uçak ve helikopter olarak okuyabilirsiniz!) çalım ata ata tarihe geçtiğini ve geçeceğini zannedenler, yorgun ve bıkkın halkı görmezden gelenler, “Türkiye benim sevdam!”, “İstanbul bizim için bir aşk hikayesi” diye dağa taşa yazdıranlar! Haberiniz var mı?

Halkın şu an tek sorunu; ücretlerin sefalete, patatesin ithalata, fasülyenin 32 liraya koşmasıdır.

İnsanımızın talep ve dileklerinden habersiz olanlar, kendilerini anlatmaktan bıkmayanlar, birbirlerine laf yetiştirmekten usanmayanlar, halkın iki laf etmesine, eteğindeki taşı dökmesine izin vermeyenler! Haberiniz var mı?

Halkın büyük çoğunluğun derdi; pazarda patlıcan- biber fiyatı ile didişen kadınların ve varlık kuyruklarında(!) sıraya giren emeklilerin her gün katlanan çilesi- artan sayısıdır…

Sık sık yaşanan, bin kez yazılıp çizilse de bir sonuç alınamayan dertlerimiz ansiklopedileri dolduracak kadar artarken, “Dertleri zevk edindim, bende neşe ne arar!” şeklindeki eski bir şarkının sözleri halkın durumunu özetlerken; 31 Mart seçimlerine “beka” diyenler! Duydunuz mu?

Bu güzelim kentin silüetini mahveden çirkin ve uyumsuz binalar çoğalırken, yapılar arasındaki mimari uçurum artarken görmezden gelenler!  Betona yerleştirilen zevksiz saksılara, her hafta değiştirilen anlamsız ve pahalı süslerin gözü yorduğu parklara, her iktidarla değişen sokak ve cadde adlarına göz yumanlar! Duydunuz mu? Ya da duyuyor musunuz?

Eskiden düzen, denge, plan vardı. Bugün düzensizlik, dengesizlik, plansızlık var…

Ülkede işsizliğin artma nedenini kadınların çalışmasına bağlayanlar, çağdışı söylem ve eylemlerle kadını birey olarak görmeyenler, siyasal, toplumsal, ekonomik hayattan kadını dışlayanlar, kadın emeğini yok sayanlar,  zehir akan nefret diliyle; ayrımcılığı körükleyen, şiddet sarmalında debelenen kadının daha çok acı çekmesine neden olanlar, şiddet kültürünü besleyen, kışkırtan, yaygınlaştıran ve normalleştirenler! Bu sesleri duyuyor musunuz?

Duymuyorsanız! Kısa bir açıklama ve teşekküre ne dersiniz? Biz kadınları çok yakından ilgilendiren, çok mutlu eden ve ayağımızı yerden kesen yeni bir düzenleme ile kürklerde özel tüketim vergisini (ÖTV) sıfıra düşürmüşsünüz. Bu iyi haber kıtlığında size ne kadar teşekkür etsek azdır! Ancak bu öyle kuru kuruya olmaz. Adına “Kürk Tanzim Satışları Merkezi” denilen yerler açmazsanız ne önemi var yaptığınız bu düzenlemenin? Biz varlık kuyruğa girip, iki lafın belini kırıp, çok önemli bir ihtiyaç olan kürklerimizi alamadıktan sonra…

Yine başka hiçbir ülkede görülmeyen müthiş bir sayısal büyüme göstererek, üniversite sayısını  206’ya çıkaranlar, sayıları 8 milyonu bulan üniversite öğrencilerinin iş bulma kaygısıyla kıvrandığından bihaber olanlar; bilimsel bakış açısının her geçen gün daha da geriye gittiğini duyuyor, ya da YÖK ne iş yapar diye düşünüyor musunuz? Yoğun seçim çalışmaları nedeniyle düşünüp tartışmaya vaktiniz olmadıysa, kısa  açıklama notlarına ne dersiniz?

Saf saf neden derseniz! Şöyle bir çevreye bakın! Kentlerin soluk alınamayan havasına, trafik meselesine, azalan yeşil alanlara, kenti ve siyaseti kirleten imar rantına, yağmalanan tarihsel dokuya, yok edilen kültürel mirasa, artan hava kirliliğine, güneşle aramıza giren dev gökdelenlere, bakkalı- manavı- marketi bitiren  AVM’lere bakın…

Göreceksiniz! Eğitimden  sağlığa, ekonomiden şiddete konumuz çok, meselemiz derinlerde, derdimiz dermansız, sorumuz yanıtsız, sorunlarımız çaresizdir…

Bu kadar açıklama yeter mi? Yetmez! Cevaplar meçhul, sorular baki kaldıkça yetmez…