CUMHURİYET DAVASI’nda NELER SÖYLEDİM?

Pazartesi günü, İstanbul Adliyesi’nde 27. Ağır Ceza’da görülen Cumhuriyet Gazetesi Davası’nda tanık olarak dinlendim. Geceleyin, FETÖ ve PKK’nın sosyal medyadaki uzantıları sanki suçlu benmişim gibi bir hava yaratarak orada neler söylediğimi gizlemeye çalıştılar. Mahkeme salonundaki destekçiler de homurdanarak, laf atarak konuşmamı engellemeye çalıştılar.

Mahkeme Başkanı’nın son yazılarımdan ikisini dayanak olarak sorduğu sorulara cevap verdim. Cumhuriyet Gazetesiİnternet sayfasından alarak ve yanlış yerlerini düzelterek o cevabın özetini sunuyorum:

MUSTAFA KEMAL’in YAZARIYIM

"Söylediklerimin doğru anlaşılması için önce bazı bilgiler vermek istiyorum Buraya bir Cumhuriyet aydını ve Mustafa Kemal'in yazarı olarak geldim. Mustafa Kemal'i dedesi bilen biriyim. Mustafa Kemal'i savunduğum için halen yargılanan bir yazarım. Halen tutuklu olan FETÖ'cü savcıların açtırdığı iki ayrı davada yargılanmış ve mahkum edilmiş bir yazarım. Hiçbir zaman AKP destekçisi olmadım. Bu iktidarı ve Erdoğan’ı dün ve bugün en açık, en sert biçimde eleştirdiğim için de Türkiye’nin en iyi yazarıyım.

Ben, bu yeni Cumhuriyet Gazetesi ile ilgili olarak daha bu davalar açılmadan eleştiri yazıları yazdım. Yeni Cumhuriyet yönetiminin, Cumhuriyet'in geleneksel yolundan ayrılıp operasyon gazetesine dönüştürüldüğünü yazdım. Başka yazılarım da var. Örneğin 30 Nisan tarihli 2015 tarihli yazımın başlığı "İlhan Selçuk'u Vurmak."

FETÖ OPERASYONU

Bu yazılarımda Cumhuriyet'in geleneksel yoldan ayrıldığını ve operasyon gazetesine dönüştüğünü yazdım. Cumhuriyet gazetesine ilk FETÖ operasyonu 21 Mart 2008'deydi. İlhan Selçuk'un içeriye atılması FETÖ'nün ilk hamlesidir.

Sayın hazirun, o gün SkyTürk'e çıktım "İlhan Selçuk ne yaptıysa, hangi suçu işlediyse ben onun altına imzamı atıyorum. Onu tutukladıysanız gelin beni de tutuklayın!” dedim. Bunu da dönemin savcısı Zekeriya Öz'e seslenerek yaptım.

Cumhuriyet beni ilgilendiriyor, arkadaşlar. Bugün orada çalışanların yüzde 90’ı yokken 1983’te benim orada dizi yazım çıktı. Çünkü Cumhuriyet Gazetesi ile cumhuriyet rejiminin değerleri birbiri üzerine oturmuştur. Bu yüzden onu savunmayı görev bildim.

Arkadaşlar, 21 Mart 2008'de kim gözaltına alındı İlhan Selçuk. FETÖ'nün en güçlü olduğu dönemler. Ben dayanışma için o gün Cumhuriyet Gazetesi’ne gittim, ortalık bomboştu; destekçi falan göremedim. Can Dündar ve arkadaşları o gün neredeydiler acaba? Ortaya çıktılar mı?

YAZARLAR DEĞİL

Operasyon İlhan Selçuk'a düşman bir ekip tarafından yapıldı. Cumhuriyet'teki operasyon FETÖ ile PKK'yı besleyen CIA operasyonudur. Benim görüşüm bu yöndedir. Bu operasyon daha sonra Cumhuriyet Vakfı üstünden sürdürüldü ve birileri Cumhuriyet gazetesine el koydu. Kim yaptı bunu? Nuray Mert'i, Can Dündar'ı Aydın Engin'i, “İkinci Cumhuriyetçileri” kim getirdiyse o yapmıştır. Yazarları suçladığım düşünülmesin, sorumlusu gazetenin yönetimidir. Düşünün ki Cumhuriyet’in internet sitesinde yer alan 12 haberin 8'i HDP ve Selahattin Demirtaş'tı. Bir gazetenin internet sayfasında HDP ve Demirtaş'ın 8 haberi olamaz."

Bu yüzden Yeni Cumhuriyet Gazetesi’ne “Yeni Taraf” dedim. Bunu yapan Can Dündar. Üstelik onun hakkında bu gazetede 2008 Aralık'ta 10 gün yayın yapıldı. Şu Çılgın Türkler’in yazarı Turgut Özakman, İlhan Selçuk, Alev Coşkun eleştirdiler; sonra bu kişi o Cumhuriyet’in başına getirildi. Üstelik Can Dündar hayatında hiçbir gazetede yayın yönetmeni olarak çalışmamışken…

Cumhuriyet'İn CUMOK diye destek grubu vardır Bunlar da Cumhuriyet Gazetesi’ni terk etti. CUMOK Başkanı Namık Kemal Boya'nın bu davanın ardından bir açıklaması vardı, bu açıklamada "Cumhuriyet'in DNA'ları ile oynandığı" söylenmiştir. O açıklamada gazete yazarlarının tutuklanması da talihsizlik olarak değerlendirildi.

TUTUKSUZ YARGILANMALILAR

Ben de gazetecilerin tutuksuz yargılanması gerektiğini düşünüyorum. Meşhur MİT TIR'ları haberinin davasının bile tutuksuz yargılanması gerektiğini düşünüyorum.

Bu gazetede ikinci cumhuriyetçi, FETÖ operasyonlarını alkışlayanlar var. Vakfın hileyle ele geçirilmesi yerel mahkeme tarafından karara bağlandı. O zamanlar, Cumhuriyet'te çalışanlar Ergenekoncu ve ulusalcı gösterildi. Bu FETÖ'nün marifetidir. Ulusalcı isimler uzaklaştırıldı, MustafaBalbay, Mehmet Faraç, Alev Coşkun, Bedri Baykam, Ümit Zileli gibi. Ve gazetenin DNA'sı ile oynandı. Cumhuriyet gazetesinin laik, çağdaş, ulusal devletten yana, Amerikan emperyalizmine karşı olan tavrının yerine FETÖ ve PKK'yı destekleyen, yayın çizgisine itilmesi beni rahatsız etti, bunları yazdım. Ama halen Cumhuriyet'te yazan, bu değerleri sonuna kadar savunan arkadaşlar var.

Ama gazetenin yeni Taraf haline getirildiğini görmüş tecrübeli bir gazeteciyim. Gönlümde yatan, Cumhuriyet'in bu badireleri atlatması, yazar arkadaşlarımızın serbest kalması, Cumhuriyet'in de cumhuriyetçilere teslim edilmesidir."

Mahkeme Başkanı: Bir sürü tabloid gazetesi var. Neden onlar değil de Cumhuriyet seçildi?

-Cumhuriyet gazetesi Türkiye Cumhuriyeti'nin temel değerlerinin temsil edildiği ve savunulduğu bir cephedir. Bu cephenin ele geçirilmesi gerekiyordu. Oraya yerleştirdiği yazarlarıyla Cumhuriyet değerlerinin içinde bir delik açmak istediler. Onun için FETÖ 21 Mart 2008'de operasyona başlattı, Can Dündar'ın Nuray Mert'in oraya getirilmesiyle işlemin bittiğini zannettiler.

Mahkeme Başkanı: Ergenekon operasyonuyla başlayan süreç Aydın Enginlerin getirilmesiyle bitti diyorsunuz.

-Evet. Ama yazarları suçlamayalım, bunu kimler yaptı. 2007'den itibaren CHP'ye saldıranlar, FETÖ operasyonlarına "Bu bir demokrasi mücadelesidir" diye arka çıkanların Cumhuriyet'e alınmasını doğru bulmuyoruz. Burada bu Cumhuriyet'i destekleyenlerin suçlaması bana geri adım attıramaz. Çünkü ben iktidar politikalarına karşıyım. Benim kadar ayrıntılı yazan, cepheden iktidar partisini ve yönetimi hedef alan varsa saygı duyarım. Ama ben iktidarın değil Mustafa Kemal'in yazarıyım. Gök Tanrı beni o şekilde toprağa alsın.

Av.Belen: MİT TIR'ları haberinden söz ettiniz. Aydınlık'ta çıkan haberle ilgili Aydınlık'a dava açıldı. Bu haber Aydınlık'ın FETÖ tarafından ele geçirildiği konusunda bir iddiaya, yoruma neden olabilir mi?

-Olamaz. Bu davanın Cumhuriyet davasının ana ekseni yapılmasına karşıyım. Ama bundan 1 yıl geçtikten sonra ve hakkında gizlilik kararı verildikten, o günlerde bir gerekçe de gözükmüyor iken o haberin yayınlanması da bana biraz ilginç geldi.

Aydın Engin söz aldı: (Zelyut'u kast ederek) Türkiye'nin en iyi yazarıymış. Tanımıyorum kendisini, görmedim. Bu konuda kendimi geliştirmeye çalışacağım. Ama dedi ki "Nuray Mert'i, Aydın Engin' kim işe aldıysa.. "Beni İlhan Selçuk işe aldı, sonra yazı işleri müdürü yaptı. Tüm gazete benim elimden çıktı. Aydın Engin'in Cumhuriyet gazetesine alınmasının tüm sorumluluğu İlhan Selçuk'undur.

-Beni tanımaması normal. Bakmasını bilmediği için beni görememiş. Ergenekon davalarında FETÖ için tamtam çaldığından görmemiştir. Ben onu Cumhuriyet’e 2014’te ikinci kez kimin aldığını soruyorum. 2014'te kim onu aldıysa odur sorumlu. Budur son kanaatim.”


https://twitter.com/r_zelyut