DERSİMİZ mi? DOSTLUK DESEK…

Ozan der ki; “Seyyah oldum şu âlemi gezerim/ Bir dost bulamadım gün akşam oldu.” Kiminin bir dost değil, bin dost bulduğu, kiminin bir can değil bin can bulduğu, kiminin bir yürek değil bin yürek bulduğu bu dünyada dostu olan sevinsin, olmayan üzülmesin, yerinmesin de ne yapsın?

Ders verdiğim okulun yazarlık sınıfında ilginç konular üzerinde duruyoruz geleceğin kalemleriyle! Dostluktan girip, yalnızlıktan çıkıyor, umuttan geçip eskilere gidiyor, geleceğe dalıp hayallere yelken açıyoruz…

Onlara şunu anlattım; İnsan nasıl ölür bilir misiniz dedim? Ansızın çarpan bir araba ile bir yürek susuşu ile değil, annesinin ölümüyle, babasının kaybıyla, ağabeyinin acısıyla, ablasının hastalığıyla, çocuğunun sorunlarıyla, dostlarının- sevdiklerinin ani gidişiyle birer birer parça parça, azar azar ölür, eksilir demeye çalıştım!

Ancak ölmemek için sıkı dostlara gereksinim vardır dedim. Kimdir onlar? Güzeli birlikte tadıp, çirkinden beraber kaçtığınız, birlikte gülüp, beraber ağladığınız,  birlikte acıyıp, beraber sevindiğiniz, yan yana gülüp, el ele öfkelendiğiniz kişilerdir, onlara hayatınızda yer açın dedim…

Sonra sordum onlara! Benim bir dostum var derken! Omuzunda rahatça ağladığım, tüm sorunlarımı açtığım, yanında ağlamaktan utanmadığım, dertlerimle dertlenen, coşkumu paylaşan bir dostum var diyenlerden misiniz?

Devam ettim! Benim bir dostum var derken! Her sözümü ciddiye alan, her esprime gülen, her sıkıntımla dertlenen, dost sözcüğünün içini dolduran ve hakkını veren ve bu sözcüğün neden yüzyıllardır şiir ve şarkıların değişmez güftesini oluşturduğunu bana duyumsatan bir dostum var diyenlerden misiniz?

Sürdürdüm sorularımı! Benim bir dostum var derken! Müziği birlikte duyumsadığım, şiiri birlikte özümsediğim, acıyı birlikte bal eylediğim, güzellikleri birlikte algıladığım, varsın gün artık akşam olsun dedirten bir dostum var diyenlerden misiniz?

Hızımı alamayıp sürdürdüm! Benim bir dostum var derken! Sarıldığımda içimi ısıtan, yanında güvende hissettiren, beni anlayan, onu anladığım, doğrularını da- yanlışlarını da görüp bilen, neden arayıp sormadın demeyen bir dostum var diyenlerden misiniz?

Ve noktayı şöyle koydum! Benim bir dostum var derken! Onu önemsiyorum, onun özverisini, hoşgörüsünü özlüyorum, onu sık sık iç dünyamda da olsa anımsıyorum, dünyanın neresine giderse gitsin bir alo mesafesinde olduğunu biliyorum diyenlerden imisiniz?

Eğer bu tanımların tümünü taşıyan bir dosta sahipseniz ne mutlu size! Bir kısmına sahip olan dostunuz varsa şanslısınız! Hepinize, her birinize hararetle tavsiye ederim, hiçbir şey için geç değildir, arayın, bulun onu, bir değil birkaç kez bağrınıza basın, sımsıkı yapışın ona. Hayat onunla- onlarla güzel ve çekilebilir olur ancak…

Dersin sonuna doğru onlara; tabii ki ortaya attığımız bu konuya pek çok kişi, pek çok ayrı yanıt verebilir, herkesin kendine özgü bir dost tanımı vardır, ben ideali anlatmaya çalıştım dedim!

Ders bitti tam çıkarken, sınıf bana alkışla teşekkür etti! Gülümsedim onlara dostluğun temelleri atılmıştı sanki…