EĞİTİM KARNEMİZ KIRIK DOLU ama YÖK ve ÖSYM BUNU BİLMİYOR!

Konuya girmeden bir noktayı belirtmeliyim.  Bu konuda pek çok yorum okudunuz biliyorum ama onların yanına benimkini de ekleyin derim. Çünkü bu alanda deneyimim var, bir! Bunun altını çizerek kurum kurum kuruluyorum, iki! Arada bir belli etmek iyidir diyorum, üç!

Bu havalı girişten sonra demem o ki; adı geçen anlı şanlı kurumlara ve o kurumların yönetim kadrolarına; attıkları adımlar doğal ve normal gelse de yıllarını bu işe verenler, işin uzmanları her adımın tanığı oldukça yanlışları görüyor ve taraf olamıyorlar…

Yani! İş yok, borç çok, genç işsizlikte rekora koşuyoruz, aldığı öğrenim kredisini ödeyemeyen 10 milyon genç var. Son 1 yılda üniversite bitirmiş işsiz sayısı 262 bin kişi artarak 1 milyon 87 bini buldu. Her 4 üniversite mezunundan biri işsiz. Eskiden borç yiğidin kamçısı denirdi ya! Ben yemedim içmedim günümüze uysun diye bu sözü evirip çevirdim; “Ortada ne yiğit kaldı, ne kamçı ne de borcu ödeyecek iş imkânı” şeklinde dilimize yeniden uyarladım!

Ne yapmalı sorusuna gelince; Şunları denemeli!

Gün; alınan yola, atılan adımlara, Cumhuriyetin kurucu değerlerine, fabrika ayarlarına, açtığı yaşam alanlarına sahip çıkma günüdür. Karanlıklara hayır demek için, el ele yürek yüreğe başlar dik, sevdalar büyük, kararlar kesin yola çıkma günüdür.

Gün; genelde kız çocuklarının okullaşma oranı 10 puan düşerken hiç umursamayan, hiç bir kurum, kural tanımadan yol almayı sürdüren, değerler sistemini alt üst eden ve kendi değerler eğitimini (ne demekse!) dayatan yönetime; “sonuçları görmüyor muşunuz?” diye sorma günüdür.

Gün; Bu yıl Devlet Üniversitelerine 658 bin 698 kontenjan ayrılmasını, Vakıf Yükseköğretim Kurumlarına toplam 160 bin 84 kişi alınma kararını, Açık Öğretim Fakültelerine 172 bin kontenjan ayrılma hesabını! Bu kontenjanlar çok iyi de bunun alt yapısı, ihtiyaç analizi yapıldı mı, ülkenin her yanı üniversitelerle donatılırken bilimsel üretim, kaliteli eğitim, donanımlı personel ve altyapısı düşünüldü mü diye sorma, sorgulama günüdür.

Gün; Ülkenin dört bir yanına üniversite açarken, bol kepçe diplomalar dağıtırken, gençlerin aldığı diplomalar “iş ararken işine yaramayıp duvarda asılı” dururken! Damadın aylar önce; “Önümüzdeki üç ay içerisinde iki milyon kişiye iş bulunacak” sözünü irdeleme günüdür. Yetinmeyip bu nasıl bir abartma diye düşünme, ama kendileri tanınıp bilindiği için “laf olsun torba dolsun” diye söylendiğini kabul ederek gülüp geçme günüdür.

Gün; Eğitim fakültelerine bu yıl 50 bin öğrenci alınacağı açıklanınca, 400 bin öğretmenin atama beklediğini, atanamadığı için onlarca öğretmenin intihar ettiğini hatırlatma ve unutmama günüdür.

Gün; Mimar ve mühendislik bölümlerine 80 bin kontenjan ayrıldığını duyunca şu anda 20 yıl yetecek kadar mimar ve mühendisin olduğunun ve iş beklediğinin altını kalın çizgilerle çizme günüdür.

Gün; Bu yıl üniversite kontenjanları hesaplanırken,  “Ülke ihtiyaçlarını gözeten, kaliteyi önceleyen, istihdama dikkat eden, kamu kurumlarının ve özel sektörün görüşlerini yer veren bir planlama yapıldı. Bu süreç ve kararlılıkla devam edecek” şeklinde ortak açıklama yapan YÖK ve ÖSYM yetkililerini kutlama(!) günüdür!

Gün; Bu konuda yazıp çizenleri saygıyla selamlamak,  durmadan günü kurtarmaya yönelik, temelsiz tabansız açıklamalar yaparak insanların kafasını karıştıran, gençlerin umutlarını tüketen YÖK VE ÖSYM yetkililerine kendimizi Finlandiya’da sandığımız için, sandırdıkları için teşekkür etme günüdür.

Gün; TÜİK’in, “2017 GÖÇ istatistiklerine göre Türkiye’den yurtdışına göç eden kişi sayısı 253 bin 640 oldu. Gidenlerin sayısında 2016’ya göre yüzde 42.5’lik bir artış var.” Sözünü esas alarak bu beyin göçünde yanlış eğitim politikalarının ne kadar rolü olduğunu YÖK ve ÖSYM yetkililerine sorma günüdür.

Gün; Aslında ülkemizde eğitim sisteminin her kademede açtığı delikler, yaşattığı ağır hasarın büyüklüğü ortada iken; Kendisine fahri doktora unvanı veren Japonya’daki Mukogawa Kadın Üniversitesini çok beğenen ve kadın üniversiteleri için; “Bu üniversiteyi inceleyeceğim. Bu üniversiteleri incelemek suretiyle ülkemde de bunun adımını atacağız.” Diyen CB’nın bu sözünü enine boyuna inceleme günüdür.

Gün; Eğitimi daha ileriye nasıl taşırız? Dünya üniversiteleriyle nasıl yarışırız? Üniversite mezunu işsizliği nasıl ortadan kaldırırız? Planlamasını yapmadan, seçmene hoş gelsin diye avanta kömür gibi, kredi kartına yüklenen sadaka para gibi, toplu iftar çadırlarındaki ikram gibi pansuman tedbirlerle günü kurtarmak adına atılan okul temellerinin ülkemizi getirdiği yeri tepeden tırnağa yeniden ele alma günüdür.

Gün; Hal böyle iken “Kadın Üniversitesi” açmak hangi yaraya merhem olacak diye merak etme günüdür?