GÜNDEM HARİKA!

Eskiden bir değerler kümesi vardı. Adaletli olmak, dürüst olmak, kul hakkına saygı duymak, insan haklarını gözetmek, tevazu içinde olmak, sözün arkasında durmak vb. Şimdilerde sahtekârlık, dolandırıcılık, ikiyüzlülük alıp başını gittiği için bu değerlerin yerinde yeller esiyor, önemsenmiyor, hatta küçük görülüyor ve de alay konusu yapılıyor. İsteseniz de, istemeseniz de görüntüler bu…

Sanki insanların yüzüne “bu nişan ne zaman atılacak, yüzük ne zaman iade edilecek, herkes yoluna ne zaman gidecek?” ifadesi sinmiş gibi! Zamana bırakalım bu da geçer desek de şimdilik ve bu gidişle başarı ihtimali son derece düşük görünüyor…

Gelelim masadaki, sahadaki, gündemdeki konulara! Soru şu…

Askeri açıdan, ticari açıdan, turizm açısından, gurbet ellere yıllarını ve emeğini veren yurttaşlarımız ve onların gelecekleri açısından biz niye “değerli yalnızlık” kavramına sığınıyoruz ki? Suriye’deki yanlış ve yanlı politikalarımızın sonuçları ortada iken, yılda 70 bin Suriyeli bebek doğarken, sokakta, caddede, mahallede neden oldukları sorunlar günbegün artarken, harcanan milyar dolara rağmen yeni arayışlar varken, kimin hatası, kimlerin yanlış politikası acep diye niye sormuyoruz ki? Rivayet olunur ki; günler, geceler, mesai saatleri kendisine yetmeyen, Allah için çok çalışkan yöneticilerimiz, yargı mensuplarımız sayesinde ülke ayakta kalıyormuş! Ne diyelim Allah yardımcıları olsun…

Şimdi sıkı durun! Müjdeli haberi verelim!

Şükürler olsun ülkemizde çok önemli bir boşluk daha dolduruldu. Benden söylemesi, sizden alkışlaması! Bilal beyin himayelerinde, “Etnospor Kültür Festivali yapıldı.” Şalvarlı, güreşli, atlı, ciritli, kökbörülü, okçuluk etkinlikli, mehteran ve dombra müzikli, gözleme ikramlı, otağ düzenli, uzun kuyruklar eşliğinde sıra sıra kurulmuş otağımtrak localarda(!) halkımız bolca eğlendi. Yazının başlarında İçinizi kararttım biliyorum! Ama kararmasın! “Etnospor Festivalini” duyunca benim gibi sizin de içiniz serinlesin, yüzünüz gülsün istedim…

Önemli olan da bu değil mi zaten? Hak arama tavan yapmış, kurumların kapıları beton gibi, yöneticiler dilsiz ve sağırmış boş ver. Bakın! Bankalarımız destan yazıyor, bakanlarımız bakıyor, görenlerimiz görmezden geliyor! Bazılarının yeniden ve yine zihni ve bedeni bu dertlerden nasibini alırken, bazılarına yazıp çizdikleri adres olarak mapus damlarını gösterirken, bazılarına da dünyalık olarak geri dönüyor…

Önemli Not: OHAL uygulaması huzur ve refah tesis edilinceye kadar sürecekmiş. Bu sözün bir izahı olmalı! Halkın huzuru mu? İktidarın huzuru mu? İnsan merak ediyor doğrusu.

Önemli Bir Not Daha: Bir yanda özgüveni tavan yapan ve durmadan bağıranlar! Bir yanda özgüvenin zerresi, damlası, katresi kalmayanlar! (tüketilenler mi demeliydim?

Bu koşullarda; iyi miyiz? Yok, canım çok çok iyiyiz…