HATAY BELEDİYE BAŞKANI DOĞRU SÖYLÜYOR
Hatay Büyükşehir Belediye Başkanı Lütfü Savaş demiş ki: “Reyhanlı, Yayladağı, Altınözü ilçelerimizde bir Suriyeli çıkıp ben başkan adayıyım dese şuan kazanabilecek durumda...”
Vay sen misin bunu diyen? İçişleri Bakanı Süleyman Soylu hemen emir vermiş ve Başkan Savaş hakkında soruşturma açtırtmış. Sayın Soylu diyor ki: “Milletimizi tahrik et, yanlış bilgi ver. Bunun için gerekli soruşturmayı başlattık!”
Sayın Bakan, buyur benim için de soruşturma emri ver. O sözlerin altına ben de imzamı atıyorum. Türkiye’ye o kadar Suriyeli doldurdunuz ki ülkenin kimi yerlerinde nüfus yapısını değiştirttiniz. Bunun ileride ciddi sosyal tehlikeler yaratacağını görmek istemiyorsunuz.
Bu milletin yoksulları açlık içindeyken siz Esat düşmanlığınızı gerekçelendirmek için Suriye’den davet ettiğiniz bu bedavacılara milyarlarca dolar harcadınız, harcıyorsunuz... Suriyeli sığınmacıları, Türk vatandaşından öne geçirdiniz. Üstelik bu bedavacılar; gürültücü ve küstah halleriyle insanları kızdırıyorlar. Bunun sonucunda ülkenin değişik bölgelerinde yer yer olaylar çıkıyor. Bu gerçekleri yazmak niçin suç oluyor? Siz, partinize Suriyeli militan kazandırmak için ülkenin sosyal yapısını bozuyorken suç olmuyor da bunu söylemek mi suç?
Sayın Lütfi Savaş haklıdır. Hatay halkı da ona sahip çıkacak ve yeniden başkanlık koltuğuna oturtacaktır.
Hazırlanın; seçilirse görevden alır; yerine Hatay Valisi’ni vekil atarsınız, olur biter...
SARIGÜL, AKP’ye ÇALIŞACAK
Mustafa Sarıgül, kendisine çok çok şeyler veren CHP’den istifa etti. Beyefendi, Şişli’den bağımsız olarak belediye başkanlığı seçimine girecekmiş.
Bunun mantıklı tek açıklaması var: Sayın Sarıgül, CHP’nin oylarını bölerek AKP’nin seçimi kazanması için bu kararı almıştır.
Fakat, Şişli halkı bilinçlidir. Seçimi kazanması mümkün olmayan bağımsız adaya oy vererek AKP’nin bu bölgeye çökmesine izin vermeyecektir. Yeter ki CHP, Şişli’de Hayri İnönü gibi renksiz bir bürokratı değil halkla iç içe olan yerli bir ismi aday göstersin.
CHP’li BELEDİYELER BAŞARILIDIR
Medyanın desteğiyle kamuoyuna bir yalanı kabul ettirdiler: “AKP’li belediyeler çok başarılı belediyecilik yapıyor!”
Külliyen yalan... Bakın İstanbul’a, gerçeği görürsünüz... AKP’li isimlerin yönettiği ilçe belediyelerinde pislikten geçilmiyor. Vatandaşın oturup nefes alacağı doğru dürüst bir park bile yok. Her yeri binalarla öyle doldurdular ki sokaklarda yürümek bile mümkün değil. Sonuç: Kördüğüm olmuş bir İstanbul...
Bu kısırdöngü içinde bir de CHP’li belediyelere bakın... İstanbulluların nefes alabileceği tek bölgeler buraları... Uygarlık alanları buraları...
25 yıldır İstanbul’u AKP zihniyeti yönetti, berbat etti.
Eğer bu seçimde de İstanbul’u aynı zihniyet kazanırsa, bu dünya şehri Afganistan’ın bir şehrine dönecek; yaşanmaz hale gelecektir.
AMAN HA ABD’de KRİZ OLMASIN (!)
Önce küçük bir haber: “İngiliz yardım kuruluşu Oxfam, küresel gelir adaletsizliğinin 2017’de arttığını ifade ederek yaratılan küresel servetin yüzde 82’lik bölümünün en zengin yüzde 1’lik kesimin cebine gittiğini söyledi.”
Aynı kuruluşun bu yılki raporu gelir dağılımının 2018’de daha da bozulduğunu gösteriyor. Rapora göre, dünyanın en zengin 26 kişisinin toplam serveti, dünya nüfusunun en yoksul yüzde 50’lik kesiminin, bir başka ifadeyle 3.8 milyar insanın toplam servetinden fazla.
Nasıl beceriyor adamlar bunu?
Bilinçli biçimde, hemen hemen her 10 yılda bir ekonomik kriz çıkartarak... “Kriz var, önlem almak zorundayız!” diyorlar ve emekçi kesimlere giden para kaynaklarını kısıtlıyorlar. Bu kumpasta başrolü ABD oynuyor. 2008 yılında, Amerika’da ekonomik kriz patladığı öne sürüldü. Sonuç ne oldu? Amerika daha da zenginleşti. Dünyadaki zenginlerin serveti daha hızlı arttı. Orta ve alt sınıfların geliri ise geriye gitti. Onlardan çalınan paralar, dolar milyarderlerine aktarıldı.
“Kapitasit sistemde kriz var!” iddiası benim gibi Amerikan karşıtlarını mutlu etse bile Amerika’nın işini kolaylaştırıyor. Artık, “Kahrolsun Amerikan emperyalizmi!” demenin ötesine geçerek emperyalizmle mücadelede yeni seçenekler yaratmak zorundayız.
FAZIL SAY’a SALDIRSA DAHA mı İYİ OLURDU?
Bazıları, Fazil Say’ın konserine Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı çağırmasına kızıyor.
Sözü uzatmayalım: Acaba Erdoğan o konsere gitmek yerine Fazıl Say’a saydırsa daha mı iyi olurdu?
Bu ruh halini anlamakta zorlanıyorum. Bırakın, adamcağız piyano sesi de duysun; Türkiye’de sanatın kendi zihniyetindekilerden değil Atatürk zihniyetindekilerden yükseleceğini görsün...
Umarım ki Sayın Erdoğan bu tavrını yerel seçimlerden sonra da sürdürür ve bir adım ileri götürerek gider bale gösterisi de izler...
https://twitter.com/r_zelyut