Türk Tabipleri Birliği "Başbakan Erdoğan’ın duygu durumundan fevkalade endişe duyuyoruz. Kendisi, çevresi, ülkemiz adına endişe duyuyoruz. Endişemizi kamuoyuyla paylaşıyoruz." demiş. Aslında kendi adıma bayağı rahatladım epeydir koskoca Başbakanı anlayamadığım için kendi ruh durumumdan endişe duyuyordum zira 14 yaşında çocuk "terörist’’, terörist başı ise "sayın’’ diye anılmaya başlanınca benim devreler hepten yanmıştı. Bu tespite henüz yalanlama gelmemesi tabipler gibi benim de endişelerimi dolayısıyla daha da artırıyor.
Endişe her kesimde var; gezici araştırma şirketinin son yaptığı ankette(22-28 Şubat 2014) adil yargılanacağınıza inanıyor musunuz sorusuna halkın %72,8 hayır inanmıyorum yanıtını vermiş. Üstünde düşünülmesi şart olan çok ciddi bir yüzde bu. Halk adalete güvenmiyor, tabipler Başbakanın ruh durumuna güvenmiyor, Başbakan kendinden olmayana güvenmiyor, medyanın durumu ise en kötüsü hem halk hem de Başbakan medyaya güvenmiyor. Birileri kasetlere güvenmiyor, birileri mobese kayıtlarına, bu arada Avrupa Parlamentosu’nun 18 Milletvekili Türkiye’deki yerel seçimlerin izlenmesi için gözlemci gönderilmesini istiyor, onlar kimseye güvenmiyor.
Bir grup vatandaş var ki onlar her şeye kayıtsız şartsız inanıyor, güveniyor. Hayatında hiç İstanbul’da yaşamamış ve muhtemelen de yaşamayacak olan kişi 3. Köprüye alkış tutuyor. Çayeli Belediye Başkan Adayı yaptığı mitinge sözde katılamayan Obama’nın, Putin’in kendisine yolladıkları özür yazısını okuyor!!, halk inanıyor çılgınca alkışlıyor. Bir grup diğer gruba aynı dozda hayretle bakıyor.
İzmir mitingine İzmirlilerin alınmadığı iddia ediliyor, Belediye Başkan Adayı İzmir’e hoş geldiniz diyerek halkı selamlıyor, kuşkular artıyor. Her gün herkes bir diğerini vatan haini ilan ediyor. Tüm bunlar bir ülkede çok kısa bir zamanda oluyor ve ses kayıtları havada uçuşurken ve hep beraber çıldırırken Türkiye yeni haftaya Berkin'siz, Burak'sız ve Ece'siz giriyor.
Yanlışların bedelini hep çocuklar ödüyor.
Yanlışların bedelini hep çocuklar ödüyor.