ACAİP YAZILAR

IŞİD'lileri hangi ülkeden geldiyse oraya gönderin

Suriye operasyonu iyi hoş da bize bırakacağı ağır hasarlar da olacaktır.

Bugün sizlere başımıza bela olabilecek konuların en önemlisi olan IŞİD sorununu anlatmak istiyorum.

Tamam Amerika Erdoğan'a Suriye'de operasyon yapma izni verdi.

Verdi ama bir de şart koydu.

Dedi ki “Bundan sonra IŞİD konusu artık senin işindir, elimdeki IŞİD'lileri sana devrediyorum.”

Oh ne ala değil mi?

Erdoğan bunu seve seve kabul etmiş görünüyor.

Açıklamalar bu yönde çünkü.

İyi de ne yapacağız bu IŞİD'lileri?

Başa bela olmaktan başka ne işer yarar ki?

Trump ne diye yakınıyor?

Diyor ki “Avrupalı ülkelerden gelen pek çok IŞİD militanı var. Bunları alın diyorum, almıyorlar, bize enayi muamelesi yapıyorlar.”

Türkiye'de de pek çok kişi “Adam haklı valla” dedi mi? Dedi.

Bu durumda Amerika yerine “enayiliği” üstlenen kim oluyor?

Tııııs değil mi?

Kim olacak, o enayi biz oluyoruz.

Elin süper devleti bile bıkmış usanmış bu IŞİD belasından, onlara bakmaktan, gardiyanlık yapmaktan

Şimdi diyor ki “Al bakalım benim enayilik dönemi bitti, bunlara sen bakacaksın.”

Bu konuda iki korkum var.

Birincisi iktidar zihniyetindeki pek çok kişi aslında bu IŞİD'e sempati ile bakıyor. Kimi akılsızlar IŞİD'in “Batı emperyalizmine karşı direnen, mazlum İslam toplumlarının hakkını koruyan heyecanlı Müslüman gençler” olduğunu düşünüyor.

Bu durumda şu anda Amerika'nın elinde tuttuğu ama bize devredeceği binlerce IŞİD'linin hapishane yerine aramızda dolaşması pek mümkün olabilir.

Ama diyelim ki, hayır öyle olmadı, iktidar bu konuda çok kararlı davrandı ve IŞİD'lilere göz açtırmadı.

Bu kez de bu vahşi terörün bir numaralı hedefi haline gelmeyecek miyiz?

Elin Amerikalısından, İngilizine, Fransızından, Arabına, Afganından Libyalısına binlerce teröristi yargılamaya kalkarken kendi insanımızı tehlikeye atmayacak mıyız?

Ancak anlaşıldığı kadarıyla çare yok.

Saraylar arasında anlaşma sağlanmış.

Türkiye tarafı bir zafer kazanmış gibi görünmesinin karşılığında IŞİD'i devralmayı kabul etmiş bir kere artık.

“Ama” diyorum ben de “Bari bu yükü üzerimizden, zekice bir planla atalım.”

Nasıl yapacağız?

Bence çare şu;

Kim hangi ülkeden gelmiş, kim hangi ülkenin vatandaşı bir envanter çıkaralım.

Sonra bunları vatandaşı oldukları ülkelere giden uçaklara koyalım, bir anlamda “sınırdışı” edelim.

Almanya'dan gelen IŞİD militanı uçaktan indiğinde bir baksın ki Almanya'da.

Böyle bir eylem yapmamız halinde bu ülkeler “Hayır bu kişileri almıyoruz” diyemez, onları tekrar uçağa koyup geri gönderemez.

Ülkelerine gelen vizesi olmayan birini böyle geri gönderebilirler veya herhangi birini “istenmeyen kişi” ilan ederek tekrar uçağa bindirebilirler ama kendi vatandaşları için bunu yapamazlar.

Amerika'nın elinde tuttuğu IŞİD militanları içinde Türkler de vardır.

Biz onlardan sorumlu oluruz ve onları yargılarız.

Geri kalanını ise aynı gün, aynı anda kendi ülkelerine giden uçaklara koyarız, olur biter.

Olur mu bu?

Sanmıyorum, çünkü Erdoğan “Eğer o ülkeler kendi vatandaşlarını almayı kabul ederlerse” şartı koyarak zaten kendi kendini sınırladı bile.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

Suriyeliler Türkiye'de zorla mı tutuluyor?

Suriye'ye yönelik operasyonla ilgili konuşan AKP Genel Başkanı Erdoğan Avrupa Birliği'ne çok sert çıkıştı.

Çünkü Avrupa Birliği'ne üye ülkeler Türkiye'ye “Suriye'den derhal çık, yoksa para vermeyiz” açıklaması yapmaya kalktılar.

Macaristan'ın engellemesi üzerine bu çağrı resmen yayınlanamadı bu ülkelerden birçoğu bağımsız açıklamalar yaparak bu talebi tekrarladılar.

Erdoğan da buna çok öfkelendi ve “Eğer bize işgalci demeye devam ederlerse kapıları açarız, Suriyelileri size göndeririz” dedi.

Tabii operasyonun göz kamaştırıcı ortamında bu sözleri irdeleyen pek olmadı.

Ama benim merakımı çekti.

Öncelikle kapıları nasıl açacağız ve Suriyeliler bu açık kapılardan nasıl geçerek hangi ülkelere gidecekler?

Öyle ya diyelim ki Bulgaristan veya Yunanistan kapısına yığıldı Suriyeliler, bizim kapıları açmamız yetmiyor ki, Bulgaristan'ın veya Yunanistan'ın da açması gerekmiyor mu?

Deniz yoluyla göndermeye kalksak bu kez yolda boğulup ölenlerin hesabını bizden sonra ihtimali var ki o kadar kötü bir durum.

Tabii şunu da düşünmek gerek; eğer kapıları açmamız halinde Suriyeliler buralara hücum edeceklerse demek ki buradan kalmaktan hiç memnun değiller.

Ya da biz bu Suriyelileri zorla ve baskı altında tutuyoruz da onlar da ilk fırsatta kaçmak istiyorlar.

Erdoğan iyi konuşuyor hoş konuşuyor da bu soruların sorulabileceğini ve bunun bizi sıkıntıya sokacağını hiç düşünüyor mu acaba?

Tabii bana sorarsanız, Erdoğan'ı bu konuda çok destekliyorum.

Açın kapıları gitsinler vallahi, bakalım ne olacak?

KOMİK

Şaşırtan bilmeceler

Sıka sıka canımı çıkardılar.

(Vatandaş değil, limon!)

Çalıyorum ama kimse hırsız diye yakalamıyor.

(Becerikli iş adamı değil, telefon!)

Hiç suçum olmadığı halde sürüp duruyorlar.

(Memur değil, tarla!)

Kimse beni takmaz oldu.

(Aydın değil, kravat!)

Kulağımın dibinde bağırıp duruyorlar ama sağır olmuyorum.

(Nutuk dinleyen seçmen değil, mikrofon!)

Alçacık dallı, yemesi ballı.

(Haram değil, çilek!)

Akıp duruyor, hiç kesilmiyor suyu.

(Bozuk banyo çeşmesi değil, rüşvet çeşmesi!)

Aşkın gözü kördür. Ne zaman açılır?

(Evlenince ve de cepteki paralar bitince!)

Karşıdan baktım, pek çok; yanına vardım hiç yok.

(Sorumlu kişiler değil, kuşlar!)

Karşıdan baktım, hiç yok; yanına vardım pek çok.

(Saman altından su yürüten yöneticiler değil, karınca!)

Erhan Tığlı'dan geldi.

HOŞUMA GİDEN ŞEYLER

Televizyon tarihine geçen futbol geyikleri

(Daha ilk dakikalarda gol yiyen kaleci Hayrettin'e)

İLKER YASİN;

“Yapma Hayrettin daha kadroları saymadım”

“Bu akşam değerli konuklarımızın yanında çok daha değerli iki konuğumuz var.”

“Korner mi diye bakıyorum, hayır köşe vuruşuymuş”

ÜMİT ÖZAT;

“Sparta Prag'ı Sparta'da yeneceğiz.”

BÜLENT KARPAT;

“Çok tehlikeli bir noktadan korner kullanıyorlar.”

“Maç bitti hala gol yiyoruz sayın seyirciler”

(8-0 lık İngiltere maçında 90+1 de yenilen 8. gol sonrası.)

“Eeeeee Oktay, eeeee ligde 2 golün vardı bu maçta da bir golün var eeee toplam kaç golün oldu?

HAMİ MANDIRALI;

“Bunca yıllık futbol hayatım boyunca şunu anladım ki, gol atmadan maç kazanılmıyor.”

SERGEN YALÇIN;

“Hasan yıldızsa ben kuyruklu yıldızım”

“Avrupa'ya gitmek öyle kolay mı? Almanya maçından sonra benim Bayern München'e transferim vardı. Adamlar araştırmışlar. Almadılar.”

TURGAY ŞEREN;

“Kaleci olmasa goldü.”

ERTEM ŞENER;

“Liverpool kalemize akın akın geliyor. Yüreğimiz ağzımıza gelmekten, ağzımızda yer kalmadı sayın seyirciler…”

ÖMER ÜRÜNDÜL;

“Casillas sahadaki en başarılı kalecilerden biri.”

“2 takım gol atamazsa eğer maç berabere biter.”

“Amerika'dan fazla sayı atarsak maçı kazanabiliriz.''

YILMAZ VURAL;

“Eğer milli takıma yabancı hoca alınacaksa benim Alman vatandaşlığım da var.”

İBRAHİM ÜZÜLMEZ;

“Bence bu sezon en çok puan alan değil, en az puan kaybeden takım şampiyon olacak!”

SABA TÜMER; İlk ne zaman milli oldunuz?

RIDVAN DİLMEN; Futbolda mı?

Bunlar okul arkadaşlarımdan geldi. Kimbilir belki de tekrar olmuştur ama olsun, komik…

ÇOK GÜLDÜM

Pazar için üç fıkra

Bu hafta Yıldırım Tuna üç fıkra göndermiş;

Küçük bir soru

SORU: Bir arabanın içinde direksiyondasınız ve sürekli aynı hızda gidiyorsunuz. Sol tarafınızda aşağıda bir boşluk var, sağ tarafınızda ise bir itfaiye arabası, o da sizinle aynı süratte gidiyor… Ön tarafınızda sizin arabanızdan büyük bir domuz var, arkanızda alttan bir helikopter sizi takip ediyor.. Hem helikopter hem de domuz sizinle aynı süratteler. Bu durumdan nasıl kurtulursunuz?

CEVAP: Ayıptır. O arabadan hemen inip yerinizi bir çocuğa bırakın. Lunaparktaki içinde oyuncaklarla dönen bu tip eğlence düzenekleri küçük çocuklar için yapılmıştır!..

Domuz

Adam gittiği lokantadaki yemekleri hiç beğenmemiş, oturduğu andan itibaren şikayet edip söylenmiş, bir ara tabağındaki eti çatalıyla alıp ısırmış ve öylece kalakalmış.

“Bana bak” demiş başında bekleyen garsona son derece nezaketsiz bir üslupla “Siz buna domuz mu diyorsunuz? Cevap ver bakayım!”
Garson “Hemen vereyim efendim” diye cevap vermiş garson sinirlendiğini belli etmemeye çalışarak “Çatalın hangi ucunu kastetmiştiniz?”

Sarhoş Koca

Eve geç ve sarhoş gelen yaşlı adam kendisini karısına affettirebilmek için cilvelere başlamış. Bir müddet sonra da durup fısıldamış “Çok gerginsiniz ve tüyleriniz diken diken.. Bu gece isteksiziz herhalde” diye.

Odanın karşı köşesindeki yataktan karısının sert sesi duyulmuş; “Sersem. On dakikadır halının üzerinde debelenip duruyorsun, zıbar da yat hemen.”

https://twitter.com/can_atakli_