YENİ ÖĞRENDİM

İSTANBUL'a DAVUTOĞLU SÜRPRİZİ OLABİLİR

Yerel seçimler de yaklaşıyor.
Eğer Erdoğan son anda bir “baskın seçim” kararı almazsa 6 ay sonra belediyeler için yine sandık başında olacağız.
Şu anda görünene göre AKP diğer partilerden daha ciddi biçimde hazırlanıyor bu seçimlere.
Hem iktidar olma avantajını kullanıyor hem de çıkardığı yeni kanunlarla kendisi dışında seçilecek belediyeleri yaşatmayacak önlemler alıyor.
Tabii en büyük merak bazı büyük merkezlerde kimlerin aday gösterileceği.
CHP'nin böyle bir derdi yok gibi görünüyor. Çünkü CHP'liler genel olarak seçim kazanmaya değil “kazanmaları kesin” yerlerde “kimlerin” aday gösterileceğine proglamlanmış vaziyette.
CHP için seçim kazanmak değil, kazanacak adayı kimin belirleyeceği daha önemli sanki.
Asıl merak AKP için.
Ankara ve İstanbul'u 1994'ten beri kaptırmayan Erdoğan bu iki büyük kentin başkanlarını azletmişti.
Erdoğan son seçimlerin verdiği güçle bu iki yeri de kesin kazacağına inanıyor.
Ankara için İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'nun adı geçiyor.
İstanbul için ise çok sürpriz bir isim duydum.
AKP'ye ve Erdoğan'a çok yakın bir isim “Bana öyle geliyor ki İstanbul'a Ahmet Davutoğlu'nu aday gösterecekler” dedi.
Şaşırdım tabii. “Nasıl olur?” dedim.
AKP'li dostum “şaşırma” dedi “Reis çok pragmatiktir, Ahmet Davutğlu'nun aday gösterilmesi halinde kazanma potansiyelini görüyordur” diye de ekledi.
“İyi ama” dedim, “Davutoğlu için parti kurma hazırlığında olduğu bile söyleniyor.?”
AKP'li dostum güldü “AKP'de böyle şeyler olmaz. Ayrıca zaten Davutoğlu aday gösterilirse en az beş yıl bayrak açmaz, bu arada Erdoğan yine seçilir, böylece sorun olmaz” dedi.
Valla AKP'yi elbette onlar benden çok iyi tanıyor, biliyor.
Davutoğlu adını söylüyorsa vardır bir bildiği.

BUNU YAZMAK GEREK

CHP BU KİŞİYİ ADAY YAPARSA ŞAŞIRMAM

Geçenlerde Ahmet Hakan'ın görevden atılan Beşiktaş Belediye Başkanı Murat Hazinedaroğlu ile ilgili bir iddayı dile getirdikten sonra “Yalanlarsan belgeyi suratına çarparım” diye yazmasını eleştirerek “Bu şantaj kültürüdür”demiştim.
Ahmet bir gün sonra belge olarak kendisinden 100 bin dolar istenen vatandaşın savcıya verdiği ifadesini yayınladı.
Bu vatandaş ifadesinde açtığı işyerine tadilat ruhsatı almak için Beşiktaş Belediyesi'nde Hüseyin Avni Sipahi'ye gönderildiğini bu kişinin de 100 bin dolar ödemesi halinde işinin çözüleceğini söylediğini belirtiyor.
Bu iddia tabii. Ama en azından resmi. Dedikodu olmaktan çıkmış yani.
Peki bu Hüseyin Avni Sipahi kim?
CHP Genel Başkanı'nın 17-25 Aralık tapelerini Meclis kürsüsünden okurken “Çete lideri” olarak adını andığı kişi.
Aslında bu kişi Kılıçdaroğlu'nun Beşiktaş Belediye Meclis üyeliği için aday gösterdiği isim.
O zamandan bu zamana kimse bu kişiden hesap sormadı. Sadece bu kişi CHP'den istifa etti. Ama söylenene göre şu ana belediyeye asıl başkanlığı yapan da bu kişi. Kılıçdaroğlu'nun bu kişiyi önümüzdeki seçimlerde Beşiktaş ya da bir başka yerin belediye başkanlığı için aday göstermesine nedense hiç şaşırmayacağımı düşünüyorum.

KAFAMI BOZAN ŞEYLER

VATANDAŞI BU TÜR “APTAL İHBARCIYA” ÇEVİRDİLER

Şarkıcı Mabel Matiz hakkında “FETÖ'cü olmak” suçlamasıyla soruşturma açılmış.
Nedeni çok komik ama.
Neymiş, Mabel Matiz'in son klibinde “bir dolar” görünüyormuş.
Klibin bir sahnesinde Mabel Matiz'in üzerine düğünlerdeki gibi dolarlar saçılıyor.Bunlar
“birer dolar”mış.
FETÖ'cülerin simgesi olan “bir dolar” kullanılarak darbe propagandası yapıyormuş.
Gülmeyin.
Çünkü bu aptalca ihbarı ciddiye alan savcılık harekete geçti ve şarkıcı hakkında soruşturma açtı, ifadesi alınan sanatçı serbest bırakıldı.
Bir klipteki bir dolardan bile nem kapanlar türedi demek ki son zamanlarda.
Bu iktidar milleti de “aptal ihbarcılara” çevirdi ya helal olsun.

CANIMI SIKAN ŞEYLER

YAKALAMAYA ADAM VAR SAVCIYA GÖTÜRMEYE İSE YOK

Odatv'nin Haber Müdürü Barış Terkoğlu önceki gün gözaltına alındı.
Gerekçesi şu; görevden alınan Beşiktaş Belediyesi eski Başkanı bir haber nedeniyle Terkoğlu hakkında suç duyurusunda balunmuş. Savcılık Terkoğlu'nu ifadeye çağırmış. Terkoğlu zamanında ifade vermeye gitmeyince mahkeme “yakalama kararı” çıkarmış. Polis de kendisini yakalayıp karakola getirmiş.
Buraya kadar her şey normal.
Hangi nedenle olursa olsun mahkemeye ifade için gitmemek olmaz.
Bu yapılmadığında da yakalama kararı çıkarılabiliyor.
Ama bu olayda “evlere şenlik” durum şu: Polis Barış Terkoğlu'nu karakola kadar getiriyor ama oradan savcılığa götürmüyor. Çünkü “personel eksiğimiz var” deniiyor.
Ne olacak peki?
Terkoğlu personel açığı kapatılana kadar karakolda kalacak. Neyse ki durum sosyal medyada duyulduktan sonra herkes harekete geçiyor ve Barış Terkoğlu ifadesini verip serbest bırakılıyor.
Böyle bir “güç şımarıklığının” yaşandığı ülke olduk işte.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

ILIMLI MUHALEFET NE DEMEK OLUYOR

İdlib olayı ile birlikte Suriye yeniden gündemin birinci maddesine oturdu.
Amerika güdümündeki iktidar Suriye'nin İdlib'deki terörist yuvalarını temizlemesini istemiyor.
Buna “insani” bir kılıf bulan AKP iktidarı “Operasyon yapılması halinde büyük katliam yaşanacağını” ileri sürüyor.
Bu arada sıkça kullanılan bir deyim var.
Cumhurbaşkanı Erdoğan da son Tahran zirvesinde ve sonrasında dile getirdi.
Buna göre İdlib'deki gruplar içinde en büyüğü “ılımlı” muhaliflermiş.
Ne anlama geliyor bu “ılımlı” tanımlaması?
Sanıyorum hiçbir ideolojisi, siyaseti ve stratejisi olmayan bu muhaliflerin IŞİD ve El Kaide ile El Nusra'ya göre daha vicdanlı olduğu anlatılmak isteniyor.
Bu muhalifler ötekiler gibi çok sayıda kafa kesmiyorlar, diri diri insan yakmıyorlar galiba.

ÇOK GÜLDÜM

YAŞASIN OKULLAR AÇILDI

Ana ve İlk okulların birinci sınıfları ders başı yaptı.
Sıcağı sıcağına bir okul fıkrası gelsin o zaman;

Anne: Oğlum bugün okulda ne yaptınız?
Çocuk: Kimya dersimiz vardı. Laboratuvarda çok güzel deneyler yaptık.
Anne: Ne güzel. Peki yarın okulda ne yapacaksınız?
Çocuk: Hangi okulda?

 

https://twitter.com/can_atakli_