KOŞULLARA BAKINCA GEL de YAZMA!

Elektrik borcunu ödeyemediği için hakkında işlem yapılan kişi sayısı 3 milyon 365 binken, doğalgaz borcunu ödeyemediği için hakkında işlem yapılan kişi sayısı 710 binken, hakkında işlem yapmak demek elektrik ve doğalgazın kesilmesi demekken! Gel de yazma!

Cinsiyet eşitliğinde 153 ülke arasında 130.sırada yer almışken, İzlanda 11 yıldır şampiyonken, onu Norveç, Finlandiya, İsveç izliyorken, bizim altımızda da Kongo, Suriye, Pakistan, Irak ve Yemen varken! Gel de yazma!

Genç işsizliğin yüzde 27’yi bulduğu ülkemizde beyin göçü liseye kadar inmişken, Türkiye’nin gözde okullarını bitirenler; “ülkem için kaygılanıyorum, hayallerimi bitirdiler, bizden öncekiler yüksek lisans ve doktora için giderlerdi, ben ve arkadaşlarım geleceğimizi oralarda kurmayı planlıyoruz, ülkemizdeki üniversite eğitimini umut verici görmüyoruz.” diyerek göçüyorken! Gel de yazma!

YÖK verilerine göre; İstanbul Erkek Lisesi mezunlarının yüzde 52,6’sı, Galatasaray Lisesi mezunlarının yüzde 32,6’sı, Alman Lisesi mezunlarının yüzde 94,7’si yurtdışına gidiyorken, yine YÖK’ün açıklamasına göre; 24 bini Almanya, 15 bini ABD’de olmak üzere farklı ülkelerde 50 bin gencimiz okuyor ve gelmeyi asla düşünmüyorken! Gel de yazma!

Ankara’da kadına yönelik şiddetle mücadele için yapılan toplantıya kadınlar alınmazken, Ankara valisinin başkanlığında yapılan toplantıda erkekler kadın konusunu masaya yatırırken, kadına yönelik şiddeti görmezden gelenler masaya kurulurken! Çalışma hayatında ve evde görülen; ekonomik, fiziksel, psikolojik, duygusal şiddetin birinci ağızdan dinlenmesi gerekirken! Gel de yazma! (Daha doğrusu gel de bu toplantıya inan…)

Savaştan kaçmış, hayattan kaçmış, kendinden kaçmış, ülkesinden kaçmış 5 milyon Suriyeliyi komşu hatırı olarak algılayıp bağrımıza basmışken, yola çıkarak gelmeye başlayan 50 bin Suriyeliyi insanlığımıza yorup bekliyorken,  600 yaralı Libyalının gelişi üzerinde ise pek durmazken! Gel de yazma!

Simit saraylarına atılan can simitlerine, yönetimin yeni uygulaması olan bir ileri bir geri, ver mehteri taktiklerine, Resmi Gazete ’de yayınlanan fıkhi hükümlere, bir takım ilginç başlıklı çalıştaylara, delik deşik edilen ihale yasasına bakarken! Gel de yazma…

75 milyar lirayla ülkemizin pek çok sorunu çözülecek ve pek çok kişiye istihdam alanı yaratılacakken “sükse inadıyla” yapacağız dedikleri Kanal İstanbul projesine baka kalırken!  Gel de yazma!

Oysa cümlenin malumudur ki! Dünya çevre dedikçe biz yok ediyoruz, Yalova’nın yüzölçümüne yakın bir alanı kapsayacak gayrimenkulü Katarlılara satmışız, Suudi Arabistan, Kuveyt, Irak, Katar, Birleşik Arap Emirlikleri ev ve arsa satın almada yarışıyor ve bu durumun demografik yapımızı değiştireceğini umursamıyoruz! Hal böyle iken yazsan ne olur?

Bir avuç kömür için bir ömür verenler görmezden gelinirken;  sükse ve farkındalık özgürlükle, akılla, bilimle, başarılı sporcularla, başarılı üniversitelerle, sanat insanlarıyla, yazarlarla yapılırken biz kanallarla yapılacağına inanıyorsak!  Yazsan ne değişir?

Sonuç olarak; En başta yazdık, tekrar edelim. Her ne kadar görünen köyü görmezden gelemesek de, bu koşullarda bazı şeyleri dile getirmenin anlamı, sorunlara çözüm beklemenin olanağı yokken gel de yaz…