KÜÇÜK YAŞTA EVLİLİK BÜYÜK GELİR*
Dip notu başa aldım adını da üst not koydum! Efendim; başlık son yıllarda duyduğum en çarpıcı sloganlardan biri bana göre. Düşüneni, bulanı, hayata geçireni ve paylaşanı öncelikle kutlamak isterim. Uçan süpürge Derneği’ne de alkışlayarak teşekkür ederim.
Son 16 yılda olup bitene bakınca, eğitimde gelinen noktaya dalınca, yönetimin kız çocuklarına reva gördüklerini okuyunca insanın yüreği sıkışıyor, karnına ağrılar giriyor doğrusu.
Sonu gelmeyen bir mağduriyet yaratma arzusu, pazarlamanın tüm yollarını deneyerek yaratılan masumiyet algısı, kadını eve kapamanın meşrulaştırılan her türlü yolu bu iktidarın bize öğrettiği dil ve dayattığı yol oldu. Amaç yeni nesillere yepyeni bir ülke inşa etmenin kodlarıysa başarı tam gaz devam ediyor demektir. Mağduru oynayarak mağruru sergilemek, kâğıt üzerinde de olsa çağdaş ve evrensel hukuk sistemi varmış gibi yapmak, pembe otobüs, ayrı vagon, ayrı koridor ve ayrı kantin, ayrı sınıf gibi dayatmalarla cinsiyet farkını belirgin hale getirmek, tüm bunları inatla ve inançla sürdürmek başarılı oldukları alanlar arasında!
MEB diyor ki; “En yakın okul, en iyi okuldur.” Bu şu mu demek oluyor? En yakın kurs en iyi kurstur! Merdiven altı da olsa, kaçakta olsa, izinsiz de olsa yakınsa fark etmez! Yerli malı haftası adı altında küçük kızlar küçük erkeklerin ayağını yıkasın! Gelenek göreneklerimiz adı altında küçücük çocuklar öğretmenlerinin takı merasimi ve gözetiminde sınıflarda gelin- güvey olsun! Namaza gitmeyen çocuklara baskı uygulansın ve bunun adına kültür öğelerimiz densin!
MEB’de durum bu da, diğerlerinde çok mu farklı sanki? Yetkili ağızlara göre yüzde 11 büyümüşüz! Yetkisiz ağızlara göre 11 ayda 11 bin işyeri kapanmış. Siz bu istikrara, rakamların uyumlu diline bakar mısınız?
2011 yılında 121 kadın öldürülmüştü. 2017 yılında 365 kadın öldürüldü.16 yılda yaşanan darp, saldırı, taciz, bıçaklama, ağır yaralama olaylarına girersem yazı ansiklopediye döner! O nedenle 53 bin kadının geçici koruma altına alındığını söylemekle yetineyim. Ülkemizde 25 milyona yakın bireysel silahın olduğunu, yüzde 85’inin ruhsatsız olduğunu unutmadan ilave edeyim. Nedeni nedir, nedeni tek midir, nedenleri çok mudur? Bu sorulara ilgili birimler doyurucu yanıtlar zaten verirler!
İyisi mi yenilip yutulması zor lafları, yağıp gürleme şampiyonlarını, parmak sallama ustalarını bugünlük bi kinara yazalım. İşverenlerin yüzde 92’sinin erkek, yüzde 8’inin kadın olduğunu unutmayalım. Ülkemizde çocuk yaşta evliliğin ne denli yaygın ve derin bir sorun olduğunu hep aklımızda tutalım. Tek tip beslenmenin, erken evliliğin, okul terkinin, sağlık kontrolünden yoksun kalmanın, düşük okuryazarlığın hep kadınların yok sayılmasının sonuçları olduğunu ezber edelim.
Yok canım bu apayrı bir mevzu derseniz; o da sizin adaletinize ve asaletinize kalmış deriz…