O KAZLARDAN BİRİSİ YAZIYOR

Bugünkü yazımı, Türkiye’deki milyonca kazdan birisi yazdı.

Kazdır, çünkü, AKP hükümeti onu kaz gibi yoluyor ama sesini çıkartamıyor.

İktidarımız, çalışanlara yıllık yüzde 8 zam yapıyor.

Gel gör ki otomobillerin vergisine yüzde 40 ekliyor.

Biraz ses çıkınca yüzde 25’e çektik gibi hava yarattılar.

Benim de içinde olduğum kaz sürüsünü sessize aldılar.

YABANCI PARA BABALARI İÇİN

AKP doğrudan veya dolaylı zamlarla tüyümüzü teleğimizi yoluyor; topladıklarını da emperyalist para babalarına aktarıyor.

15 yılda faiz adı altında yabancılara 760 milyar dolar para vermiş bu bulunmaz hükümet...

Yetmedi verdikleri... Hazine dışarıdan yine faizle para alacak...

Başkalarının bir verdiğine bunlar iki hatta üç veriyorlar.

Borç onların değil nasıl olsa; devletin; yani milletin; yani biz kazların borcu.

Çünkü ödeyen kişi Cumhurbaşkanı veya Başbakan değil millet, millet!

Millet ise koyunlaştırılmış.

İşte neden millet değil ümmet dediklerinin sırrı burada.

Biz ümmet, biz sürü...

Ümmet budur: Kaz gibi yolunur ama Allah’a şükürler olsun, der.

MİLLETE OTOMOBİLİ ÇOK GÖRÜYORLAR

Hükümetin işi gücü otomobile, vergisine ve akaryakıta zam yapmak. Düşünün ki mazot bile beş lira sınırında.

Kendilerine bin odalı sarayları bile az bulanlar, şu ağzı var dili yok millete 1 otomobili bile çok görüyor. Otomobil üstünden halka olmadık kazıklar atıyor.

Biliyorsunuz, İzmit Körfezi üstüne bir Osman Gazi Köprüsü yaptılar. Bursa’ya gitmek için üstünden geçtim, bana 85 liraya mal oldu. Köprü parası, yol parası olarak...

Geliri bizden 5 kat fazla olan Almanlarla yarıştırılıyoruz.

Bir de yapan firmaya garanti vermişler: Her gün bilmem kaç bin araç geçmez ise kalanını biz sana hazineden ödeyeceğiz.

İnsanlar bu kadar pahalı köprüyü ve o pahalı yolu kullanmıyorlar. Haklılar da...

Peki yandaş müteahhitler mağdur mu edilecekler?

Açılsın hazinenin kapıları. Bizden kat kat toplanan paralar onların ayaklarına saçılsın.

İşi bilen bir uzman dedi ki: Bu hükümet, hazineden müteahhite aktardığı parayı, köprü yapmak için kullansaydı o köprüyü yapar, devlete mal eder; geliri de hazineye akardı.

Aynı rezalet Yavuz Sultan Selim Köprüsü için de geçerli... Devlet değil müteahhitler zengin oluyor. Hem devletin kazanmasını isteyen kim?

Devlet dediğiniz Türkiye Cumhuriyeti onlar için “Dar-ül harb”...

Yani kâfir ülkesi.

Malını yağmalamak helaldir. Buna da cihat denilir...

Okullarda bu işin dersini bile başlatıyorlar.

Medreseleri boşuna mı övdü Cumhurbaşkanı Erdoğan?

Medrese demek, cihat demek... Bu dönemde gücün yok ya, dışa karşı cihada kalkışamazsın. O zaman din kardeşine saldıracaksın. Medrese demek, sürüleşmek demek...

OTOMOBİL CAMLARINDAN CEZA

Tayyip Bey 2019’da seçime girecek ya... Para lazım...

Emri verdiler:

-Vatandaşa bol bol ceza kesin. Bunun için ne yapılacaksa yapın!

Böylece, trafik cezaları yeniden harekete geçirildi. Hızlı gittin ceza, yan yattın çamura battın ceza... Düşünün ki sıcaktan korunmak için otomobil camlarını filmle kaplatanlar yeniden ceza ile baş başa geldiler. Göreceksiniz, trafik polisleri kavşaklarda, köprü girişlerinde cam avcılığına başlayacaklar.

ARAPLAR KADAR OLAMAYANLAR

Bir de bizim millet Arapları beğenmez...

Eğer böyle kazıklar Araplara atılsa idi, onlar şimdiye kadar sokakları doldurmuşlardı.

AKP’nin yarattığı hava ile Türk milleti ümmet haline geldi.

Baştaki kişi ne yapıyorsa onu Allah’ın işi gibi görüyor, sesini çıkartmıyor.

Kısacası, millet olmaktan çıkanlar işte böyle sürüleşirler.

Sürü sahibi de onları istedikleri gibi sağar.

Melemekten bile korkan bir yaratık olabilir mi?

YERLİ IŞİD SOKAKLARDA

Suriye’den ve Irak’tan atılan IŞİD militanları arasında ne kadar Türk terörist olduğunu biliyor musunuz? Ya onlarla aynı zihniyette olup da bu ülkenin sokaklarında dolaşanlar?

Bunların son marifeti, Kayseri Kitap Fuarı’da İhsan Eliaçık’a saldırmak oldu.

O İhsan Eliaçık ki Sünni ideolojiyi kurtarmaya çalışan bir araştırmacı. KRT TV’deki yorumları bu yönde. Ama Sünni görüntülü yerli IŞİD, arkasına almış kindar nesil imalatçısı AKP’yi, ona bile saldırıyor.

İstanbul’daki sergiyi basmaya çalışan da aynı zihniyettir. Öncüleri de Fransa’daki plajlarda cıbıldak dolaşıp Türkiye’ye gelince türbana giren Osmanlı torunu o kadın...

Ünlü halk ozanı Develili Seyrani’nin dizesiyle anlatmalı durumu:

“İyiler âlemden göçtü çekildi

Bizler zamanenin p.çine kaldık”

https://twitter.com/r_zelyut