BUNU YAZMAK GEREK

Oylar çalındı öyle mi? Gözüme baka baka söyleyebilir misiniz?

İstanbul'u kaybeden AKP çılgın gibi.
Daha ilk andan itibaren seçimi tersine çevirmek için çabaladı.
Olmadı, olamadı. Çareyi seçimi iptal ettirmekte buldular.
Fakat ortada gerekçe yok.
YSK'nın üstünkörü yazdığı iptal nedeni en aptalları bile güldürüyor.
Kısacası kamuoyunda “iptal haklıdır” algısı oluşmadı.
Bunun üzerine yeni bir yöntem bulundu.
Yandaşlardan biri Binali Yıldırım'ın yanına sokuldu, “Başkanım seçimler neden iptal edildi?” diye sordu sırıtarak. Yıldırım da, “Neden olacak çünkü çaldılar” dedi.
24 Haziran'da AKP'nin stratejisi “beka ve muhalefetin terörle işbirliği” idi.
Bu seçimde belli ki “Çaldılar” sloganı kullanılacak.
“Çaldılar” sözü herhalde Binali Yıldırım'ın üstün zekasının bir ürünü değil.
Çünkü bu söz söylenir söylenmez, yandaş kesimde bir kampanya başlatıldı.
Birden sınıf atlamış ‘süslüman'ından çocuklarına, gazetecisinden sanatçısına bir video furyası başlatıldı.
Kamerayı eline alan “Seçimler neden iptal edildi, çünkü çaldılar” diyor ve bunu sosyal medyada paylaşıyor.
Buna gazetelerde yazan ve televizyonlarda tartışanlar dahil tabii.
Hepsi yandaş olan bu gazetecilerin bir kısmını tanıyorum.
Ya zamanında birlikte çalışmışız, ya çeşitli TV programlarında karşı karşıya gelmişiz.
Hepsiyle aramda bir hukuk oluşmuş.
Hiçbiri ile düşman değilim, hasım değilim. Fikirlerimiz farklı ve iktidara bu kadar yakın olarak operasyonlara kalkışmalarına mesleğim adıma içerliyorum.
Bu nedenle bir kısmının ismini de anarak, “Oyları çaldılar” sözünü gerçekten inanarak söyleyip söylemediklerini sormak istiyorum.
Örneğin yıllarca evine de çok gittiği Mehmet Barlas gerçekten CHP'nin oyları çaldığına, çalabileceğine inanıyor mu?
Oğlu Cemil Barlas kimin çaldığını biliyor mu?
Eşi Canan Barlas kaç oy çalındığını söyleyebilir mi?
Sadece bir yazımda ve bir kere ismini anarak, “yandaş” dediğim için, iki yıldır adeta kan davası güderek sürekli aleyhime yazan Hadi ve Süleyman Özışık kardeşler, benim içtiğim çayın parasını vermediğimi yazdıkları kadar, eminler mi oyların çalındığından acaba?
Entelektüel düzeyi yüksek olan Ahmet Kekeç gözlerimin içine bakarak “Çaldılar” diyebilir mi?
AKP'li kanallardaki dizilerde oynayan ama “Her şey güzel olacak” diyen bütün sanatçıların işine son verilmesini isteyen Cem Küçük ve ekran ortağı Fuat Uğur, gerçekten çalınma ile ilgili bir kanıt gösterebilir mi?
Haşmet Babaoğlu'nun vicdanı “Evet, oy çaldılar” demeye müsait hale gelmiş midir yoksa? Robert Kolej'in en çok okuyan çocuğu Engin Ardıç, alınan oyların sayısını tahminen de olsa verebilir mi?
Ve daha niceleri.
Tanıdığım AKP'li, MHP'li siyasetçiler.
Gerçekten gözümün içine baka baka, “Evet, oylar çalındı” diyebilir misiniz?
Vicdanınız buna elverir mi?

Bİ SORALIM BAKALIM

Anadolu Ajansı seçim gecesi sonuçları nasıl aldığını hâlâ açıklamadı

Seçim gecesinin en büyük skandalı biliyorsunuz Anadolu Ajansı'nın yaptığı manipülasyondu.
Gerçi ajans daha önce de benzer işler yapmıştı, ancak sonucunda AKP'ye kazandırdıkları için kimse sorun edememişti bunu.
Oysa son seçimde AA'nın bu oyunu tutmadı.
Yaptığı yönlendirmeye rağmen Binali Yıldırım'ın kaybettiği ortaya çıktı.
Bu nedenle YSK da anında sattı Anadolu Ajansı'nı.
Hatırlayın, YSK'nın Başkanı, seçim sonuçlarının çok hızlı gelmesine akıl erdiremediğini belirterek, “AA sonuçları nereden alıyor bilemem. Bizim müşterimiz değil. Onlar yüzde 95'e geldiğinde biz sonuçları henüz girmeye başlamıştık” demişti.
Tabii bu açıklama üzerine, “AA sonuçları kimden ve nasıl alıyor?” sorusu gündeme geldi.
O günden bu yana AA yönetimi hâlâ seçim sonuçlarını hangi yolla bu kadar hızlı aldığını açıklamadı. Belli ki açıklamayacak da.
Ancak bildiğimiz şu ki, 23 Haziran'daki seçimlerde de medya yine AA üzerinden alabilecek seçim sonuçlarını.
Muhalefetin bu kez de çok dikkatli olması gerek.
En önemlisi AA mutlaka manipülasyon yapacaktır. Buna karşı da hazırlıklı olmalıdır.

ÇOK GÜLDÜM

AKP oy kullanmayan seçmenlere yoğunlaşacakmış

Elbette iktidar için İstanbul'u kaybetmek sürpriz oldu.
Oysa muhtemelen etkili bütün kurumlar saraya “Merak etmeyin efendim, siz kazandınız bile. Her şey halledildi” demişlerdi.
Evdeki hesap çarşıya uymadı.
Şimdi uydurulması için devletin bütün güçleri devreye sokuldu.
Tabii bu arada AKP'liler de “güya seçim stratejisi” üzerine çalışıyorlar.
Devlet iktidara kazandırmak için akla gelebilecek her planı yaparken AKP'liler de “Son seçimde oy kullanmayan” kitlelere eğilecekmiş.
Rakamlara göre 24 Haziran seçimleri ile yerel seçimlerde oy kullananlar arasında 700 bin fark varmış.
Yani daha önce oy kullanan 700 bin kişi yerel seçimde oy kullanmamış.
AKP'liler bunların küskünler olduğuna inanıyor.
Dünkü yandaş gazetelerden birinde “Umut oy vermeyenlerde çünkü son seçimde oy kullanmayanların yarısı Ak Partili” diye yazmıştı.
Aslında kendilerine moral veriyorlar. Diyorlar ki, “Küsen, kırılanları kazanırsak seçim çantada keklik.”
İyi de komik olan şu; eğer oy kullanmayan 700 bin kişinin yarısı AKP'li ise diğer yarısı da muhalefet. Yani değişen bir şey olmayacak.
Boşa moral pompalaması yani.

KOMİK

“Seçimler niye iptal oldu?” sorusuna başka bir cevap

Okurlarımdan biri uyarmış.
İktidar “Çünkü oylar çalındı” kampanyası başlattı ya.
Okurum demiş ki, “Olaya bir de tersinden bakalım.”
Ve eklemiş; “Seçimler niye iptal etti sorusuna, ‘Çünkü çaldılar' cevabı verilebiliyorsa; ya biri kalkıp ‘Çünkü çalamadılar' derse kızmayacaksınız ama..”
Eee her propagandanın karşıtını da düşüneceksiniz.
Bakarsınız CHP de bu slogana sahip çıkıverir.
Ne şenlik ama.

MERAK ETTİĞİM ŞEYLER

YSK'nın her adımı çelişkili

Seçimleri yönetmekle görevli Yüksek Seçim Kurulu, referandum ve ondan sonraki iki seçimde kurumun bütün saygınlığını yerle bir etti.
Kurulduğundan beri üzerinde hiç kuşku bulutları dolaşmayan ve güvenilirliği sorgulanmayan YSK, bugünkü yönetiminin elinde bir anda Türkiye'nin en güvenilmez kurumu haline geldi.
Hem haksız, hem de çok çelişkili kararlar alan YSK'nın itibarını yeniden kazanması kaç yılı alacak bilemiyorum.
Bakın çok basit bir örnek vermek istiyorum.
Referandumda oyların sayılmasına sadece beş dakika kala, “Mühürsüz oylar da geçerlidir” kararı almıştı YSK.
Oysa Anayasa gereği, kanunla düzenlenmiş bir uygulama ancak kanunla değiştirilebilir ve bu görevi TBMM dışında kimse yapamaz.
Oy pusulalarının mühürlü olması kanunla uygulanıyordu ve YSK, referandumun son dakikasında kendini parlamento yerine koyarak kanunu değiştirdi.
Ortada tam kanunsuzluk durumu vardı.
Henüz kabul edilmemiş olsa bile fiilen tek adam rejimine geçtiğimiz için YSK'ya yapılan hiçbir itiraz kabul edilmedi.
Diğer yargı organları da saraydan korktukları ve muhtemelen bu yönde talimat aldıkları için, “YSK kararları tartışılamaz ve değiştirilemez” kuralının arkasına sığınarak, hukukun çiğnenmesine göz yumdular.
YSK, “Tamam kanunsuzluk olabilir ama sor bakalım neden?” dedi ve gerekçeyi açıkladı;
“Pusulaların mühürsüz olması YSK'nın hatasıdır, bunu oy kullanan vatandaşa yükleyemeyiz.”
Aradan iki yıl geçti.
YSK yine sarayın arzusunu yerine getirmek için bir karar aldı.
Durumu şöyle açıkladı; “YSK sandık kurulları oluşurken hata yapmıştır, o halde seçim tekrar edilmelidir.”
Peki referandumda YSK'nın hatasının halka yüklenemeyeceği belirtilirken, yerel seçimde neden YSK'nın hatası halka yüklendi.
Sahi neden?

https://twitter.com/can_atakli_