PENCERESİZ BİR ŞEHİT EVİ

Penceresiz bir şehit evi

Önünde bayrak asılı

Penceresiz bir şehit evi

Duvarları çöktü çökecek

Yoksulluk akıyor sağından solundan

Derin bir tevekkülle kadere baş eğmiş duvarlar

Susuyor yerler gökler susuyor

Yoksulluk yağıyor gökten

Yerden yoksulluk fışkırıyor

Önünde bir bayrak asılı

Belli etmiyor yüzünü

Belli ki içi karalı

Mırıltısı yellerde duyuluyor:

Cam bile taktıramamış boş pencereye

Ölüm gelmiş bu ıssızlıkta orayı bulmuş

Kader denebilir mi buna

Uzaktan bir takım gelmekte

Apoletli, türbanlı, kravatlı

Burada bir bayrak

Dalgın hüzünlü kimsesiz

Atılacak o nutku beklemede

Penceresiz bir şehit evinde

Hey gidi şehidim!

Sen ki o uçaklara binip o hayal ülkelerine gidemedin

Paralar kazanamadın başka gençler gibi gemiler dolusu

Cebin hep boştu

Bir avuçluk tarlanda geçti ilk gençliğin

İç geçirerek baktın

Ara sıra indiğin şehrin vitrinlerine

Gösterişli evleri göğe tırmanan merdiven sandın

Yel gibi geldin sel gibi gittin

İçinde filizlenmiş o ilk aşkınla

Ağlar o penceresiz ev

Ağlar topraklar

Söğüt ağaçları yolar saçlarını

Otlar biraz daha erken kurur

Kuşlar sanki ölüme uçar

İteklenirsin neredeyse

Bir on beşte ölmedin diye

İşte bir bayrak

Bir de senin ona sarılı kutlu anın

Yuttu iki metrelik toprak her şeyi

Atılan nutuklar çürüdü gitti

Çok ıraklarda birilerinin kalbinde

Kanayan bir yara olarak kaldı

https://twitter.com/r_zelyut