SEN DE KİMSİN?
 

Başlık manidar değil mi? Ama bana ait değil, son izlediğim oyunun adı bu!
 

Şimdi ayrıntılara geçiyor ve sizleri bir emeği birlikte alkışlamaya davet ediyorum. Oyunu izlerken bana birisi çıkıp da üç sözcükle özetle dese ne derdim diye düşünürken hemen aklıma şu üç sözcük gelmez mi? “Coşkulu, sabırlı, dikkatli bir kadro.” Yetmedi yeniden üç sözcük daha diye üsteleyen biri daha çıkarsa bu kez de; “Kararlı, direngen, çalışkan bir grup” der noktayı koyardım.
 

Aslında bu çok alçakgönüllü ve müthiş emek, sabır, sağduyu ve duyarlılık gerektiren oyun için ( anne- baba- çocuklar- yeni değerler, gençlerin elektronik merakı gibi konular ele alınmış) sınırlı bir köşe yazısında ne anlatsam az kalır, eksik kalır. Bunu baştan söylemeli ve gençlerin başarısı görülmeye değer demeliyim. Görün diye de ilave etmeliyim!
 

Öncelikle oyun insanın yüreğini avucunun içine alan bir konuyu işliyor. Ana- baba- çocuk üçgeni. Herkesin kendinden bir şeyler bulacağı, kendini oyuncunun yerine koyunca yadırgamayacağı, kendi hayatından örnekler bulacağı bir konuyu…
 

Oyunun iki yazarı var. Zafer Ulaş ve Umut Gül. Yazarlar aynı zamanda oyuncu da! Konu öncelikle ailelerin sorumluluk bilincine işaret ediyor. Anlatımın sadeliği, akıcılığı, yer yer şive taklitleri dikkati hep uyanık tutuyor. Her yerde rastlayacağımız tipler ele alınıyor, çok yakınımızda duran insanlar, içimizden birileri anlatılıyor, kurmacaya değil yaşanmışlıklara yer veriliyor. Ekilenlerin nasıl biçildiğinin altı çiziliyor.
 

Genelde tiyatromuz adına, özelde genç oyuncular adına umutlandıran bir oyun bu. Neden derseniz? Mizahı ve yöresel değerleri şive taklitleriyle öne çıkardığı için, sanatın ve sanatın gücünün altını kalın çizgilerle çizdiği için derim. Çocukluğa bakışın, yaşamla yüzleşmenin, önemli dönemeçlerin altını çizmenin, ailevi, ruhsal, sosyal çalkantılara eğilmenin, geçmişe dönük, üstü örtülü olaylarla hesaplaşmanın ve onları gün yüzüne çıkarmanın adreslerinde başarıyla dolaşılmış bir oyun olduğu için derim… 
 

Yetinmeden yine neden derseniz? Çünkü derim; Oyun seyirciyi alıp heyecanlı ve şaşırtıcı bir yolculuğa çıkarıyor. İzleyiciye sağlam bir metin eşliğinde genç bir kadroyla taze bir enerji sunuyor. Hüzünle sevinci bir arada işliyor.

Daha ne olsun!
 

Oyunu Duru Tiyatro Salonu’nda izledim. Öncelikle yıllar önce çalıştığım kurumun salonu olduğu için çok etkilendim ve dalıp gerilere gittim. Sonra toparlandım! Günümüze döndüm ve oyunda şunu gördüm; yorum ustalıkla, teknik yatkınlık uzmanlıkla, duyarlılık insan sevgisiyle iyi harmanlanmış…
 

Gelelim kadroya; Baba rolünde Umut Gül, anne rolünde Özlem Çınar, evin cep telefonu bağımlısı oğlu Yiğit rolünde Karslı hemşerim Cafer Kara, evin kızı rolünde Bilun Aksoy, dede rolünde Zafer Ulaş, yerel ağızla dikkatleri çeken ve sık sık alkış alan Cezmettin Ağa rolünde Ahmet Tekin’i ellerim kızarıncaya kadar alkışladım.
 

Bitmedi. Düğünden kaçırılan damat Utku rolünde İlhan Karamanoğulları,  evin diğer oğlu rolünde Berkay Doğan’ı, Can rolüne hayat veren Hakan Eksen’i, verdiği toplumsal mesajlarla çok sempatik bulunan sevimli polis rolünde Semih Aydoğan’ı iki elin çıkaracağı en yüksek sesle ve coşkuyla alkışladım.
 

Özet ve sonuç olarak; Konusu çok tanıdık çok bildik olan oyunda çocuklarından kendince beklentileri olan bir babanın beklentilerinin karşılanmadığını düşünerek yeniden çocuk sahibi olmak istemesi komik bir dille anlatılıyor. Bu isteğini eşiyle paylaşan baba yorgun argın işinden döndüğü bir gün uyuyor ve rüyasında farklı maceralara karışan çocuklarını görüyor. Uyandığında onlardan ne kadar memnun olduğunu anlayarak bir daha onlara baskı yapmama kararı alıyor. Hepimize çok tanıdık gelen, yadırgamadığımız bizden olan bir konu…
 

Önemli Not: Tiyatro eleştirmeni değilim ama tiyatro tarihi hocalığımın verdiği yetkiye dayanarak olabildiğince sürükleyici bu oyuna zaman ayırın derim.
 

Daha Önemli Not: İzleyecek olanların tadını kaçırmamak için daha fazla ipucu vermiyor, yazarından oyuncusuna tüm kadroyu kutluyorum. Yolları ve şansları açık olsun.
 

Çok Önemli Not:  “SEN DE KİMSİN?”  Adlı oyun 20 Mayıs 2017 Cumartesi gün saat 21.00’de Gazanfer Özcan Tiyatrosu’nda. Kaçırmayın olur mu?