SİYASAL AKTÖRLERİN KÖRLÜĞÜ ve LOZAN!

Bağıra çağıra haykırılan Yeni Türkiye’nin sık sık değişen kodları var!

Çevremizde ve içimizde ölüm kol gezerken, bombalar, kanlı tuzaklar, patlamalar, şehit haberleri hız kesmezken, bazı bölgelerimiz harabeye dönen Halep- Şam’a giderek benzerken, günün her saati nefret, kin, şiddet, dehşet, darbe sözleri yağdırmak niye? Lozan ne iş? Üzerine çok yazıldı çizildi, konuşuldu, mırıldanıldı ama önemi açısından değinmeden olmaz…

Ne istediğini bilen, neden istediğini iki kez bilenler bilir! Bizim yöneticilerin rakip tanımadığı tek alan gündem değiştirmedeki eşsiz başarılarıdır. Sıkıştın mı at bir konu ortaya. Tabandan mırıldanmalar mı geldi hemen Cumhuriyet ve değerlerine sataş. Başın mı sıkıştı bul birini parmak salla, ayar çek. Anında ortalık süt liman!

TBMM’nin açılışında Tayyip Bey; “Bugüne kadar yasama, yürütme, yargı organlarıyla ve milletimizle uyum içinde bir cumhurbaşkanlığı icra ettiğime inanıyorum. Gece gündüz çalışarak, ülkeyi en iyi şekilde temsil ederek, anayasal görevlerimi yerine getirerek, seçilmiş biri olarak milletimin beklentilerini karşılıyorum, sorumluluklarımın farkındayım” demiş. Lozan’a yüklenirken; “Bağırsak duyulacak kadar yakın adalardan 12’sini elimizden kaçırdığımız Lozan’ı bugüne kadar bize zafer diye yutturdular” buyurmuş.

Bu açıklama üzerine ekibi sus pus mu kalsın? Hemen başbakan; “O defterler açılınca üzülecek çok şey göreceksiniz” demekle yetinmiş. Sağlık bakanı da; “Lozan’da çok daha iyisini elde edebilirdik. Ben Lozan’ın zafer olmadığı konusunda cumhurbaşkanıma katılıyorum” diye noktayı koymuş kendince!

Önce kısa bir tarih turu, sonra açıklama ve yorum!

Tayyip Bey bağırsa (ki iyi bağırır) sesini duyuracak kadar yakın adalardan 12’si Osmanlı devleti sırasında verilmiş, 17’si de son 14 yıllık iktidarları döneminde elden çıkmış. Ve aynı Tayyip Bey; 2003 yılında Lozan için; “Lozan, Türk Milleti için hem cephenin, hem siyasetin zaferidir, dönüm noktasıdır” buyurmuş. İlerleyen yıllarda da “Bağımsızlığımız bu temeller üzerinde yükseldi, Lozan Antlaşması, Türk milletinin kurucu belgesidir. Mimarı olan devlet adamlarımızı rahmetle anıyorum. Bu bir başarı öyküsüdür, Cumhuriyetin temel vizyonudur” demiş.

Kendisini dünya lideri olarak gören ve gösteren liderin ağzından çıkan bu açıklamalar bir çelişki midir? Danışmanlarının ve metin yazarlarının oyunu mudur? 2003- 2016 yıllarında söylenenler arasındaki bu çarkın nedeni nedir? Bilen bilir!

Tabana mesaj vermek adına da olsa tarihi gerçekleri saptırmak, iç siyaset uğruna dün övgüler yağdırdığını bugün eleştirmek dünya liderliğine sığar mı? Kendisi bilir! 

Daha iki ay öce Lozan’ı öven Erdoğan; “Lozan’da masaya oturanlar o anlaşmanın hakkını veremediler, şimdi biz sıkıntı yaşıyoruz” derken amacı nedir? Tabanı anlar!

Her barış antlaşması bir savaşı bitirirken Lozan Antlaşmasının iki savaşı bitirdiğini, Türkler için hem 1. Dünya Savaşı’nı, Hem Kurtuluş Savaşı’nı sonlandırdığını, Sevr’i iptal ettirdiğini yeniden öğrensinler. İyi olur!

Kurtuluş Savaşı’nın ardından Türkiye’nin bağımsız bir devlet olarak tanındığının resmi belgesi olan Lozan Antlaşması’nı küçümseyenler, keşke yerle bir ettikleri eğitimi, gerici zihniyetin ülkeyi getirdiği yeri, OHAL’in nedenlerini ve sonuçlarını, farklı sesleri kısmak adına iki satırlık yazıyla kapattıkları 12 televizyon, 11 radyoyu düşünseler daha iyi olmaz mı? Ya da senelerdir seçilmiş bir siyasi parti ve seçilmemiş bir cemaatle kurdukları yol arkadaşlığının ülkeye nelere mal olduğunu?

Kol kola, omuz omuza, diz dize oturduklarının, aynı yağmurda birlikte ıslandıklarının yaşattığı sıkıntıyı bir yana bırakıp, Lozan’la yatıp kalkmak niye? Dişliler dönmeye ve öğütmeye devam ederken bu zaman harcama neden? Bu sorular izaha muhtaçtır…