SUÇLU AYAĞA KALK!
Belgelere, bulgulara, bilgilere bakılınca diplomalı işsizlik CB’nin deyimiyle şaha kalkmış!
Belediye başkanlarına sınırsız dönüşüm yetkisi veren belediye meclis üyeleri ayakta alkışlanmış!
Hısım akrabaya, yandaşa yoldaşa tahsis edilen arsalar, ücretsiz ya da üç otuz paraya verilen binalar, hep aynı adrese teslim kamu ihalelerinde sınır tanınmamış!
Gece yarısı yurttan atılan öğrenciler; “ne susarız, ne korkarız” derken, öğrencilerden biri derste çok öksürünce nedenini soran hocasına; “yatacak yerim, gidecek kimsem yoktu, parkta bankın üzerinde sabahladım” diye cevap vermiş!
Benzine, yakıta, gıdaya yapılan zamlar, bitmeyen inşaatlara ödenen paralar, kullanılmayan yollara gömülen milyonlar sokaktaki insanın sabrını zorlamaya başlamış!
“Üniversiteyi bitireli 3 yıl oldu. Aileme daha fazla yük olmak istemiyorum. Ne iş olsa yaparım ama önceliğim kapağı yurtdışına atmak, ülkem tüm hayallerimi elimden aldı.” diyen diplomalı işsizlerin sayısında büyük artış gözlenmiş!
“Amele pazarında aç susuz beklemekten yorulduk!” diyen emekçilerin sayısı, çocuğuna mama alamadığı için ardında iki satır not bırakarak intiharı seçenlerin sayısı artmış!
Son 5 yılda sayısı 18 milyonu bulan yoksul sayısıyla ülkemiz pek çok ülkenin toplam nüfusunu ikiye katlamış! Ağaç ve yeşil alan talanı hız kesmemiş! Ağaç yerine ülke neredeyse bina ormanına dönüşmüş!
Artan gübre, mazot elektrik, ulaşım için suçlu olarak traktörü haczedilen üretici seçilmiş! CB’ye göre “gayet uygun!” olan ama dar gelirli tüketiciye göre gayet uygun olmayan fiyatlar için fatura marketlere kesilmiş! Alınteri para etmeyen çiftçi çareyi tarladan kopmakta bulmuş! Soymaktan doymayan, soymaktan bıkmayanlar suçu başkalarına atmayı alışkanlık halene getirmiş!
Geçmediğimiz köprüye, girmediğimiz tünele, uçmadığımız havalimanına, yatmadığımız hastaneye, gitmediğimiz tren garına müşteri garantisi vererek 25 yıl ödeme yapacağımız müjdesi dünyaya ilan edilmiş!
ABD’den Asya’ya 11 müşavirlik, 6 din ataşeliği daha açarak etkinliğini dostu- düşmanı geçtim(!) dünya âleme kanıtlayan DİB gücüne güç katmış!
Şiddet gördüğü için baba evine sığınan ve boşanmak isteyen karısına; “Yanıma elbiseyle gelmezsen baba evine kefenle dönersin! Yanıma canlı gelmezsen, ailenin yanına ölü dönersin!” diyen kocanın sözleri yargı tarafından önemsenmemiş!
Ellerinde bavullarıyla parktaki bankta oturan gençlerden biri öbürünü; “Üniversiteye yeni girdim” diyerek selamlarken, yanında oturan bavullarına umutsuzca bakarak; “Ben de üniversiteyi yen bitirdim” demiş!
Bu arada öfke ve isyanını farklı tonlarda dışa vuranların başına gelen kalmamış! Yönetim önüne geleni fırçalamaya, ağzını açana hakaret etmeye, hakkını arayana haddini bildirmeye, yan bakanı yakarım deyip süründürmeye, tehditler savurmaya, bedel ödetmeye, “gözünüze dizinize dursun” diye beddua etmeye, gücünü gariban üzerinde denemeye hiç ara vermemiş!
Daha sonra ne mi olmuş?
Gerçek yurtseverler eksilmeyen vatan sevgileriyle, ufuklara bakan gözleriyle, bir çift mavi göze verdikleri namus sözleriyle; yapılanları sineye çekmeden, eyvallah demeden, “yönetim neylerse güzel eyler!” diye alkış tutanlara inat “her gecenin bir sabahı vardır!” diyerek yollarına devam etmiş…
Değiştirilebilir ve değiştirilemez durum ve faktörleri esas alarak sıralamaya çalıştığım güncel ve gerçekçi örneklerle şuraya varmak istiyorum! İki şey asla unutulmamalıdır. İlki her alanda ve anlamda şaha kalktığımız gerçeği! İkincisi batının bizi durmadan kıskandığı yalanı! Nokta…