TİCARET, DÖVİZ-TL ARASINDA KALDI

12 Eylül 2018 tarih ve 85 sayılı "Cumhurbaşkanı Kararı" ile Türkiye’de yerleşik olanlar arasında mal ve hizmet alım-satım işlemleri artık dövizle değil TL üzerinden yapılacak. Ancak bu kararın çıkmasından sonra Ticari Yaşam büyük şaşkınlık içinde ve ne yapacağını bilemez durumda bulunuyor. Üretici-tüccar-ithalatçı-ihracatçı nasıl fiyat vereceğini ve nasıl tahsilat yapacağını hesaplayamıyor. Panik havası var ve herkes Hazine ve Maliye Bakanlığını tebliğini bekliyor.

Tüm sektörlerden görüştüğümüz birçok kişi aşağıdaki soruların cevabını arıyor. Hukukçular ve mali müşavirler kesin görüş oluşturamıyorlar.

Ticarete konu mal(emtia) kararda geçen menkul tanımına giriyor mu? Oysa menkul tanımı hukuk sistemimizde emtiayı kapsamıyor.

Ben ithalatçıyım. Ödemelerimi dövizle yapıyorum. Bu nedenle yurt içi satışlarımı döviz üzerinden yapmalıyım? Yapabilecek miyim?

Ben hazır giyim üreticisiyim. Kumaşı ithalatçıdan alıyorum. O bu karar kapsamı dışında olursa yani dövizli işlem yaparsa benim de fiyatlarımı dövize endekslemem gerekir. Aksi halde açık pozisyonda kalırım. Benim de karar kapsamından çıkartılmam gerekmiyor mu?

AVM yatırımlarımızı dış kredi ile finanse ettik. Kiralar TL olursa dövizli borcum ile TL tahsilatım arasında kur farkı bana ciddi zarar yazacaktır ve ben büyük açık pozisyonda olacağım. Büyük ihtimalle batacağım.

Ben üretici olarak bugüne kadar hep fiyatlarımı dövize endeksli olarak belirledim. Piyasa bu açıdan oturmuş durumda. TL’ye döndüğümde fiyatlandırmada kaos yaşıyorum. Örneğin, daha önce 100 dolar olan bir ürünümün fiyatını bugünkü kurdan TL’ye çevirip fiyat verirsem vadeli satışlarda vade farkı uygulamam lazım. Bir kere hangi kurdan fiyatımı belirleyeceğim? Vade farkı olarak hangi faiz oranını dikkate alacağım? Uyguladığım vade farkı kur farkının altında kalırsa malımı ucuza satmış olacağım. Üstünde kalırsa alıcı kabul etmeyecek ve ben malımı satamamış olacağım. Bu da bana zarar yazacak. Bu durumda fiyat politikamı nasıl belirleyeceğim?

Ben perakende mağazalarımda yerli ve yabancı müşterime mal satıyorum. Başta Araplar olmak üzere yabancılar dövizle ödeme yapıyorlar. Bu durumda fiyatımı TL olarak belirler veya söylersem kur dönüşümü ile ilgili problemler yaşayacağım. Etiket fiyatım TL, ben döviz tahsilatı yapabilecek miyim?

Alıcı ile TL üzerinden sözleşme yaptım. Ancak sözlü olarak dövizli fiyat üzerinden anlaştık ve müşterim bana dövizle ödeme yaptı. Bu tahsilat ile fatura arasında ki farkı kayıtlarıma alabilecek miyim? Veya nasıl alacağım?

Döviz ile alışveriş oturduğu için sözleşmelere fiyat ve tutar yazmama ve sözlü anlaşmalar gündeme gelecek. Bu ticareti olumsuz yönden etkilemeyecek mi? Sözleşme yapmaktan kaçınmalar doğabilecek. Bu da ticari ihtilafları yaratacak.

İhracat bedelimi 180 gün içinde getirip yüzde 80’ini bankaya satacağım yani TL’ye döneceğim .Bu durumda dövizli ödemelerim söz konusu olursa tekrar döviz almam gerekecek. Bu durumda döviz satış ve alış kuru arasındaki fark kadar zarar edeceğim. Bu durumda döviz geliri elde edip de döviz ödemeleri olanlar bu karar kapsamına çıkartılamaz mı?

Satıcı bu karar kapsamı dışında ama ben alıcı olarak bu karara tabi olmam halinde eşitsiz bir durum doğmayacak mı? Dövizle alıp TL’den satma işlemi eskisi gibi devam edecek. Bu durumda ayrı bir karışıklık doğmayacak mı?

Bu karar kapsamında artık dövizli fatura düzenleyemeyecek miyim? TL üzerinden düzenleyip faturanın altına döviz tutarlarını yazabilecek miyim? Fatura da bir sözleşme kabul edilecek mi?

Dövizli sözleşmeleri TL’ye dönüştürürken kur farkı kadar bir TL tutar artacak. Bu da damga vergisine tabi olacak. Bu ciddi bir ek külfet yaratacak. Eğer bu karar kapsamında kalacaksam TL’ye dönüşüm sözleşmelerinin damga vergisinden istisna edilmesi gerekir?

12 Eylül’den önce yapılan dövizli sözleşmeler hangi kurdan TL’ye dönüştürülecek. Merkez Bankası döviz alış kuru mu esas alınacak?

YANIT ARAYAN DİĞER SORULAR

Kamuoyu da şu sorulara merakla yanıt bekliyor:

1- Cumhurbaşkanı kararı ile Hazine ve Maliye Bakanlığının belirleyeceği hallerdövizli işlem yapmaya devam edecek. Bu hallerin sayısı çok olursa bu kararın bir anlamı kalır mı? Veya bu haller bir anlamda istisna olacağından ticari yaşamda haksız bir rekabet doğmaz mı? Eşitsizlik yaratmaz mı?

2- Devlet ihaleleri, büyük yatırım projeleri, ithalatçılar bu karar kapsamından çıkartılırsa bu işlemlere muhatap olanların durumu ne olacak? Doğacak kur zararları nasıl karşılanacak?

3- Cumhurbaşkanı kararı ile vatandaşa bir anlamda ek bir mali külfet getirilmektedir. Bu da bir anlamda bir vergidir. Vergi koyma ve düzenleme yapma kanunla olur. Cumhurbaşkanı bir anlamda kanun koyucunun yerine geçmiş olmuyor mu?

4- Bu karar çıkartılmadan önce piyasa analizleri yapıldı mı? Bunun etkileri ölçüldü mü? Neden bir intibak süresi verilmedi? Ticari yaşam durma noktasına gelmeden bir sistem oluşturulamaz mıydı?

İş dünyası ve ilgililerin kafası karışık. Hazine ve Maliye Bakanlığı’nın tebliği bekleniyor. Ama beklerken de ticaret sağlıklı işlemiyor. Her kafadan bir ses çıkıyor. Bu da ülkemize yakışmıyor ve ekonomik krizin boyutlarını göstermeye yetiyor.

https://twitter.com/MPamukoglu
https://www.facebook.com/mustafa.pamukoglu.90